Mehmet Ali Güller

Şam karşıtlığının maliyeti

16 Kasım 2020 Pazartesi

Şam’da iki gün süren önemli bir konferans vardı: Uluslararası Sığınmacı ve Yerelde Yer Değiştiren Kişiler Konferansı. 27 ülkeden heyetlerin katıldığı konferansın amacı, çoğu komşu ülkelerde bulunan Suriyeli sığınmacıların ülkeye dönüşü için bir program belirlemekti.

Şam’da “geri dönüş” konusunun gündeme gelmesi, kuşkusuz öncelikle Atlantik’in Esad’ı devirmek ve Suriye’yi etnik ve mezhepsel temelde parçalamak üzere başlattığı operasyonun artık sona geldiğine ve tersine, Suriye’nin yeniden imar sorununu, yeniden birlik sorununu çözme aşamasına geçtiğine işaret etmektedir.

Nitekim Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, konferans mesajında, sığınmacının artık eve dönüş yaparak vatanlarını yeniden inşa etmeye başlayabileceğini çünkü artık Suriye’nin büyük kısmında huzur ve istikrar oluştuğunu savundu.

Sığınmacıların önündeki iki engel

Sığınmacılar konusundaki en önemli problem, sığınmacıların bulundukları ülkelerden dönmek isteyip istemeyeceğidir. Savaşta rejim karşıtı konumlanmaktan döndüğünde bir evi olmamaya kadar uzanan pek çok faktör, Suriyeli sığınmacıların vatana dönme kararını etkilemekte.

Ancak Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın “vatanına dönmek isteyen sığınmacılara kucak açan” mesajı, dönüşler konusunda iyimser bir olasılığa işaret ediyor.

Esad’a göre sığınmacıların dönüşünün önünde iki engel var:

1. Yaptırım: Ülkenin altyapısı yıllarca süren çatışmalar nedeniyle büyük yıkım yaşadı. Sığınmacıların dönüşünü kolaylaştırmak için altyapıyı yeninden inşa etmek gerekiyor. Ancak Esad haklı olarak “ABD ve müttefikleri, haksız yaptırımlarla Suriye’nin yeniden inşa edilmesini engelliyorlar” diyor.

2. Terör: Esad, sığınmacıların dönüşünün önündeki bir diğer problemin de ülkenin bazı bölgelerinde hâlâ terör ve şiddet sorununun yaşanması olduğunu belirtiyor.

Türkiye davet edilmedi

Şam’daki konferansta Rusya ve Çin başta 27 ülke vardı ama Türkiye yoktu!

Neden? Çünkü maalesef AKP hükümeti Şam’a, “Emevi Camisi’nde zafer namazı kılma” hedefiyle girmeyi planlıyordu. Geçen yıllar içinde o hedefin hayal olduğunu gördüyse de hâlâ Esad karşıtlığını sürdürdüğü ve Şam’la diplomatik bağı olmadığı için Şam’a gidemedi.

Oysa Şam’da konuşulan sorun, Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri. Zira Türkiye’de yaklaşık 5 milyon Suriyeli sığınmacı var.

Esad’ın konferans mesajında AKP hükümetine yönelttiği suçlama, ülkemizin neden Şam’da olamadığını da resmediyor maalesef. Esad, Batılı ülkelerle Türkiye’yi, sığınmacıların Suriye’ye dönmesini engellemekle suçladı. Esad’a göre kimi ülkeler, bu insani sorunu “en korkunç biçimde pazarlık konusu” yapmaktadır.

Sığınmacı, AKP için araç

Evet, acı bir gerçektir: Suriyeli sığınmacıların Türkiye’de bulunmasının baş sorumlusu AKP hükümetidir. AKP Suriye’de rejimi yıkma hedefi belirlemeseydi, dünyanın dört bir tarafından gelen savaşçılara sınırını açmasaydı, Suriyeli muhaliflerden bir ordu kurmasaydı, Türkiye’nin sığınmacılar diye bir sorunu olmayacaktı!

O nedenle AKP’nin sorumluluğunun üzerinden atlayarak kaba bir Suriyeli sığınmacı karşıtlığı yapmak hem politik hem de insani olarak büyük yanlıştır.

AKP hükümeti için Suriyeli sığınmacılar, birincisi Suriye içinde bir tampon/güvenli bölge kazanmanın aracı olarak, ikincisi de AB’den fon alabilmenin aracı olarak kullanıldı.

Fırsat kaçıyor

Tüm bunların hayal olduğunu sıradan yurttaşlar bile görüyor ama Ankara’nın politika yapıcıları “pay kapma” hedefiyle yanlışlarında ısrar ediyorlar.

Suriye’de PYD devletçiğini engelleme hedefli askeri operasyonlar başladığında, bunun Ankara’yı Şam’la anlaşmaya mecbur edeceği savunuluyordu. Defalarca uyardık: Şam’la anlaşmadan PYD devletçiğine karşı yapılacak askeri müdahale “eksik çözümdür”, “kesin çözüm” getirmez. Tersine AKP bunu kendi “nüfuz alanını” kurma hedefi için kullanacaktır.

Nitekim öyle oldu: Aradan geçen dört yıl boyunca AKP hükümeti Şam’la anlaşmamakta diretti ve Halep merkezli bir nüfuz alanı oluşturmaya çalıştı. Halep’te Suriye ordusu kontrolü sağlayınca da hedef Afrin-İdlib merkezli daha küçük bir nüfuz alanına dönüştü. Bunun da hayal olduğu ortada.

Ancak AKP’nin “fetih” ısrarı, şimdi Türkiye’nin önüne gelmiş olan Suriyeli sığınmacı sorununu çözme fırsatını bile tepmiş oluyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları