Erdal Sağlam

Piyasalar, siyasi riskleri satın almıyor

19 Ağustos 2021 Perşembe

Pandemi nedeniyle ekonomide bir yılı aşkın süredir yaşanan açılma ve kapanmalar, piyasalardaki dalgalı seyri devam ettiriyor ve insanların önlerini görmelerine engel oluyor. İç piyasalarda ise eylülden sonra yaşanabilecek küresel gelişmeler ile dış ilişkilerde yaşanacak olası sıkıntıların hiç dikkate alınmadığını gözlüyoruz.

Açıklanan veriler genel olarak; büyümede artışın devam ettiğini, cari açıkta bu yıl çok fazla sorun beklenmediğini, enflasyonda yükselişin devam edeceğini, faiz ve kur tartışmalarının süreceğini gösteriyor.

Buna karşılık özellikle güven ve beklenti anketlerine bakıldığında, bir yandan pandemi dalgaları, öte yandan yangın ve sel felaketleri ile devletin bu olaylara yaklaşımının etkisiyle, sert iniş çıkışlar görülebiliyor. Piyasaların pandemi nedeniyle yaşanabilecek yeni kapanmalardan tedirgin olduğu, aşılama konusunda işçi ve işveren örgütlerinin ortak açıklama yapmalarıyla açıkça ortaya çıktı. Bunun aynı zamanda, Çin’deki bazı limanların kapatılması ve yaşanan çip krizleri, taşımacılık sorunlarının devamı gibi, küresel ticareti ve enflasyonu etkileyecek örneklerini de yaşıyoruz.

Buna karşılık içeride, “otomobil vergileri indirildi” diye enflasyonun yok sayılma eğilimine girildiğini de görüyoruz. Küresel ve yerel faktörlerle enflasyonun artış trendinin devam ettiği görülmesine rağmen, otomobil fiyatlarında yapılacak vergi indiriminin, enflasyonun ağustos ayı sonunda yüzde 19’u geçmesine engel olacağı yoğun olarak konuşuluyor. Gerçekten böyle olacak mı bilmiyoruz ama “Yaratılan bu hava, fiyatlarda yapılabilecek kalem oyunlarının gözden kaçırılmasına neden olabilir” diye kaygılanmaktan açıkçası kendimi alamıyorum. “Otomobil fiyatları düştü, o nedenle enflasyon yüzde 19’u geçmedi” denilmesi için her türlü mazeret şimdiden oluşuyor gibi gözüküyor. 

Piyasaların bu argümana sıkı sıkıya sarılmasına gelince... Piyasalar, yapısı gereği kısa vadeli kâr maksimizasyonu odaklı çalışıyor ve bu nedenle çoğu zaman olduğu gibi “iyiyi satın alma konusunda hevesli” davranıyor diyebiliriz. Tabii ki geçmişte de gördüğümüz gibi, iyiyi abartılı satın aldığı gibi, trend dönünce bu kez kötüyü satın almakta abartılı davranacağını unutmayalım.

Piyasaların iyimser olduğu başka bir konu iç siyasi gelişmeler ve dış politikada yaşanması muhtemel sıkıntıların ekonomiyi etkileme gücü. Türkiye’nin dahil olduğu coğrafyada alevler büyürken, iktidarın “Batı ile hayati sorunlarını yumuşatma hayali”nin devam ettiği görülüyor. 

Artık radikal bir tercihi yapma zamanının geldiğini görmesine rağmen iktidar, kazanabileceği yeni bir seçime varabilmek için, yapacağı tercihi öteleyecek zaman kazanma oyunları oynuyor. “Taliban’ı ben idare ederim” talebinin Batı tarafından kabul görmediğini gördü ama hâlâ oyuna devam etme yolunu seçti. İktidar, oynadığı bu tehlikeli oyunların, içerideki toplumsal sıkıntıları büyüttüğünü ya görmüyor ya da bunu da idare edebileceğini düşünüyor. 

UYARI ÇOK AMA... 

Özetle; eylülden sonra ABD ve Avrupa ile yaşanabilecek sıkıntıların artması, içeride siyasi ve ekonomik iklimi çok derinden etkilemeye aday. Göçmen ve Taliban kozunu oynayarak, ağır yaptırımlar ve ekonomik yükler getirecek davaların önlenmesi pek mümkün gözükmüyor. Bunun olmayacağını görünce iktidarın takınacağı tutumun da yine tansiyonu artırma ihtimali yüksek.

Piyasaların, doğal olarak, şimdiden bu riskleri fiyatlama yoluna gitmemesine sessiz kalan iktidarın piyasalar kötüye gidişi abartılı fiyatladığında, “dış güçler bizi istemiyor” diyeceğine hiç şüphe yok.

Sadece iç piyasa oyuncuları değil, ratingciler de sonradan düşman ilan edilecek olsalar bile, şimdilik iyimser tutum sergiliyorlar. Son derecelendirme raporu hakkında iç piyasalara mesaj veren Fitch Direktörü Paul Gamble, Türkiye’nin kredi notu görünümünün durağan olduğunu hatırlatarak, gelecek 12-24 ayda pozitif ya da negatif değişiklik beklenmeyeceğini söylemiş. Gamble, notta pozitif harekete yol açabilecek gerekçelerini; cari açıkta istikrarlı azalma, daha güçlü dış likidite pozisyonu, azalan dolarizasyon, enflasyonda istikrarlı gerileme ve para politikası kredibilitesinin yeniden inşası ve jeopolitik risklerde azalma olarak belirtmiş.

Fed konusunda iyimser tahminlerde bulunan Gamble, buna rağmen, Türkiye’nin büyük ölçekli dış finansman ihtiyacı nedeniyle küresel piyasalarda bozulmanın maliyetler ve fonlamaya erişimin etkilenebileceğini söylemiş.

Türkiye’nin sorununun büyüme değil istikrarlı büyüme olduğunu” kaydeden Fitch Direktörü, enflasyonun yılsonunda yüzde 16.9, büyümenin yüzde 7.9 olacağı tahminlerini tekrarlamış.

Açıkçası, tahminlerini artırsa bile, Fitch’in ve birçok uluslararası bankanın yılsonu enflasyon beklentilerinin iyimser olduğunu düşünüyorum. Özellikle belirttiğim riskler realize olursa, yüksek kur artışlarına neden olacağı için, yılsonu enflasyonun çok daha yüksek olma ihtimali görünüyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları