Erdal Atabek
Erdal Atabek erdalatak@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kadercilik mi? Akılcılık mı?

24 Ekim 2022 Pazartesi

41 madencimizi kaybettiğimiz Bartın maden kazasında Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan “kaderin planı” dedi ve ekledi: 

“Biz kaderin planına inanıyoruz. Bu kazalar oluyor ve olacaktır.”

Ne demekti “kaderin planı”?

“Kaderin bir planı vardır. Siz ne yaparsanız yapın kader o planını gerçekleştirir” demektir bu sözler.

Bu “kaderci anlayış” (fatalizm), ortaçağda yüzyıllar boyunca egemen olmuş bir “razı oluş”, bir “kabul ediş” anlayışıdır.

Dünyayı saran veba salgınında da (1347-1353, Avrupa bütün nüfusunun üçte birini bu salgında kaybetmişti), kadere boyun eğme ile teselli aranıyordu. Çünkü henüz vebaya yol açan bakteri bilinmiyordu, farelerin ve pirelerin bulaşmada oynadığı rollerden kimsenin haberi yoktu. 

Kaderci anlayış bütün doğal afetlerde, seller gibi, depremler gibi, yangınlar gibi, kuraklık gibi felaketlerde teselli eden bir sığınak olmuştur.

Ama aynı zamanda da olayların nedenlerini sorgulama, araştırma, inceleme, nedenlerini bulup çözüm arama yollarını da tıkamıştır.

Kadere razı olma bilimsel gelişmenin önünü kesmiş, özgür düşünmeyi engellemiş, toplumları geriletmiştir.

AYDINLANMA AKILCILIKTIR

Daha ortaçağda bile “akılcı düşünce” ortaya çıkmış, Kopernik gibi, Galileo gibi, Spinoza gibi düşünürler “kabul edilmiş yanlışlara” karşı çıkarak “akılcı çözümler” bulmuşlardır. Ağır baskılar, kaderci düzenin güçleri onların yolunu kesmiş ama gelişmeyi durduramamıştır.

Giderek uygarlık yolunu açan “Aydınlanma” “akılcı anlayışı-rasyonalizmi” kaderci anlayışın yerine koyarak bilimsel gelişmeleri gerçekleştirmiştir.

Böylece doğal afetler bilimin açıkladığı olaylar olmuştur:

Seller, akar yolları tıkanmış suların taşmasıdır. O yolları tıkamazsanız seller oluşmaz.

Deprem, doğal yapıdaki oluşumların hareketidir. Fay hatlarının üstünde oturmazsanız, konutlarınızı ona göre yaparsanız zarar görmezsiniz.

Yangınlar, sizin ihmallerinizden, bilgisizliğinizden olur. Önlem alırsanız yangın çıkmaz.

Trafik kazaları kader değildir ya sürücü hatasından ya araç bakımsızlığından ya da yol bozukluğundan olur.

İşte, maden kazaları da “kader planından” değil, sizin ihmallerinizden, sizin sorumsuzluğunuzdan olmaktadır.

Daha önceki kazalardan ders almamanızın eseridir yeni maden kazaları.

ASIL TEHLİKE NEREDE?

Asıl tehlike, son kaza yerinde söylenen “kader planı” sözü değil, bu anlayışın iktidar olmasıdır.

Bu kaderci anlayış öyle bir tehlike yaratmaktadır ki her konu bu çerçevenin içine yerleştirilir.

Önü alınamaz enflasyon mu? Kader deyip razı olacaksınız.

Her gün artan gıda fiyatları mı? Buna da şükür demeniz gerekiyor. Fiyatların Allah’ın takdiri olduğu bile söylendi.

Yoksulluk mu? Herkesin kaderi neyse odur. Beş parmak bile birbirine eşit değil ki?

Haksızlıklar mı? Onların kaderi de oymuş.

Eşitsizlikler mi? Kaderin planı böyle.

Onlar Saray’da sefa sürerken sen kiralık ev mi bulamıyorsun? 

Onun kaderi o, senin kaderin bu.

Karşı çıkmayacaksın.

İsyan etmeyeceksin.

Şükür deyip haline razı olacaksın.

Kaderine karşı çıkıp günaha girmeyeceksin.

Onlar Mercedes’lerle gezecek sen otobüs bekleyeceksin.

Kaderin planı bu.

İşte toplum böyle uyutulur.

Toplum böyle biat-itaat çemberine sokulur.

Peki, bunu söyleyenler “kaderci mi”?

Hayır asla, bunu söyleyenler işi kadere bırakmıyor.

İktidarlarını sürdürmek için her yola başvuruyorlar.

İktidar artık onların hırsları olmuş. 

İktidarı hükmetmek için, güç için, servetleri için istiyorlar.

Onun için de kıra döke, yasaları hiçe sayıp, bütün kuralları altüst edip iktidarlarını sürdürmeye çalışıyorlar.

İşlerini asla kadere bırakmıyorlar.

Onlar kaderci değil, kullanıcıdırlar.

İnancı da kendi hırsları için kullanıyorlar.

Kader sözü de toplumu istedikleri gibi kullanabilmek için araçtır. 

AMA YOLUN SONU VAR

Yolun sonu görünüyor.

İktidarın yanlışları bir bir ortaya çıkıyor.

Bu yanlışlara daha fazla ortak olmak istemeyenler batan gemiyi terk ediyorlar.

Akılcılık bir kez daha ülkemizin temel ekseni olacak.

Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamını feda ettiği ülkesine açtığı uygarlık yolu bir kez daha “Aydınlanmanın ışığıyla” parlayacak.

Yeniden aklın ve bilimin ışığı işaret fenerimiz olacak.

“En hakiki mürşit, ilimdir, fendir.” 

Bir kez daha Atatürkümüzün sözü rehberimiz olacak.

Her zaman...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları