Erdal Atabek
Erdal Atabek erdalatak@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ülkemin bitmeyen savaşı...

21 Mart 2022 Pazartesi

Herkesin gözü Rusya-Ukrayna savaşında. Bu savaş yakında bitecek, öyle görünüyor.

Ama benim ülkemin bitmeyen bir savaşı var ki giderek şiddetleniyor. 

Bir hükmetme savaşı bu, egemen olma savaşı, ulusu ümmet yapma savaşı, yurttaşı kul, köle yapma savaşı.

Çeşitli alan muharebeleri ile sürdürülen bir savaş bu.

KADIN CİNAYETLERİ

Siyasal iktidar, tarikatların, cemaatlerin kadın üzerinde, kadınlık üzerinde yarattığı baskıya destek veriyor.

Boşanmak isteyen kadın, erkekten ayrılmak isteyen kadın “cinayet hükümlüsü” sayılıyor. Kadını erkeğe emanet eden anlayış, aslında kadını erkeğin malı sayıyor. 

Kadın cinayetlerinin asıl nedeni bu anlayıştır. Kadınlar kadar erkekler de bu anlayışın kurbanları oluyorlar.

KÜÇÜK ÇOCUKLARIN ZİHİNSEL ESİRLİĞİ

4-7 yaş çocuklarının din eğitimini görev sayan Diyanet Başkanlığı’nın korumasında tarikat ve cemaat yuvaları bilimi yok sayarak “çocukların zihinsel esirliği”ni sürdürüyorlar.

Çocuk eğitiminin, çocuk gelişiminin bütün ilkelerini yok sayan bu anlayış, karşı çıkanları “din eğitimini engelleme” suçlaması ile susturmak istiyor. 

Elbette bilim susmayacaktır ama esir edilen zihinler nasıl kurtarılacaktır? Bu soru yanıt bekliyor. Muhalefetten de yanıt bekliyor.

ADALETİ KURBAN EDEN HUKUK

Ülkemizde hiç kimse hukuk sisteminin bağımsız işlediğini söyleyemiyor. Çünkü hukuk sistemi iktidarın emrine sokulmuş bir infaz aracına dönüşmüş.

Hiç kimsenin adalete dayalı bir güvencesi yok.

İktidara yönelik eleştiriler çeşitli biçimlerde suç sayılarak cezalandırılıyor. Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu, terörle iltisaklı olma suçu, üye olmasa da terör örgütlerine yardım etme suçu, FETÖ’cü olma suçu bunlardan bazıları. Suçlanıp cezalandırılan kişinin güvenebileceği hiçbir yer kalmadı.

Ülkemin bitmeyen savaşının acılı bir alanıdır hukuk.

ZEYTİN AĞAÇLARINA ÖLÜM

Muharebelerin bitip tükenmediği yeşil alanlar, İda Dağları, ormanlar gibi zeytin ağaçları da madenlere, madencilere kurban ediliyor. Yıllardır köylüsüyle kentlisiyle bu talana karşı çıkan yurttaşlar hukuk yolunu kazansalar da talan sürüp gidiyor. 

Siyasal iktidar her yerde maden ruhsatları veriyor. Maden şirketleri bu ruhsatlarla ağaç katliamı yapıyorlar.

Tarım alanları yağmalanıyor, ülke toprakları siyanürle zehirleniyor. 

KÖPRÜ BAŞINI ŞİRKETLER TUTMUŞ

İktidar köprüler yapmakla övünüyor.

Yap-işlet-devret sisteminin son eseri Çanakkale Köprüsü. 

Yapılan her yapı, köprüler, havaalanları, şehir hastaneleri hep “kullanan garantisi” verilerek yapan şirketlere ipotekli.

Bunları kullanmayan vatandaş da bu garantinin ödenmesinde mükellef. 

Geçmediğiniz köprünün parasını ödüyorsunuz, gitmediğiniz havaalanı sizin cebinizden ödeniyor, yatmadığınız hastanenin garantisini ödüyorsunuz.

Siz bunların “kullanmayan ortağısınız”

İktidar sizin cebinizden ödenen yapıları yapmakla övünüyor.

Siz de “Çalıyorlar ama çalışıyorlar” deyip bu yağmaya ortak oluyorsunuz.

ELEKTRİK ÇARPIYOR-DOĞALGAZ BOĞUYOR

Elektrik faturayla çarpıyor.

Doğalgaz fiyatıyla boğuyor.

Benzin-mazot-motorin tutuşmuş yanıyor.

Kullanmak zorundasın, yanıyorsun, kurtaranın yok.

Çiftçi toprağını ekemiyor, mazot iki mislini geçmiş, gübre yüzde yüz zamlı, toprak sulanamıyor, traktör çalışamıyor.

Nakliyeci kentlere mal götüremiyor, perakendeci şaşırmış kalmış.

Tüketici, eline ateş değmiş gibi bakıp geçiyor.

SORUMLU KADER Mİ? ÇARE SABIR MI?

Hepsinin sorumlusu işbaşındaki siyasal iktidardır.

Tek Adam’ın kararlarıyla yürütülen her şeyin sorumlusu bu konuları liyakatsiz kadrolarla yürüten iktidardır.

Suçu kadere yükleyip dış güçlerin oyunu diyen, ülkenin geçmişine dil uzatan iktidar yandaşları  durumu çok iyi bilmektedirler.

ÜLKEMDE BARIŞ ANCAK İKTİDAR GİDERSE OLACAKTIR

“Ülkemin bitmeyen savaşı” bu iktidar işbaşında olduğu sürece bitmeyecektir.

İktidardakiler gideceklerini anlayınca daha da şiddetle talanı artıracaklar, yağmaya hız vereceklerdir.

Kurtuluş ancak bıkmadan, usanmadan, korkmadan, yılmadan mücadele etmekle olacaktır.

Atatürk Cumhuriyeti’nin kurtuluşu, kuruluş felsefesine dönmekle olacaktır.

“Yurtta barış” ancak o zaman gerçekleşecektir.

Bu ulusun yılmaz bekçileri olan yurttaşlar, görev başına!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları