Mehmet Ali Güller

Taksim yasak, AKP binası serbest

04 Mayıs 2024 Cumartesi

Son siyasi tablo özetle şu sonucu doğurdu: Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e 1 Mayıs’ta Taksim’i yasakladı, 2 Mayıs’ta AKP Genel Merkezi’ni açtı.

Oysa Özel, kendisinin ortaya attığı Erdoğan’la görüşme isteği yanlışına rağmen, Taksim yasağına tepki olarak 2 Mayıs görüşmesini reddetse, yine de durumu bir parça telafi edebilirdi.

Ancak hata üzerine hata sayesinde, Erdoğan bir ay içinde 31 Mart sonucunun etkisini kamuoyunun bir bölümü üzerinde dengelemeye yönelmiş oldu.

ERDOĞAN’A BAŞTAN ELİNİ AÇMA HATASI

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ilk hatası, 31 Mart sonucunu siyasete uyarlama hatasıydı.

22 yıl sonra AKP ikinci parti konumuna düşmüş, CHP yaklaşık yüzde 38 ile birinci parti olmuştu, bu olağanüstü önemde bir başarıydı. Bu tablonun “en sade” yorumu şuydu: Seçmen fiilen iktidarı muhalefete çekmişti. Erdoğan 10 ay önce anayasaya aykırı olarak üçüncü kez cumhurbaşkanı olmuştu ama 10 ay sonra seçmen, partisini birincilikten indirmişti.

Bu tablo karşısında, birinci parti konumuna yükselmiş bir partinin genel başkanının “Erken seçim talebimiz yok” demesi gereksizdi. Ne yazık ki oldu: Özel Erdoğan’a elini baştan açmış ve siyasi tabloyu koz olarak değerlendirmeyeceğini göstermiş oldu.

YAPAMAYACAĞI İŞİ YAPARIM DEME HATASI

Özel’in ikinci hatası, Erdoğan’la görüşme konusunu kendisinin ortaya atmasıydı. Öyle ki Erdoğan bunu iyi kullanarak “Madem çok istiyorsun, gel görüşelim” demiş oldu.

Görüşmeden önceki üçüncü hatasını ise öncesinde ve sonrasında yaptığı hatalarla 1 Mayıs’ta sergiledi. Önce “Türkiye’nin birinci partisiyim, AKP’nin yasağını deler Taksim’e çıkarım” dedi ve partisine, sendikalara ve demokratik kitle örgütlerine “Hedef Taksim” dedi. Ama Saray’ın Unkapanı’ndaki barikatı karşısında geri adım atıp Taksim’e yürümeye bile çalışmadan geri döndü.

Taksim’e neden yürümediğini de şu sözlerle açıkladı: “Biz şu anda Türkiye’nin birinci partisiyiz. Bunun sorumlulukları var. Polisle itişip kakışmak bana da partime de yakışmazdı.

Osya siyasetçilerin asıl sorumluluğu, yapamayacağı iş için yaparım dememektir. Çünkü yaparım deyip yapamamak, peşinden gelenleri yarı yolda bırakmak, siyasette büyük zayıflıktır.

Halbuki Özel öncesinde yaptığı görüşmelerden doğru sonuç çıkararak 30 Nisan günü halkı Saraçhane’ye çağırsa “Taksim’in yanı başından saraya sesleniyorum” diyerek coşkulu 1 Mayıs mitingine vesile olsa büyük başarı kazanırdı.

KUVVET KULLANMA SANATI

Kendisine Taksim yasaklandıktan bir gün sonra AKP Genel Merkezi’nde görüşmeye gidebilmesi ise dördüncü ve daha büyük hatası oldu.

Saray’ın Özel’e mesajı açıktı:

“Seni Taksim’e sokmam ama sen görüşmek istedin diye parti binamda kabul ederim.”

Türkiye’nin birinci partisinin genel başkanının bu duruma düşme hakkı yoktu, ne yazık ki düştü. Erdoğan da böylece bir ay içinde yenilgisini dengelemeye başlamış oldu.

Özel’in görüşmeden önce Erdoğan’a neler söyleyeceğini açıklamış olmasına rağmen görüşme sonrası ne söylediğini kapıda bekleyen gazetecilere açıklamaması, ardından CHP’nin basına “Görüşme verimli geçti, mesafe alınacak” mesajı vermesi, belki acemilik olarak yorumlanabilir ancak CHP yöneticilerinin görüşmeyi büyük başarı gibi propaganda etmesi, 31 Mart sonucuna haksızlıktır.

“Erdoğan’ın doğurduğu sorunların Erdoğan’a anlatılmasını” başarı sanmak ve “anlatıldı” diye çözüleceğini ummak, en hafifinden siyasi saflıktır. Erdoğan’ın doğurduğu sorunlar, Erdoğan’a anlatılarak çözülebilseydi çoktan çözülürdü. Siyasette çözüm aracı kuvvettir, kuvveti doğru kullanabilmektir; sorunlar, hele de sorunun kaynağıyla konuşarak değil, kuvvetli eylemle çözülür. Zaten siyaset kuvvet toplama ve o kuvveti kullanma sanatıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları