Euroleague’de Fenerbahçe Beko 5. ve karar maçında normal sezonunun birincisi Olympiakos’a yenilerek elendi. 9 sene sonra ilk kez Final Four’da bizim takımlarımız olmayacak. Maç sonu açıklamalarda koç Itoudis’in vurguladığı “Yeni kurulmuş takımız” sözüne katılıyorum. Son “kareye” kalan takımlara bakarsak devamlılık olgusunun çok önemli olduğunu görüyoruz. İstikrar, sabır ve akıllı takviyeler başarıyı getiriyor.

Bütçe açısından eksiğimiz yok fazlamız var. Salonlarımız, organizasyonumuz üst düzeyde. Son yıllarda Final Four’a aboneydik ve 3 kez şampiyon olmuştuk. Bu sene olmadı. Sezon başından beri Euroleague maçlarını çok yakından takip ettim ve kendi görüşlerim doğrultusunda bazı eleştirilerde bulundum. Şimdi kısaca bir kez daha onları hatırlatmak isterim. Yabancı antrenöre karşı değilim ama birinci yardımcı antrenörün yabancı olmasına karşıyım. İyi yabancı antrenörlerin yanında vizyonunu geliştirecek Türk antrenörlere basketbolumuzun ihtiyacı var. Yöneticilerin mutlaka Türk oyuncuların süresinin artırılması için koçlara baskı kurması gerekiyor. Euroleague’e katılan takımların vazgeçilmezi yabancı oyuncular. Gördüğüm kadarıyla bizim takımların ve Monaco’nun haricindeki diğer takımlar Avrupalı oyunculara ağırlık veriyor. Eğer üst düzey yerli oyuncuları varsa ne ala, yoksa tercihleri çoğu zaman Avrupalı oyuncudan yana oluyor. Çeyrek finallerin istatistiklerine bakarsak tablo çok net. Tabii ki Amerikalı oyuncular çok önemli ama Avrupa basketbolunda biraz farklı. Her topun ayrı ayrı oynandığı, sertlik düzeyinin yüksek olduğu ve psikolojik atmosferin yoğun yaşandığı bir lig Euroleague. Bu faktörler Avrupa insanının karakterine daha uygun gibi geliyor bana.

Bir de yerli oyuncular olgusu önemli. Uzun yıllar yurt dışında koçluk yapmış birisi olarak bir şeyi gördüm. Takım ruhunun temel taşı yerli oyuncular oluyor. İyi Amerikalı oyuncular tamamlayıcı, çekirdek yapı ise yerli veya Avrupalı oyunculardan oluşuyor gibi geliyor bana. Önümüzdeki sezon aynı filmi göreceğiz diye düşünüyorum. Son bir küçük not: Olympiakos serisinin 3. maçında Sloukas’ın hatalı yürümeyle karışık üçlüğü olmasa belki de Fenerbahçe şimdi Final Four’da olacaktı. Ama ben yine doğru bildiklerimi söyleyecektim...