Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Babamın sütü çok acı

27 Mart 2016 Pazar

Başlığımdaki sözler, babası tarafından cinsel istismara uğramış küçük bir kız çocuğunun konuşmasından. Günlerdir hiç durmadan bu söz gelip beni buluyor: “Babamın sütü çok acı!” Ardından, Ensar Vakfı’ndaki çocuk istismarı Meclis’in gündemine geldiğinde, araştırma komisyonu kurulmasına ret oyu veren AKP milletvekillerinin fotoğrafına bakıyorum. Nasıl bir iştahla iki ellerini birden havaya kaldırmışlar. İnsanı şoka uğratan bir fotoğraf. Devletin çocuk istismarcılarını koruduğunu gösteren bundan daha etkileyici bir fotoğraf olamaz! Evet, devlet çocuk istismarcılarını hayırlı bir evlat gibi bağrına sokmaktadır. Dini vakıflarda, devletin koruması altında olması gereken yurtlarda, çocuk esirgeme kurumlarında, cezaevlerinde çocuk istismarı pıtrak gibi ortaya dökülünce ardından ortaya çıkan istismarlarda hâkimler tecavüzcülere sürekli indirim uyguladıklarında ben kendime sormadan edemiyorum: “Acaba bu ülkede çocuk pornosu, çocuk istismarı erkekler arasında sessizce kabul edilen, onaylanan bir sır mı?”
Karaman’dan başlayayım. 45 erkek çocuğa açıkça tecavüz eden bir dini bütün hoca(!) var. Bu olay çocukların ifadelerine göre iki yıldır devam ediyormuş. İki yıl çocuklar sırayla tecavüze uğruyor, hayvan pornosu seyretmeye zorlanıyor ama okulda hiç kimselerin haberi olmuyor! El kadar Karaman’da hiç kimsenin haberi olmuyor! Hiç kimse çocuğa neden doğru dürüst oturamadığını sormuyor. (Tecavüze uğrayan çocuklar bir süre rahat oturamazlar.) Bu çocuklar arasında hiç mi korkup, acıya dayanamayıp başka bir hocanın kapısına giden olmamış? Adam başka bir yere tayin edilmiş ama tecavüz ettiği çocukları gittiği yere getirip evinde misafir etmiş. Bu ne biçim iş!
Kimse kimseyi kandırmasın, bu herkes tarafından bilinen bir sır! Kabullenilmiş, kabullenilmiş olduğu, 45 çocuğun istismara uğradığı Karaman’da kimselerin sokaklara dökülmemesinden belli. Ayrıca para karşılığı 35 aile şikâyetinden dönmüş. Şimdi bana hiç kimse, Türk aile yapısının sağlamlığından, değerlerine sımsıkı bağlı olduğundan söz etmesin! Daha vahimi var, geçenlerde tarikat evlerinde bir süre kalan, dayanamayıp kaçan bir genç adamdan dinledim. Şöyle dedi: “Siz bu çocuk istismarına farklı bakıyorsunuz, oraya gönderilen çocukların aileleri farklı bakıyor.” “Nasıl” diye sordum. “Oralardaki hocalar adeta kutsal birer varlık olarak kabul edilir. Onlar asla kötü bir şey yapmazlar, şeytana uymazlar, diye düşünülür. Bu nedenle eğer bir dini bütün hoca çocuğa dokunmuşsa, bu çocuğa feyz vermek içindir. Yani çocuk adeta hoca tarafından kutsanmıştır.” Ben hiç bu açıdan düşünmemiştim. Bir de böyle düşünelim, belki çocukları için sokağa çıkmayan ahaliyi anlamaya başlarız.
Demek ki, hem devlet hem ahali tarafından özellikle de yoksul, koruma altındaki çocuklara tecavüz kabul edilir bir davranış biçimi, hatta bunu bulup ortaya çıkaranlar tehdit ediliyor, cezalandırılıyor. Örneğin Pozantı Cezaevi’ndeki tecavüz olaylarını ortaya çıkaran, kanıtlayan DHA muhabiri Zeynep Kuriş “devletin mahremiyetini ihlal”den tutuklandı. Tecavüze uğrayan çocuklardan dördü müebbetle yargılanmaya başladı. Tecavüzcüler tahliye edildi, yönetici ve gardiyanlar terfi aldı. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir şey yok!
Ancak ülkemizin milletvekilleri, hâkimleri, savcıları hatta bakanları tecavüz sever olabilir ama neyse ki, bu ülkede tecavüzü en ağır insanlık suçları arasında gören bir kesim var. Şimdi bu kesim bütün olumsuz durumlara karşı o çocuklar ve diğerleri için savaşmak zorunda! Ve savaşacağız. İndirim yapan hâkimleri deşifre edeceğiz, tecavüzcüleri ortaya çıkaran gazetecilerin yanında olacağız! Çevremizdeki her dini kuruluşa kuşkuyla bakıp, o kapalı kapılar ardında neler döndüğünü anlamaya çalışacağız! Buradan dini vakıfları destekleyen kuruluşlara da bir çift sözüm var: Sponsorluğunuzu çekin! Yoksa biz telefon hattımızı başka bir kuruluşa taşıyacağız! Hangi kuruluştan söz ettiğim anlaşılmıştır. Bir başka not: Lütfen bu olayları anlatırken pedofili gibi bilimsel terimler kullanmayın, bunun adı sübyancılık ya da oğlancılık.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları