Mehmet Şakir Örs

İzmir’in bugünü ve geleceği

19 Temmuz 2024 Cuma

Geçtiğimiz hafta bu köşede yer alan ‘Dayanışma belediyeciliği’ başlıklı yazımızda, yeni dönemde belediye birlikleri ile planlama ajanslarının, yerel yönetimlerin kurumsal yapılanmasında öne çıkacağını vurgulamıştık. Kamu yönetiminde bir zamanlar önemli işlevi olan Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) geleneğini yeniden canlandıracağını düşündüğümüz bu yaklaşımı, doğrusu oldukça önemsiyoruz.

Bu saptamadan yola çıkarak, biz de İzmir Planlama Ajansı’nı (İzPA) tanımaya çalıştık. Arkadaşımız Rıfat Kırcı ile birlikte, eski Şato binasında konuşlanan İzPA’yı ve onun başındaki yönetici Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu’nu ziyaret ettik. İzmir’in ‘proje üssü’ olacağını düşündüğümüz Şato binasında, Velibeyoğlu ile İzmir’in bugününü ve geleceğini konuştuk.

PROJE ÜSSÜ - KENT LABORATUVARI

İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) Başkanı Cemil Tugay’ın eski Şato binasını İzPA’ya tahsis etmesi, bu kuruluşa verdiği önemi gösteriyor. Cemil Başkan, İzPA’dan kentle ilgili önemli çalışmalar bekliyor. Bir anlamda İzmir’in geleceği burada belirlenecek ve yol haritası burada hazırlanacak. Bu bağlamda, İzPA’yı bir ‘kent laboratuvarı’ ya da ‘kent mutfağı’ olarak tanımlamak çok da yanlış olmayacak.

Koray Hoca ve çalışma arkadaşları da kendilerinden beklenenlerin ve üstlendikleri sorumluluğun bilincindeler. İzmir için kapsamlı hazırlık içindeler. İzPA’nın projeleri, hazırlıkları ve çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgileri, bu haftaki Ege ekimizde yer alan röportajda okuyacaksınız.

İZPA’NIN ‘GEVREK MODELİ’

Koray Hoca’nın anlattıklarından bizim dikkatimizi çeken temel konu ‘gevrek modeli’ oldu. Bu bir anlamda, evrensel bir şehircilik modelinin/yaklaşımının İzmir’e uyarlanması olacak. Kısacası, kentsel ve yerel dinamiklerin bu modelle kent yönetimine ve kararlarına katılması hedefleniyor.

Yine ilgimizi ve dikkatimizi çeken bir başka yaklaşım, ‘verinin demokratikleştirilmesi’ konusu oldu. Kentle ilgili bilgiler ve veriler, ciddi bir analizle talep edenlerin yararlanmasına sunulacak. Kentin nabzını tutan güncel araştırmalar ve değerlendirmeler halkla paylaşılacak. İzPA aynı zamanda bir ‘kent bilgi bankası’ işlevi de görecek. Dijital kütüphane ile yan yana düşünülmesi de bizce isabetli bir tercih olmuş.

NASIL BİR İZMİR?

İzPA bünyesinde, kütüphanenin yanı sıra sürekli ve geçici sergiler de olacak. Ayrıca Şato’nun bahçesinde hazırlanacak bir oditoryumda, kentin kanaat önderleri/toplumsal temsilcileri zaman zaman bir araya gelip, İzmir’in bugününü ve geleceğini tartışacaklar.

Bu bağlamda ilk toplantı eylül ayında ‘Nasıl bir İzmir?’ başlığıyla yapılacak. İzmir körfezine bakan ve Ege’nin eski tarihi parlamentolarını çağrıştıran bir ortamda, İzmir’in imbatına karşı yapılacak kent buluşmalarını, doğrusu büyük bir merak ve heyecanla bekliyoruz.

***

İnsan hayatının önemi

İzmir-Alsancak’ta, yağmurlu bir ortamda, yolda yürüyen iki masum insanın, elektrik kaçağı nedeniyle yaşamını yitirmesi; başta İzmirliler olmak üzere, olaydan haberdar olan tüm yurttaşlarımızı acıya boğdu. Çeşme’de meydana gelen son orman yangınında da üç yurttaşımızı kaybettik. Doğrusu yaşananlar, birçok kişiye ‘insan hayatı bu kadar ucuz olmamalı’ diye düşündürüyor.

İHMALLER ZİNCİRİ

Bütün bu acılar, olumsuzluklar; kent ve toplum yaşamında daha dikkatli, duyarlı ve sorun çözücü olunması gerektiğini, çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Deprem, orman yangını, sel, yoğun yağış gibi afetler giderek artıyor. Merkezi ve yerel yönetimlerin, bütün kurum ve kuruluşları ile birlikte, bu sorunlara ve olası tehlikelere karşı çok daha fazla hazırlıklı olması gerekiyor.

Özellikle Alsancak’ta yaşanan acı ölümler, bu tür durumların her an, her yerde ve herkesin başına gelebileceğini gösterdi. Bu acı unutulmamalı ve unutturulmamalı. Yaşanan olayda ihmali olanlar mutlaka cezalandırılmalı.

ÖZELLEŞTİRME YANLIŞI

Bir daha böylesi acıların yaşanmaması için, başta kamu ve kent yöneticileri olmak üzere, her kurumun bu olaydan gerekli dersleri çıkarması gerektiğini düşünüyoruz. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in konuyla ilgili yaklaşımını ve CHP’nin konuyu parlamentoya taşımasını önemsiyoruz.

Bir de olayın ülke ekonomisini ve siyasetini doğrudan ilgilendiren boyutuna dikkat çekmek istiyoruz. Ülke ölçeğinde görülen eksiklikler, aksaklıklar ve yetersizlikler, bu alandaki özelleştirmenin yanlışlığını ortaya koyuyor. Elektrik üretimi ve dağıtımı gibi hayati konularda, kamusal anlayışı ve örgütlenmeyi etkin kılmalıyız.

***

İzmir ve Ege kavruluyor!

Son günlerde İzmir ve Ege’nin günlük yaşamında en çok konuşulan ve duyulan sözcük, herhalde ‘kavruluyoruz’ oldu. Bu sözcüğün birinci anlamı ve kullanımı iklimsel sıcaklıkla ilgili. Gerçekten bu yaz mevsimi İzmir ve Ege’de çok sıcak geçiyor. İkinci anlamı ise, ardı ardına bölgede yaşanan orman yangınlarını ifade ediyor.

İKLİM KRİZİNİN SONUÇLARI

İklim koşullarında meydana gelen değişiklik ve aşırı ısınma, günlük yaşamı alabildiğine zorluyor. Bunun en çok hissedildiği bölgelerin başında da Ege Bölgesi geliyor. Olağanüstü sıcaklıklar insanların neredeyse nefes almasını bile zorlar hale geldi. Aynı zamanda İzmir, son dönemde en az yağış alan illerin başında geliyor.

Bu iklimsel olumsuzluklar yalnızca insanları değil doğadaki tüm canlıları etkiliyor. Sıcaktan olumsuz etkilenen bir başka önemli alan da tarımsal üretim faaliyetleri oluyor. Bağlar, bahçeler, tarlalar ve buralarda yetiştirilmeye çalışılan ürünler, giderek kurumaya başladı. Barajlarda su miktarı azalıyor. Yer altı suları çekilince, tarımsal sulamada da olanaklar daralıyor.

ORMAN YANGINLARI

Bugünlerde Ege’de neredeyse orman yangını çıkmayan günümüz yok gibi. Ardı ardına yangınlar meydana geliyor. Son birkaç günde Bergama’da, Çeşme’de, Selçuk’ta, Soma’da yaşanan orman yangınlarında, önemli miktarda orman alanı yok oldu. Yetkililer, orman yangınlarında aşırı sıcağa ve insan hatasına dikkat çekiyorlar.

Ancak elektrik dağıtım hatlarının bakımsızlığı ve yetersizliği de önemli bir sorun oluşturuyor. Bizce bu sorunun temelinde de, elektrik üretim ve dağıtımının özelleştirilmesi konusu var. Konuyla ilgili uzmanlık kuruluşlarının kamulaştırma talebi, giderek toplumda yükseliyor. Öyle görünüyor ki, bu yaz, orman yangınlarına karşı toplumsal bir seferberliğe ve duyarlılığa çok ihtiyacımız olacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çiftçi nasıl üretsin? 15 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları