Mehmet Ali Güller

Saray’ın kılıcı, halkın kalkanı

24 Mart 2025 Pazartesi

Günlerdir manşet atıyorlardı; yolsuzluk diyorlardı, milyarlarca lira diyorlardı, teröre 100 milyon dolar diyorlardı, PKK diyorlardı, FETÖ diyorlardı...

Sonuç? Savcılık iddianamesinin özeti şudur: Yüzde 80’i gizli tanık ifadelerinden oluşuyor, onlar da “Ben görmedim ama birinden duydum” özetli dedikodular aslında.

Kalan yüzde 20 de “Akrabalarınız arasında terör örgütü üyesi var mı” gibi hukuk dışı sorular ve birtakım siyasi suçlamalar.

SAVCI VAR, SAV YOK

Günlerdir en fırtına koparılan konu örneğin, teröre 100 milyon dolar finansman sağlanması iddiası...

Bu süreci en iyi izleyen gazetecilerin başında gelen Ersin Eroğlu’ndan aktarayım: “Ekrem İmamoğlu, Emrah Şahan, Mahir Polat ve Mehmet Ali Çalışkan’ın şüpheli olduğu terör soruşturmasında Emniyet ve savcılık ifadeleri ile hâkimlik sorgusunu okudum. Bu isimler hakkında hazırlanan 58 sayfalık MASAK raporunu inceledim. ‘Teröre 100 milyon dolar manşetine dair ne soru, ne sorgu ne de bir delil vardı.

Özetle evet bir savcı var ama elle tutulur bir sav yok!

BAŞSAVCILIK AÇIKLAMASINDAKI O İFADE

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması kararını şöyle duyurdu:

“Cumhuriyet başsavcılığımızca yürütülen soruşturmalar kapsamında nöbetçi sulh ceza hâkimliğince; mali nitelikli soruşturma kapsamında şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun suç örgütü kurmak ve yönetmek, rüşvet almak, irtikap, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek ve ihaleye fesat karıştırmak suçlarından tutuklanmasına; şüpheli Ekrem İmamoğlu hakkında ise üzerine atılı silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kuvvetli suç şüphesi bulunmakla birlikte mali nitelikli suçlardan zaten tutuklanmasına karar verildiğinden bu aşamada gerek görülmemekle talebin reddine karar verilmiştir.”

İmamoğlu’nun “mali suçlardan zaten tutuklu olduğu için bu aşamada terör örgütüne yardım suçundan tutuklanmaması” ifadesi, hukuken sorunludur ama daha önemlisi siyasal bir yön taşımaktadır.

SARAY’IN KILICI

Yargı, bu ifadeyle açıkça Saray’ın kılıcını, Demokles’in kılıcı gibi İmamoğlu’nun ve CHP’nin üzerinde tutmak istemektedir.

İmamoğlu’nun yolsuzluktan tutuklanıp terörden tutuklanmaması, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) kayyum atanıp atanmamasını etkilemektedir. Karşı görüşler olsa da hukukçular çoğunlukla kayyum atanamayacağı görüşündedir.

Ancak başsavcılık açıklamasındaki “bu aşamada gerek görülmeyen” tutuklama, aslında “Sonraki aşamalarda gerek görülebilir” anlamına gelmektedir. Yani Saray’ın kılıcı, kayyum meselesi için sallanmaktadır.

Bunu, iktidarın CHP’ye pazarlık teklifi diye okumak mümkün. Bu ifade, siyaseten “İmamoğlu’nun tasfiyesi karşılığında İBB’nin CHP’ye bırakılması ve CHP kurultayına engel çıkarılmaması” teklifi anlamına gelebilmektedir. Bu ifade, aynı zamanda siyaseten “kitleyi alanlardan çek, İBB’yi al” teklifi anlamına da gelebilmektedir.

HALKIN KALKANI

O ifadenin “Saraçhane cephesi” açısından okunması ise şöyledir: Alanlara çıkan kitlelerin henüz potansiyelinin çok altındaki dört günlük gücü bile süreci etkiledi. Bunu Saray’ın kılıcına karşı halkın kalkanı diye de ifade edebiliriz.

Zira, Saraçhane başta Türkiye’nin dört bir tarafında meydanlara çıkan kitlelerin meselesi İmamoğlu’ndan çok, el konulmaya çalışılan iradeleridir. İmamoğlu’nun hukuku, milli egemenlik ve halk iradesi sorununun tetikleyicisi olmuştur.

Dolayısıyla Saray’ın pazarlık teklifi, “Saraçhane cephesi” açısından yok hükmündedir. Tersine, halkın kalkanının Saray’ın kılıcını püskürteceğinin işaretleri vardır. Alanlarda demokrasi mevzisini koruma kararlılığını sürdürebilmek, tutuklananların serbest kalmasını sağlayacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları