Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kutuplaşmış toplumda siyaset

15 Şubat 2021 Pazartesi

Trump’ı hem suçlu bulan hem de kurmaca bir teknik gerekçeyle aklayan garip “azil duruşması”nı izlerken “süreç olarak faşizmin” acı gerçeğini bir kez daha gördüm: Toplum, “kültür savaşlarında” kutuplaşınca, büyük parçaları farklı “gerçeklikler” içinde yaşamaya başlayınca, “siyaset”, parlamenter sistemin “pazarlık-uzlaşma” pratiklerinin sınırlarını aşmaya başlıyor.

AYNI GERÇEKLİĞİ PAYLAŞMIYORLAR

Trump, seçimlerden çok önce “Ancak çalınırsa kaybederiz” söylemini yerleştirmeye, yeni bir “gerçeklik” inşa etmeye başlamıştı (ne de olsa “Reality Show” -gerçeklik şovusunucusu değil miydi?). Seçimlerden sonra, hiçbir kanıt sunmadan, “Herkesin bildiği gibi biz, silme kazandık ama seçimleri çaldılar”, “Şimdi ülke elden gidiyor” demeye devam etti.

Duruşmada, Demokrat Parti’nin sözcüleri, Trump’ın, yalnızca 6 Ocak kalkışmasını “hırsızlığı önle”, “ülkeni kurtar” sloganlarıyla kışkırttığını örneklerle göstermekle kalmadı; 2016 yılından bu yana, taraftarlarının şiddet eğilimini sürekli teşvik ettiğini, beyaz üstünlüğünü savunan terörist grupları onayladığını gösteren konuşmalarını, Twitter mesajlarını da sergilediler. Kimi Cumhuriyetçi Parti (GOP) temsilci ve senatörlerinin, 6 Ocak faşist kalkışmasında linç edilme riskiyle burun buruna geldikten sonra, doğrudan Trump’ı sorumlu tutan konuşmaları da anımsatıldı. Son olarak, Beyaz Saray personelinden o gün istifa eden 16 görevliden kimilerinin “Trump’ın gelişmeleri keyifle izlediğine” ilişkin izlenimleri ve “Taraftarlarını geri çağır” diyen Senator (GOP) Kevin McCharty ile yaptığı küfürlü telefon konuşması aktarıldı.

Trump’ın avukatları, kendilerine sunulan kanıtlara cevap vermediler. Trump’ın, başkan yardımcısı Pence’i ve Demokratların Grup Başkanı Pelosi’yi hedef gösteren sözlerini, silahlı faşist grupların temsilcilerinin “Başkan çağırdı, geldik” gibisinden ifadelerini yok saydılar. Jüri üyeleri konumundaki GOP senatör ve temsilcilerinin kimilerinin, duruşma sırasında telefonlarıyla oynadıkları, gazete, kitap okudukları, salondan çıkıp “yandaş” medyaya demeç verdikleri de görülüyordu.

Teknik bir gerekçeyle aklama olanağının mimarı, GOP Grubu Başkanı Mitch MacConnel, aklama oylamasından sonra Trump’ı Demokratlarınkinden daha sert dille suçlayan bir konuşma yaptı; “Daha kurtulmadı, yasal yollar açık” dedi.

ABD’de iki partili sistemin partileri artık aynı gerçekliği paylaşmıyorlar. GOP taraftarlarının yüzde 70’i hâlâ seçimlerin çalındığına inanıyor; yüzde 40’ı gerektiğinde şiddet kullanmaktan yana. FBI kayıtlarına göre yasal silah satışları 2019-2020 döneminde yüzde 43, Ocak 2020-Ocak 2021 arasında da yüzde 59 oranında artmış. Beyaz Protestan (Evanjelik) akımın yüzde 40’ı, QAnon akımının en temel savlarına inanmaya devam ediyor. Bu kesim, önerilen politikalar kendi ekonomik-sağlık çıkarlarına olsa bile Demokratları dinlemiyor. GOP’nin temsilcileri de Trump’ın arkasında durmaya devam ediyor.

Aslında GOP’nin temsilcileri bu denklemde “bağımlı değişkendir”; Trump 70+ milyon seçmenin yaklaşık yüzde 70’inin “özdeşleşme nesnesi” olmaya devam ettiği müddetçe, kaderleri bu hareketin onayına bağlıdır. Biden ve Demokrat Parti, GOP temsilcilerinin onayını almaya, taraftarlarını, maddi çıkarlarına işaret ederek ikna etmeye çalıştıkça, vakit kaybedecek, “süreç olarak faşizmin” ilerlemesine, en azından gücünü korumasına katkıda bulunacaktır.

AYRILIK, KARŞITLIK, TESLİMİYET

İki kişi, bir şeye “beyaz” diyorsa, beyazın farklı tonlarını tartışarak konuşmaya devam edebilirler. Yok eğer biri siyah diğeri beyaz diyorsa aralarında görüş ayrılığı değil, karşıtlığı var demektir; artık konuşmaya devam edemezler. “Azil duruşmasını” izlerken, Jacques Ranciére’in bu uyarısını anımsadım; Türkiye’de gündeme gelmeye başlayan “yeni anayasa” projesini düşündüm.

Rejim, anayasa projesiyle “süreç olarak faşizm” içinde, “totaliter çemberi” kapatmayı planlıyor. Bu durumda, “Gelin birlikte yapalım” ya da “Tartışmayı halka açalım” çağrıları, “Laikliğin anayasadan çıkarılacağını tahmin etmiyorum” açıklamaları, bugün egemen olan “görüş karşıtlığı” (Ya yalnızca bir “görüş ayrılığı” ise?) ortamında hem anlamsızdır hem de direnmek yerine, tartışmaya katılmak, “süreç olarak faşizmi” kabullenmek anlamına gelecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları