Yerinde Olan Ne?

12 Ekim 2024 Cumartesi

Adana Altın Koza Film Festivali’nde “Hiçbir Şey Yerinde Değil” adlı filmin yönetmeni Burak Çevik en iyi yönetmen ödülü aldı.

Film, yönetmeninin söylediğine göre kurgu. Ama açıkça 1980 12 Eylül darbesi öncesi Bahçelievler’de 7 TİP’li gencin öldürülmesi olayından esinlenmiş.

Film, “insanı anlamaya” çalışıyormuş. Bu amaçla da yönetmen gidip 7 TİP’li kıyımını gerçekleştirenlerden “İdi Amin” adıyla anılan Haluk Kırcı ile görüşmüş. Onu anlamış!

Filmi izleyen sinema yazarları ile gazetecilerin çoğunluğuysa filmden “7 TİP’li gencin öldürülmesinin meşrulaştırıldığını” anladıklarını dile getiriyorlar.

Kıyımın ertesi sabahında, Bahçelievler’de gençlerin elbise askısı ile boğularak öldürüldüğü evin içine, TİP’li gençlerin Polatlı yolunda kahpece elleri arkasından bağlanmış ve başlarına kurşun sıkılmış bedenlerine tanıklık etmiş dönemin Cumhuriyet gazetesi polis-adliye muhabiri olarak olaydan ne anladığımızı söyleyelim:

Silahsız, savunmasız gencecik insanlara yönelen, Türkiye’yi emperyalizmin güdümünde bir faşist cuntaya sürüklemek üzere yetiştirilen, beslenen ve korunmakta olan gözü dönmüş bir çetenin katliamı.

Demek ki bizler, yıllardır solda ve insan haklarına yakın konumlandıklarını ileri süren senaryo danışmanı Tanıl Bora ile diyalog danışmanı Akif Kurtuluş’un engin “insan anlama” birikim ve algılarına henüz ulaşamamış bulunuyoruz.

Büyük bir eksiklik. Çok ayıp bize.

TÜRKİYE’NİN İÇİNDEKİ İSRAİL

Saray’daki AKP’li İsrail’in saldırganlığının Türkiye’yi de içine aldığını söyleyince TBMM apar topar kapalı toplantı yaptı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e göre, toplantıda Saray’ın iddia ettiği gibi İsrail’in bir sonraki hedefinin Türkiye olacağını kanıtlayacak bir olgu ele alınmamıştı.

Bizler biliyoruz ki ABD’nin bölgedeki taşeron ordusu ve stratejik sömürü aracı haline gelen İsrail’in gerici iktidarları, Türkiye’nin, küresel egemenliklere direnen bağımsız bir tutum izlemesini istemezler. 

Terör, bu yüzden uzun yıllardır Türkiye’nin başına beladır.

Tarım sektörümüz, tohumundan gübresine, ilacına büyük ölçüde İsrail’e bağımlıdır. Diğer birçok sektör için de dolaylı ya da dolaysız aynı bağımlılık söz konusudur.

Bir başka deyişle, İsrail, Türkiye’nin içindedir zaten. Hem de İsrail’i kınarmış gibi gözüküp aynı İsrail’in küresel şirketlerinin çıkarlarını sürdürmesine olanak sağlayan ekonomik çarkları döndüren Saray rejimi sayesinde.

EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan’ın Meclis kürsüsünden dediği gibi:

“Siyonist İsrail’in arkasında ABD emperyalizminin 2022 Ulusal Güvenlik Stratejisi var. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyerek Türkiye bölgenin lider ülkesi olacak hamasetiyle bu emperyalist-Siyonist ittifaka karşı koyamazsınız. Yirmi yıldır İsrail burjuvazisiyle stratejik ortaksınız, hâlâ ticaret yapıyorsunuz. Şimdi, sıkıştınız, geldiniz Netanyahu, İsrail bize saldıracak’ diyorsunuz. Türkiye’nin bir beka sorunu varsa o da sizin bu işbirlikçi tüccar dış politikanızdır. Türkiye, bütün Ortadoğu halklarının antiemperyalist, demokratik barış mücadelesinin üssü olmalıdır. Bunun dışındaki her politika Beştepe Sarayı’nı Vahdettin’in Dolmabahçe’si yapmaktan öteye gitmez.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerinde Olan Ne? 12 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları