Enver Aysever

Kral çıplak diyen Huysuz!

20 Temmuz 2020 Pazartesi

Seyfi Dursunoğlu’nu yayına davet etmek için ilk aradığımda, “Seni izliyorum, akıllı adamsın, ekranda biraz takip edeyim, öyle karar vereceğim” demişti. Yaz boyu defalarca konuştuk, her seferinde biraz daha içtenleşti dilimiz. Sonunda yayına katılmaya karar verdi. Araçla aldırttık, kanala geldi, konuk odasında beni bekliyordu; hemen koştum yanına, söyleşmeye başladık.

Duyarlı, keskin zekâsı diri, sivri dilli, ölçülü ve bana kalırsa kolay güvenmeyen biriydi. “Senin karşına çıkmak için çok düşündüm” dedi. Ülkenin en zorlu programını yaptığını, asıl onun karşısında bulunmanın güçlüğünü dile getirdim. İtiraz etti; “Ben gösteri yapıyorum, burada söyleyeceklerim tarihe geçecek” dedi. Ülkenin gidişinden endişeliydi, kırgındı, belki biraz öfkeliydi de! Bir de boyun eğmeyenlerdendi.

Ölümüne dek aralıklarla konuştuk. Ben rahatsız etmemek için beklerdim, o arardı. Belli ki siyasal ortamı yakından takip ediyordu, özellikle basının halinden hoşnut değildi. Ekranların vasata eyvallah etmesinden de mutsuzdu. Toplumsal meseleler hakkında fikrini söylerdi. Bir de sanırım vefasızlıktan yakınıyordu, onu sevenler unutmadı belki ama yeterince direnmediler de! Huysuz, çok sevdiği sahneye, ekranlara erken veda etti. Uzun bir ömrün ardından öldü. Bu kadar yaşamak kolay değildir. Uzun yaşamış biri için üzülsek de esas kederimiz içinde bulunduğumuz durumdan kaynaklıdır. Ölümle yüzleşmek rahatsız eder insanı; Huysuz gibi birinin ölümünde çok daha derin yara vardır, o kanamaya başlar.

Seyfi Bey sırlarıyla ayrıldı aramızdan. Bir gün, “Kimseler üzülmesin, rahatsız olsun istemem” demişti. Yaşamını kitap haline getirmek üstüne konuşuyorduk, bazı anlattıkları irkiltti, üzdü. “Bunları yazmalıyız” deyince, “olmaz” diye itiraz etti. Kendini nasıl yetiştirdiğini, hangi dönemeçlerden geçerek son güne dek geldiğini biraz öğrendim. Gösteri yapıyordu, siyasal inceliği olan şakaları çoktu; dahası, toplumun yüzüne, “maskeli balo”yu inatla sürdürdüklerini gösterdi. Aynaydı. İnsanlar sahnede Zeki Müren’i, Bülent Ersoy’u ve benzer isimleri alkışlıyor, hayranlık duyuyordu, ama cinsel yönelimi kendinden farklı olanı komşu istemiyordu örneğin! Buradan başlayın, üst üste koyun işte… Elbette malvarlığını ÇYDD’ye bırakması, bedeninin kadavra olmasını istemesi de politik tutumdur. İnsanlar yaşarken de öldükten sonra da tavır alıyorlar, bunun örneği oldu!

AKP’li yıllarla birlikte “eski” ve “yeni” Türkiye üstüne çok konuşuldu. Doğrusu yaşadığımız her ne varsa, tümünü AKP’ye havale etmek kolaycılık olduğu kadar yanlıştır. AKP hazır bulduğu zeminde Cumhuriyeti yıktı. Ona gelene dek, bu sürece katkı verenleri unutmamak gerek. Tüm NATO şakşakçısı sağ iktidarlar, gerici TSK (12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, E-Muhtıra), TÜSİAD milliyetçi, dinci çizgide uzlaştı. Yine de anlıyoruz ki “eski” Türkiye günlerinde asgari nezaket, değerler bugüne göre çok ileriydi. Dursunoğlu o zaman da “öteki”ydi, şöhret ona farklı meşruiyet sağlamasaydı, belki yürek ağrısı daha derin olacaktı. Gariptir, halkımız her tür güce boyun eğer; para, şöhret de bir tür iktidardır sonucunda! Diyeceğim; şimdi özlemle, övgüyle Seyfi Dursunoğlu’nu ananlara da samimiyet testi yapmak gerekir.

Sosyal medyada “Aykırı Sorular” programından bölümler dolaşıyor. Biri Huysuz’un bilgece sözlerinden kesilerek paylaşılmış, düşündürücü. Diğeriyse benim bir soruma verdiği yanıtla ilgili, bana saldırmak için kurgulanmış. İnsanlar olayları bağlamından kopararak tamamıyla kötücül biçimde neler yapabileceğini yine gösterdi. Seyfi Bey’le dostluğumuz vardı. Kolu kanadı kırık olduğu zaman başını çevirenler, sesi kesildiği zaman kafasını kuma gömenler şimdi ucuz kahramanlık peşinde. O güç günlerde yanında olmak önemliydi. Ölüleri pek seviyoruz, keşke yaşarken de hal hatır sormayı bilsek, adil olsak…

Ülkenin renkleri bir bir soluyor. İfade özgülüğü daralıyor. Düşünsenize “eski” Türkiye’yi bile arar olduk… Sorun sadece AKP de mi? Yoksa bu ikiyüzlülük mü nefessiz bırakıyor bizi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İflas 25 Mart 2021

Günün Köşe Yazıları