Hikmet Çetinkaya

Uzman...

10 Temmuz 2018 Salı

Yaşadığımız coğrafya binlerce yıllık tarihin ve kültürün boy verdiği, filizlendiği topraklardadır...
İnsan, doğa sevgisi ve uygarlık iç içe olmuş binlerce yıllık tarihi süreçte.
Tarihsel süreç, o kültürü, doğanın yüreğimize işleyen sevgi bağını içimizden söküp atamamış.
Önceki gün akşam saatlerinde Tekirdağ’ın Çorlu yakınlarında meydana gelen tren kazası sonucu 24 yurttaşımız yaşamını yitirdi, 318 kişi ise yaralandı...
Sabah saatlerinde olay yerinden canlı yayın yapan televizyonlar, insanların hüzünlü bakışları, hayatın kendi akışı içindeydi.
Yurdumun insanı dertliydi, bu tür kazalara alışık olduğu için...
Bir boşvermişlik, umursamazlık içindeydi.
Üç yanımız denizlerle çevriliydi.
Trakya’da çevre kirliliği alıp başını gitmişti.
Bir defterin sararmış sayfalarına bakıyorum.
Defterin sayfalarında insan yaşamının ince ayrıntılarının yanı sıra yaşanmışlıklar anlatılıyor.
Kimi zaman yenik düşüyoruz hayat mücadelesinde.
Çocuksu gülüşler göremiyoruz çevremizde.
Kitaplar okuyoruz...
Acılar, hüzünler, mutluluklar yaşıyoruz...
Hayat, durağanlık içinde kendi sürecini örüyor.
Kitaplardaki yasaları uygulayacak olan kişi nişan alan bir avcı gibidir.
Hiç durmadan değişen çevre!
Dünya olayları, çevre, umursamazlık, ihmal!
Renkten renge giren dünya haritası...
Dalgalı bir yaşam...
Çorlu’daki tren kazası, 24 canı alıp götürürken şu soruyu sormak gerekli:
“Kaza bir ihmalin sonucu mu?”

***

Dalgalı bir hayat...
Kuralları ezberlemek başka, uygulamak başka bir iştir.
Soyutla somut arasına binbir şey girer.
Kiminin gözü keskindir, kimi uzağı iyi görmez.
Kimi laf ebeliği yapar, her konuda kendini uzman sanır...
Televizyon ekranlarında bir akşam anayasa hukuku konusunda, ertesi gün yine aynı televizyonda siyaset bilimi tartışmasında boy gösterenleri görünce şaşırırsınız.
İki gün geçmez bu kez ekonomi üzerine döktürüyor konuşmacı...
Yaşamın her kesitinde benzeri olaylarla karşılaşırız.
Her konuda fikrini açıklayan muhteremler tren kazasıyla ilgileniyorlar şimdi de...
Fikirsizliğin çemberinde gidip gelirler...
Aslında fikirleri falan yoktur, polemik yapmakta ustadır bunlar.
Örgütsel bütünlükle olaylara bakmak zorunda olanları bir yana ayırıyorum...
O kişilerin düşünceleri örgüt disiplini içinde oluşup gelişir, benimsenir.
Bilgece bir alçakgönüllülük içinde olaylara yaklaşmak hem bir erdemdir hem kişiler ve saflar arasında yakınlaşmayı sağlamanın gereğidir.
Oysa karşımıza çıkan manzara bunun tam tersidir.
Fikirsizlerin fikirleri her yerde karşımıza çıkıyor...
Sapla samanı birbirine karıştıranlar karşımıza çıkıyor bizim.
Bunların hedefleri falan yok!..
Adlarının önünde uzman yazıyor...
Bilim!
Siyaset!
Sanat!
Ekonomi!
Tren kazaları!

***

Askerlikte kişiye silah kullanmasını öğretirler.
Bir hedefi vurmanın genel yasaları vardır.
Acemi atıcı mavzeri omuzlayıp nişan alır.
Nasıl olacak?
Göz, gezin üst kenar ortası arpacığın tepesi...
Ve hedefin göbeğini şavullayıp nefesini tutacak, tetiğe basacak...
Herkese öğretilir askerlikte bu kural...
Kimi er iyi nişancı olurken kimisi karavanacı olur.
Çünkü kuralları ezberlemek başka, uygulamak başka bir iştir.
Fikirsizlerin sözde fikirlerinden bıktık usandık...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları