Erdal Atabek
Erdal Atabek erdalatak@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Albert Einstein'in durumu...

12 Eylül 2022 Pazartesi

New York Times’ın 12 Haziran 1953 tarihli sayısında Albert Einstein’ın bir mektubu yayımlandı. Einstein, kendisine başvurarak Komite’nin soruşturmalarına karşı nasıl davranılması gerektiğini soran öğretmen William Frauenglass’a şunları yazıyordu:

“Bu ülke aydınlarının karşı karşıya bulunduğu sorun, son derece ciddidir. Gerici politikacılar, bütün aydınlara kuşkuyla bakılmasını sağlamakta başarılı olmuşlardır. Bu başarıdan sonra şimdi öğretme özgürlüğünü baskı altına alma ve kendilerine boyun eğmeyenleri aç bırakma çabalarına girişeceklerdir. 

Aydınlar azınlığı buna karşı ne yapmalıdır? Gandhi’nin yolunu izlemek, onlarla işbirliği etmemek doğru olur kanısındayım. Tanıklık etmek için çağrılanlar, Komite’nin önüne çıkmamalı, gerekirse cezaevine girmeyi, parasız kalmayı, ülkenin çıkarları adına kendi çıkarlarından olmayı göze almalıdırlar.

Bunu yaparken anayasaya sığınmamalı, onurlu bir yurttaşın böyle bir soruşturmaya katılamayacağını haykırmalıdırlar. 

Yeterli sayıda kimse bunu yapabilirse başarı kazanılır. Başarı kazanılamazsa bu ulus zaten köle olarak yaşamayı kabullenmiş demektir.”

Burada sözü edilen komite, Joseph McCarthy adlı senatörün “Amerika’yı komünistlerden temizleme” adına kurduğu “Amerika’ya Karşı Eylemleri Araştırma Komitesi” olarak bilinen kuruluştur. Bu faşist komite kendileri gibi olmayan özgür düşünceli aydınları “komünist ya da komünizm sempatizanı” olarak damgalayarak Amerika’nın en önemli aydınlarını suçlamıştır.

1947-1958 arasında Amerika’da yaşanan bu cadı avı, sonradan özgürlükleri boğma girişimlerinin utanç verici örneği olarak tarihe geçmiştir.

Sinema ve film dünyasının sorgulanmaları ibret verici “İhanet Yılları” olarak kitaplaştırıldı. + 1 kitap tarafından Ülkü Tamer çevirisiyle yayımlanan kitap, umarım ki bir yayıncımız tarafından yeniden yayımlanır.

Komite soruşturmasının tutanaklarından oluşan bu kitapta sinema dünyasının ünlülerinden Adolphe Menjou, Robert Taylor, Ronald Reagan, Gary Cooper, Komite’nin safında yer aldılar. “Holywood Onları” olarak bilinen Alvas Bessie, Herbert Biberman, Lester Cole, Edward Dmytryk, Ring Lardner Jr., John Howard Lawson, Albert Maltz, Samuel Ornitz, Adrian Scott, Dalton Trumbo Komite’ye karşı çıktılar. Bertold Brecht de sorgulandı.

Komite sadece gelenleri “tanık” sıfatıyla dinlemekle yetinmiyor, özgürlük yanlısı sanatçıları “komünist” yaftası takarak suçlamak için tanığın ihbarda bulunmasını istiyordu.

Bu ihbarcılığı reddeden sanatçılar da Komite tarafından suçlandılar.

Bu cadı avı sonradan siyaset literatürüne “Mc Carthy’cilik” olarak geçmiş, bu önyargılı suçlamalar Amerika’nın kültür tarihinde utanç verici yerini almıştır.

Şimdi neden bu konu?

Şimdi şundan bu konu ki benim ülkemde de benzer soruşturmalar, benzer suçlamalar yaşanıyor.

Bir süredir, hızı artarak, çapı genişleyerek “özgür düşünce”, “bilim”, “sanat festivalleri ve sanatçılar” suçlanıyor, yasaklanıyor, ifade vermeye çağrılıyorlar.

Din öğretmeni, ilahiyatçı Cemil Kılıç ifade vermeye çağrılıyor. 

Prof. Dr. Celal Şengör, bilime dayalı sözleri nedeniyle suçlu sıfatıyla savcı tarafından çağırılıyor.

Yüksek mimar Tezcan Karakuş Candan, bir yolsuzluğa karşı çıktığı için memurluğuna son veriliyor.

Sanatçı Gülşen bir şakası yüzünden suçlanıyor, meslek yaşamı engelleniyor.

Toplulukları bir araya getiren sanat festivalleri art arda yasaklanıyor. Bunlar yıllarca yapılan festivallerdir, son yılda hepsi sistemli olarak yasaklanıyor.

Müjdat Gezen, Metin Akpınar sorgulandı, suçlandılar.

Genco Erkal ifadeye çağrıldı.

Fazıl Say ile uzun süre uğraşıldı. 

Bedri Baykam bıçaklı saldırıya uğradı.

Neden bütün bunlar? Ne oluyor?

Siyasal iktidar ortaya çıkan rüşvet skandallarıyla sarsılıyor. Karapara aklamalar, yolsuzluklar hiçbir soruşturmaya uğramadan, gizli ve sinsi bir koruma kalkanıyla iktidarın suç hanesine yazılıyorlar.

Ortaya çıkan kilolarca uyuşturucunun kimlere geldiği, kimlere teslim edileceği sesizce üstü örtülmeye çalışılıyor.

Oysa geldiği liman da belli, teslim adresi de belli. Hiçbir savcı harekete geçemiyor.

Bu ve benzeri olayların yıpratmasına karşı siyasal iktidar, özgürlükler üzerindeki baskıyı artırarak toplumu sindirmeye çalışıyor.

İşte, Albert Einstein’ın 1953 tarihli mektubu bunun için önemli.

Uygarlık tarihinin büyük aydını olan Albert Einstein, bu baskıcılarla işbirliği yapılmamasını, karşı konulmasını, gerekirse bedel ödenmesini öneriyor.

Uygarlık tarihi böyle yazılıyor.

McCarthy’ler toplumların yüz karasıdır.

Albert Einstein’lar toplumların yüz akıdır.

Dün de öyleydi bugün de öyledir.

Yarın da öyle olacaktır.

Kimsenin kuşkusu olmasın...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları