Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Soma’nın ve Bartın’ın ortak sırları

16 Ekim 2022 Pazar

Sevgili dostlarım Bartın’da bir kömür madeninde patlama oldu. Ölen madenci sayısı ben bu satırları yazarken 40 idi. Birden sekiz yıl önceye gittim. 13 Mayıs 2014 yılında Manisa ilinin Soma ilçesinde bir maden kazası oldu. 301 madenci hayatını kaybetti. Olay olur olmaz beni gazetemden çağırdılar ve “Hemen Soma’ya git!” dediler. Hayatta en sevdiğim iş röportaj yapmaktır, fırlayıp gittim. Ve acının içine düştüm.

Röportajıma şöyle başlamışım: Soma’nın sırları. Ne yazık ki bir madenci kenti olan Soma’nın sırları hiç değişmeden diğer madenci kentlerinde ve maden ocaklarında devam ediyor. Öyleyse Soma’nın sırlarını bir bir sıralayayım ve Bartın’da olan patlamanın “işin fıtratında” olduğunu söyleyenlere şöyle seslenelim: “Hayır bu ölüm göz göre göre geldi!”

SOMA’DA HERKESİN BİLDİĞİ SIRLAR 

Soma’ya dün geldim ve biraz dolaşınca anladım ki burası herkesin bildiği sırlarla dolu bir coğrafya. Öncelikle herkesin bildiği sırlardan başlayalım: Soma madenlerinde çıkarılan kömür damarının en önemli özelliği “narin” olması. Ne demek narin? Adı üstünde, çıkarırken onun suyuna gideceksin, kızdırmayacaksın, ona soluk alması ve yanmaması için zaman vereceksin. Sonuçta kömür yaşayan bir şey. 

Kömür ocağına girerken uykunu almış olacaksın. Karnın tok olacak. Öyle pazardan alınan çizmelerle madene inilmez. Çizmenin tabanında koruyucu olması gerekir. Çünkü her an ayağın kayabilir ve önlenemeyen metan kuyularından birine düşüp anında ölebilirsin. 

Madende tuvalet yok! Bu durumda aşırı ishal olduğunda madende çalışmayı reddedeceksin! 

Maskelerin uyduruk olduğunu sen bildiğin gibi dünya alem biliyor. 

“Hadi” sözcüğü madencinin lügatında lanetlenmiş bir sözcüktür. Çünkü gün boyu, arada uyuklayan çavuşlar, uykularında bile “hadi, hadi” diye seslenirler. “Hadi ulan bugün kotayı dolduramadık!” Bu nedenle madencilerin yakınları onlara asla “hadi” diye seslenmezler. 

Madenci aileleri çocukları erkek olduğunda pek bir sevinirler. Çünkü 18 yıl sonra çocukta madende çalışmaya başlayacağından, eve giren para artacaktır. 

Kızlar madencilere kaçarlar. Böylece kızın ailesi çeyiz yapma yükünden kurtulur. Eh oğlan da maden de çalıştığına göre, yapsın. Düğünden hemen sonra iki ailenin barışması şaşılacak bir durum değildir.

Yeni yasadan önce madenciler 20 yılda emekli oluyorlardı. Bu pek güzel yasa değiştirildi, şimdilerde 56 yaş aranıyor. Gene de erken girenler 40’a gelmeden emekli oluyorlar. Bu da madenciliği cazip hale getirmiş. 

Madencinin en sevdiği vardiya gündüz vardiyasıdır. Bu vardiya 7’de başlar, 3’te biter. Hem geceyi yaşarsın hem gündüzü. Vardiyası gündüz olanın yüzü güler. Ailesi bayram eder.

Madenci bir süre sonra yerin altında, “Dikkat ölüm tehlikesi!” levhalarını görmemeye başlar. Bu da ölümcül kazalara neden olur. 

Staj yapmak için gelen öğrenciler, madencilerin en sevdiği eğlencelere neden olur. Madenin karanlığında teorik bilgileri hiçbir işe yaramaz. O zaman madenciler öğretmen olmanın kıvancını yaşarlar. Onlara yeraltının sırlarını verirken biraz da dalga geçerler. Zonguldak’ta madene indiğimde benim de başıma gelmiştir. Eh, ocak karanlıktır biraz gülmek ortalığı aydınlatır.

İşçi toplayan taşeronlar, vicdanlarını yitirmek için adeta kendilerini eğitmişlerdir. Ne çocuğun hastalığı, ne işçinin kendisinin hastalanması mazeret kabul edilmez! Yevmiye derhal kesilir. 

Ayda 30 gün çalışana verilen primi işçiler arasında alan hemen hemen yoktur. Her madenci bilir ki bir maden işçisi hiç tatil yapmadan 30 gün arka arkaya çalışamaz! Ne beden dayanır ne psikoloji. Çünkü insanoğlu güneş ister, gün ışığı ister.

Madenci eşleri gün boyu sürekli dua ederler. Yemek yaparken, çocukları okula gönderirken, “Şu vardiya bitse de kocam sağ salim eve gelse”. Çünkü bellekleri madende ölen insanların hikâyeleriyle dopdoludur. Herkesin uzak ya da yakın bir akrabası madende ölmüştür.

Maden sahibi, onun amirleri asla işçiyi düşünmezler. İşçiler bunu bilir ve ne yazık ki kabul ederler. “Bu iş böyle gelmiş böyle gider” derler.

Ve gene bilirler ki devlet ve iktidar sahipleri “Bülent Ecevit” dışında madencileri adamdan saymaz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları