Devletçilik Okunun Anlamı

10 Ağustos 2024 Cumartesi

Özgür Özel’in, altı oktaki devletçilik okuna yönelik kimi sözleri tartışma yarattı. 

CHP Sözcüsü Deniz Yücel’in yaptığı açıklamalardan anlaşıldığı üzere Özgür Özel, “çevreciliği temsil eden yeşil ile kadın-erkek eşitliğini simgeleyen mor rengi, devletçilik anlayışı ile sembolize etmek” amacıyla söylemişti ve partinin simgelerinde herhangi bir değişiklik olmayacaktı. 

Konuyu değerlendirirken devletçilik okunun ne anlama geldiğini irdelemekte yarar var: 

Kemalist bakış açısında “devletçilik”, emperyalizme karşı kazanılan ulusal kurtuluş savaşı sonrası yurdu ekonomik anlamda da bağımlılıktan, sömürge olmaktan kurtarmaya yönelik bir kalkınma ilkesidir. Devlet gücünü, kamusal gönenç, toplumsal-ulusal çıkar için kullanılmasını öngörür. 

Bu demektir ki devlet, piyasayı kişilerin çıkarına serbest bırakmayacak, ekonomiye sosyal adaleti sağlamak, toplumun yoksul bıraktırılmış kesimlerini korumak üzere el atacaktır. 

Buna ek olarak, geri kalmışlık çemberini kırmak için devlet, kamucu anlayışla yatırımlar yapacak, öncülük edecek, örnek olacaktır. 

Dolayısıyla, altı oktaki devletçilik, tümüyle ekonomi-politik bir bakış açısıdır. 

Hiç kuşkusuz içinde ulusal çıkarları savunma açısından çevre dahil yurt varsıllıklarının tümünün kamusal yararlar açısından korunması ve sosyal adaletin öncelenmesi açısından devletçilik ilkesi eşitliği barındırabilir. Ancak CHP sözcülerinin ileri sürdüğü gibi, cinsiyet eşitliği ve çevrecilikle doğrudan bir bağlantısı yoktur. 

Dolayısıyla devletçilik okunun “kamucu, ulusalcı, toplumcu” ekonomi-politik yönünü gölgeleyecek, silikleştirecek ya da karmaşıklaştıracak bir adım, o ilkeyi koyanların amacı ile bağdaşmayacaktır. 

Eşitlikçiliği içeren halkçılık; atılımcılığı ve zamana, koşullara göre değişimi içeren devrimcilik ilkelerinin kapsamları -oklarını başka renklere boyamadanCHP yönetiminin istediği amacı karşılamaya yetecektir. 

GERİCİ KUTSAYIŞ

Bir siyasi dinci örgüt olan Hamas’ı ve onun yöneticilerini devlet düzeyinde neredeyse kutsamak; bu kutsayış nedeniyle yas ilan edip iletişim yasaklarına başvurmak, bu uygulamaları eleştirenleri de “cibilliyetsizlikle” suçlamak... 

Sivil toplumu cemaatlere devreden, ulusal birliği ümmetçiliğe dönüştüren AKP-MHP-HÜDA PAR ortaklığı zıvanadan çıkmış gözüküyor. 

Kentlerin çeşitli semtlerinde, apartman altlarında pıtrak gibi çoğalan cemaat medreselerinin durumuna ilişkin elimize ulaşan bir mektup, zıvanadan çıkışı doğruluyor. Medreselere bir süre devam etmiş genç, özetle şunları yazmış: 

“Bu medreseler acilen kapatılmalı. Din bilgisi zayıf ama hep merakı olan bir genç olarak üniversiteden mezun olup iş bulamadığım dönemde aralarına katılmıştım. Yaş olarak küçük olmadığım ve beynimi yıkamalarına izin vermediğim için fazla kalmadım. Hâlâ oraya giden çocuklar ve ‘Çocuklarınızı okula göndermeyin, haramdır’ sözlerine inanan aileler için elden bir şey gelir mi diye yazıyorum.” 

Ülkede ve dünyada yükselen gericiliğe, baskıcı zorbalığa karşı yürütülen uygarcı direnişe Stefan Zweig’ın bir öyküsündeki şu tümceler yol göstermeli: 

“İnsanlar izin verdiği sürece güçlü bunlar. Ancak sen iradene sahip çıkmalısın. 

Özgür olmayı yeterince istemezsen, işte o zaman seni ele geçirirler.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları