Mavi Vatan’ı Savunmak

03 Ağustos 2024 Cumartesi

Son yıllarda CHP’ye milletvekili yapılan diplomatların hiçbiri tutarlı bir çizgi izlemedi.

Örnekleri ortada: Apar topar milletvekili yapılan Öztürk Yılmaz’ın yetersizliğinin ardından, Mavi Vatan’ı “saldırgan ve yayılmacı” bir uygulama olarak tanımlayan Ünal Çeviköz ve son olarak yine Mavi Vatan’ı “masal” olarak nitelendiren Namık Tan...

Sanki ulusal çıkarları savunacak dış politika uzmanı ve diplomat kalmamış gibi, CHP’ye özellikle bu isimlerin seçilmesi; partinin yalnızca geleneksel bağımsızlıkçı tavrına zarar vermekle kalmadı, AKP’nin işbirlikçi politikalarını sürdürmesine de katkı sağladı.

CHP’ye taşınmış bu isimlerin yaptıkları yanlışlar hiç kuşkusuz eleştirilmelidir. Ancak, Meclis kürsüsünden AKP politikalarını savunan Hulusi Akar’ın aynı konuda eleştiri yapmaya ne haddi ne de hakkı vardır.

Akar, geçen hafta Meclis’te yaptığı konuşmada “Ana vatan, gök vatan, Mavi Vatan, yavru vatan; ayrılmaz bir bütündür. Mavi Vatan Karadeniz’de, Ege’de, Akdeniz’de karasuları, kıta sahanlığı münhasır ekonomik bölge, deniz yetki alanları dahil denizlerimizin altındaki ve üstündeki her türlü hak, alaka ve menfaatlerimiz yani denizlerdeki Misakı Millimizdir, milli meselemizdir” buyurmuştur.

Bunu söyleyen, Birleşik Devletler Silahlı Kuvvetler Kurmay Koleji’nden mezun olmuş, Irak’ta Türk askerinin kafasına çuval geçirmiş ABD’li generalin elinden “liyakat madalyası” almış bir eski paşadır.

Suriye sınırının yol geçen hanına döndüğü, bölgede kantonlar kurulduğu dönemin Genelkurmay başkanıdır.

Kıbrıs’ın çevresinde, başta Yunanistan ve İsrail olmak üzere yabancı ülkeler doğalgaz aradığında savunma bakanıdır.

İktidarı boyunca 20’ye yakın Ege adasının Yunanistan tarafından işgaline göz yuman, Kıbrıs’ta Annan Planı’na boyun eğen, Montrö Sözleşmesi’ni ve Lozan Antlaşması’nı tartışmaya açan AKP’nin de milletvekilidir. 

SAVAŞ OYALAMACASI

Oyalamacanın bahanesini, Hamas lideri Haniye’ye yönelen İsrail saldırısından hemen önce bulmuşlardı:

“İsrail’e gireriz.”

Daha önce de “3. dünya savaşı çıkacak” demişlerdi.

İşlerine geldiği için ateşe körükle gidiyorlar. Çünkü, ülke neredeyse savaştan çıkmış gibi. Deprem bölgeleri bombalanmış kentler gibi hâlâ yıkık, harap. Depremzedelerin başlarını sokacak konutları bile yok.

Dünya sömürgenlerinin çıkarları uğruna Suriye’de batağa saplanmış, savaşa sokulmuşuz. Hemen her gün askerlerimiz şehit oluyor.

Reisçi sistem nedeniyle ülke, savaş koşullarındaymışcasına olağanüstü yetkilerle yönetiliyor.

Yurttaşlar bolluk içinde kıtlık yaşıyorlar.

İsrail’e girecekmişiz, 3. dünya savaşı çıkacakmış. Ona göre hazırlıklı olmalıymışız!

Yaşanan yoksullaşmaya, eşitsizlik ve haksızlıklara karşın Saray ne derse, ne yaparsa uymalı, ne söylerse baş eğmeli, her yanlışını doğru saymalıymışız.

Akılları sıra ölümü gösterip sıtmaya razı edecekler. Yok öyle yağma.

KIRIM OPERASYONU

Bilinsin diye:

Sokak hayvanlarını kırıma uğratacak uygulamanın gerisinde;  toplumu yönlendirme, ikiye bölerek gerginlik yaratma, oluşan gerginlikten beslenme operasyonlarını düzenleyen, yürüten ve sürdüren, bu amaçla geniş trol ordusuna yataklık eden Saray’ın propaganda bakanlığı bulunmaktadır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları