Mehmet Ali Güller

AKP’nin siyasetlerini ayarlama merkezi: NATO

30 Kasım 2023 Perşembe

Hep söylüyoruz, NATO askeri bir örgüt olmasından önce siyasi bir örgüttür ve bu yönüyle işlevi, ABD’nin üye ülkeleri denetim altında tutmasıdır.

NATO karargâhı bu bakımdan kapısından içeri girildiğinde üye ülke siyasetlerinin ayarlandığı merkezdir.

NATO-SARAY-TBMM ÜÇGENİ

Örneğin kendi ülkenizdeyken, hatta NATO karargâhına gitmek üzere uçaktayken bile “İsveç’in NATO üyeliğini onaylamayacağınızı” söylersiniz. Ama karargâhın kapısından girip çıktıktan sonra “İsveç’in NATO üyeliğini onayladığınızı” ilan edersiniz.

Bunun iç politikada sorun yaratmaması için bu kez propaganda aygıtları çalışmaya başlar, “Tamam, cumhurbaşkanı NATO toplantısında İsveç’in üyeliğini onayladı ama TBMM’ye göndermeyecek, bekletecek” denir.

Sonra NATO karargâhının kapısı kadar önemli olan ABD dışişleri bakanı ile kapının kolu durumundaki NATO genel sekreteri telefon eder; evrak Saray’dan TBMM’ye hemen gönderilir.

Sonra yine propaganda aygıtları çalışır; “Tamam, evrak TBMM’ye gönderildi ama onaylanmayacak, oyalanacak” denir. Hatta komisyonda görüşüldükten sonra ertelenmesi “ABD’ye büyük reddiye” diye pazarlanır, “iktidarın ABD’ye kafa tuttuğuna” inanmayanlara, “Bakın gördünüz mü” diye caka satılır.

Ama NATO karargâhı oradadır ve günü geldiğinde yine gidilecektir.

İSVEÇ’E ‘TBMM ADINA’ VERİLEN SÖZ

Bu kez NATO karargâhına gitme sırası Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dadır. Kapıdan girdikten sonra olanları bu kez muhatabı İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström açıklar: “Meslektaşım Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile ikili görüşmem oldu. Bana onayın birkaç hafta içinde gerçekleşmesini beklediğini söyledi.”

Dün yazıyı teslim ettiğim saate kadar Dışişleri bu sözleri yalanlamadı. Böylece Fidan’ın “TBMM adına” ABD, NATO ve İsveç’e söz vermiş olduğunu öğrenmiş oluyoruz. Böylece yasama organı olmaktan çıktığını ve Saray’ın noteri durumuna dönüştürüldüğünü üzülerek gördüğümüz TBMM’nin, aynı zamanda Saray’ın pazarlık aracı olarak kullanıldığını da görmüş oluyoruz.

Tabii bu noktada iktidara haksızlık etmemeliyiz, zira TBMM’de pazarlık bile yapılmadan İsveç’in NATO üyeliğinin derhal onaylanmasını arzulayan bir muhalefet de var ne yazık ki...

SÖZ VAR, EYLEM YOK

Önemle belirttik: Erdoğan dünyada Gazze konusunda İsrail’e en sert sözler söyleyen siyasetçilerin başında geliyor. Ancak bolca sert söze rağmen, iktidar cephesi kola-kahve dökmek şeklindeki yumuşak eylemlerden öteye gidemiyor. Ne İsrail’e istihbarat sağlayan Kürecik Radarı konusunda adım atılabiliyor ne İsrail’e mal taşıyan gemiler engelleniyor. O gemilerle ne taşındığı, gemilerin sahiplerinin kimler olduğu şeklindeki soru ve araştırma önergeleri engelleniyor ama!

Kürecik Radarı’nın neden kapatılmadığına verdikleri yanıtlar ise hepimize “Devlet nedir” dersi gibi oluyor! Zamanında Ecevit’in, Demirel’in yapabildiğinin neden kendileri tarafından yapılamadığını, “Radar kapatmak tencere kapağı kapatmaya benzemez, orası NATO üssü, devlet ciddiyeti gereği öyle kapattım deyip kapatılamaz” diyerek açıklıyorlar!

MUHALEFETİN BATICILIK SORUNU

Muhalefeti “Londra tefecilerine koşacaklar” diye suçlayıp Londra tefecilerine de New York bankerlerine de koşanlar kendileri. Muhalefeti Batıcılıkla suçlayıp Batı’nın stratejik çıkarlarına uyum göstermekte açık ara önde olanlar kendileri.

Neo Abdülhamitçilik dediğimiz tam da budur: Doğu’ya yaslanarak Batı’yla pazarlık yapıp, bunu iç politikada ve ekonomide kullanıp günün sonunda Batı’nın çıkarlarına uymak...

Bu kadar açık sergilenen bir oyunun neden bunca zamandır boşa düşürülemediğinin yanıtı ise acıklı: Çünkü muhalefet, iktidarı Batı’ya tam uyumlu olmamakla suçluyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

G20’nin dönüşümü 23 Kasım 2024
Teğmenler meselesi 21 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları