Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Bir tiyatro kazası
Günlerden 10 Kasım... İkinci sanat yılını yaşayan İzmir Şehir Tiyatrosu’nun, Atatürkümüzün ölüm yıldönümünde, kente bir hediyesi olan “Benim Naçiz Vücudum” oyununun prömiyer temsilinin ardından tiyatronun merdivenlerinde tökezleyip düştüm. Bu beklenmedik kazayla birlikte bir anda kendimi acil servisle başlayıp ameliyatla devam eden sıkıntılı gelişmelerin ortasında buldum. Ne yazık ki sağ kol ve sol omuz kemiğim kırıldı. İki haftalık zorunlu ayrılığın ardından, eşimin parmakları aracılığıyla sesleniyorum size.
***
Böylesine tatsız bir gelişmenin ortasında, tiyatro ışığını Anadolu’ya götürme hevesiyle gece yarısı yol almaktayken genç yaşta ölüme teslim olan tiyatro neferlerine yandım. Amasya’da geçirdikleri feci kaza sonucu, Jest Tiyatro’nun “Baş Belası” oyunu ekibinden Tolga Güleryüz, Burak Topçu ve Özgür Karataş’ı yitirdik. Kazadan kurtulan tiyatro emekçilerinin yaraları iyileşse de yaşanmış onca anı, sahne mucizeleri ve yürek sızıları kaldı geriye. Ne acı ki turne kazalarına bir yenisi daha eklendi. Ankara Sanat Tiyatrosu’nun kurucusu, oyuncu, yönetmen ve çevirmen Asaf Çiyiltepe’yi Anadolu yollarını arşınlarken Kent Oyuncuları’nın olmazsa olmazı Kâmran Yüce’yi Tekirdağ turnesinde, Erkan Yücel’i genç yaşta ve sanatının doruğunda, Devlet Tiyatrosu’nun emekçileri Nedim Mete Yüksel ve İsmet Avlar’ı, “Bir Ölümün Toplumsal Anatomisi” oyunuyla İstanbul’a giderken yaşanan tren kazasında yitirdik. Turnelerin eğlenceli, şen şakrak, muziplik ve şakalarla dolu diye bilinen yüzünün acı ve gözyaşı dolu yanlarıdır bunlar.
***
Reşat Nuri Güntekin’in “Son Sığınak” romanında, kar fırtınasına yakalanan tren, küçük bir kasaba istasyonunda duraklayınca bir düğüne davet edilen Süleyman, orada tiyatro tutkunu Servet Bey’le tanışır. Daha sonra İstanbul’da buluşan iki tanış, hayatlarını değiştirecek büyük bir maceraya atılır. Kurdukları tiyatroyla Anadolu yollarına çıkarlar. Tek amaçları, “halkla kalp kalbe gelmek için küçük perdenin içindeki dünyaya onları çekmenin çaresini aramak”tır. “Yeni Türkiye Tiyatrosu” için zamanla deniz tükenir, yollarda açlıktan kurtulmak için tiyatro dışı işlerden para kazanmaya başlarlar, dayanışmayla ayakta durmaya çalışırken gün geçtikçe bir anaforun içine çekilirler. “Son Sığınak”, tuluat oyuncularına hem övgü hem de ağıttır aslında. Reşat Nuri’nin bu son eseri, onun bir başka yapıtı “Anadolu Notları”nın izini sürer, “Bu oyunların halk üzerinde izi silinmeyen çocukluk masalları kadar tesiri vardır” diyerek yaşamlarını bin bir güçlüğe rağmen fedakârca sürdüren oyunculara selam çakar.
***
Öyle ya... Oktay Güzeloğlu, “Turne Tiyatrocuları” kitabında, turne yollarını ezber etmiş pek çok unutulmuş oyuncunun hayatlarından kesitler sunar. Bunlardan Kofti Nusret, İzmit’te bir belediye otobüsünün altında kalarak can vermişti. İstanbul’da kaldığı huzurevinden tiyatro yapmak uğruna kaçmıştı. Öldüğünde seksen yedi yaşındaydı. İ. Hakkı Karadayı, memleketin ilk meddahlarındandı. İzmir’de bir huzurevinde öldü, kimsesizler mezarlığına gömüldü. Çadır tiyatrolarına ilk klasik eserleri taşıyan tiyatrocu Cambaz Şevket’in de kaderi aynıydı. Aziz Nesin’in “Bir Tiyatrocunun Anıları” kitabının kahramanı Hasan Kol’un tabutu parasızlıktan İstanbul’a getirilemedi. Usta oyuncu Muzaffer Hepgüler, ilaçlarını alabilmek için hasta haliyle tiyatrolarda oynadı. Turneden turneye koştu. Meslektaşları, hastalığı ilerleyince onu bırakıp yola devam etmek zorunda kaldı. Tek başına bir otel odasında veda etti dünyaya.
***
Oysa tiyatrocular, zor zamanlarda da halkın sesi, nefesi olur. İnsanlık, savaşta, afette, kriz ortamında, duygudaşlık, dayanışma ve dayanma gücünü alır sahneden. Sartre’ın “Gizli Oturum” oyununun, İkinci Dünya Savaşı’nın tam göbeğinde, Fransız direnişçilerinden oluşan seyircinin sevinç çığlıkları arasında, gizli saklı prömiyer yapması boşuna değildir. Kurtuluş savaşımız sürerken Ankara’ya milli mücadeleye destek olmak için her türlü engeli aşarak gelip perdelerini açan oyuncuları unutmak mümkün mü?
***
Turne, tiyatrocular için aynı zamanda sınav yeridir. Beklenmedik onca tehlike kapıdadır. Her salon ayrı bir dünyadır. O dünyanın içinde sürprizler, heyecanlar, sancılar ve çelişkiler yaşanır. Hadi saklı hikâyelerden birini de ben dillendireyim. Trabzon’dan Erzurum’a harcırah alamadan turneye çıkan çiçeği burnunda oyuncunun verilen molada otobüsten inmediğini fark eden, tiyatronun cefasını çekmiş usta oyuncu Meral Niron, yarım ekmek ve peynir alır. Arkadaşlarına çaktırmadan iki koltuğun arasından şefkatle uzatıverir. İşte tiyatro aynı zamanda yanındakinin eksiğini tamamlama sanatıdır.
***
Yol uzun ve zorlu... Anadolu Aydınlanması bir süredir yetim... Tiyatro emekçileri kararlı!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
- FETÖ elebaşısı Fethullah Gülen öldü
En Çok Okunan Haberler
- Hayatını kaybetti!
- Mansur Yavaş'tan TBMM'ye flaş çağrı!
- AKP’li vekilin PKK yöneticisiyle fotoğrafı gündem oldu!
- TÜİK ekim ayı enflasyon verilerini açıkladı
- 'Atatürk ile Cumhuriyet ile bayrak ile...'
- Serdar Ortaç son malını da satışa çıkardı!
- 'Erken seçim' çağrısı: CHP tarih verdi
- İşte Belediye Başkanı'nı öldüren saldırganın ifadesi!
- İşte sıfır faizli kredi veren bankalar…
- AKP'den kayyum için ilk açıklama