Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Teröre de hayır... Savaşa da hayır!

18 Kasım 2022 Cuma

Terör de savaş da iktidar kavgasının insanı katleden türleridir.

Atatürk’ün dediği gibi:

“Mutlaka şu veya bu sebepler için milleti savaşa sürüklemek taraftarı değilim.

Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır.

Hakiki düşüncem şudur:

Milleti savaşa götürünce vicdan azabı duymamalıyım.

Öldüreceğiz diyenlere karşı, ‘Ölmeyeceğiz’ diye savaşa girebiliriz.

Lakin, milletin hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir.”

(1923, Adana)

(Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 128)

***

Toplayıcılık Avcılık Döneminde savaşlar, sürünün, aşiretin varlığını korumak, yiyecek, silah gibi zorunlu yaşam araç ve gereçleri sağlamak için, aşiret adına yapılıyordu.

Kullanılan kimlik ve gerekçe, sürünün, aşiretin varlığıydı.

Din Tarım Döneminde savaşlar toprak için yapılıyor ama Tanrı adına yapıldığı söyleniyordu.

Kullanılan kimlik ve gerekçe, din ve mezhepti.

Endüstri döneminde savaşlar hammadde ve pazar için yapılıyor ama milletin bekası için yapıldığı söyleniyordu.

Kullanılan kimlik ve gerekçe ırk ve milliyetti.

Şimdi Bilişim Döneminde savaşlar enerji kaynakları ve dünya hâkimiyeti için yapılıyor ve sözde Demokrasi ve İnsan Hakları için yapıldığı söyleniyor.

Elbette bütün insanlık tarihini kapsayan bir biçimde her devirden gelen kimlikler de gerekçe olarak kullanılıyor.

Aşiret, ırk, millet, din, mezhep, Demokrasi, İnsan Hakları hep, kullanılan kimlikler ve gerekçeler arasında.

Yine Bilişim Devrinde, savaş ile terör arasındaki ince çizgi de git gide kaybolmakta:

Savaşlar teröre, terör savaşlara yol veriyor...

Savaş ve terör, tarihteki yerlerini “insanlık suçu” olarak birlikte alıyor!

***

Şu anda dünyada iki büyük savaş sürmekte:

Birinci büyük savaş ABD ve müttefiklerinin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki Müslüman ülkelere karşı açtığı savaştır.

Kökeninde, gerekçe olarak kullanılan, 11 Eylül 2001’de Usame Bin Ladin’in liderliğindeki El Kaide örgütü tarafından ABD’deki ikiz kulelere yapılan saldırı yatmaktadır.

İdeolojisi Samuel P. Huntington’un Uygarlıklar Çatışması adlı kitabında yaptığı çözümlemeden kaynaklanır:

Bu çözümlemede Huntington, çöken Sovyetler Birliği’nden sonra Batı’nın İslam Uygarlığı’nın saldırısı ile karşılaşacağını belirtir.

Oysa Usame liderliğindeki El Kaide, Afganistan’daki Sovyet işgaline karşı ABD ve Suudi Arabistan tarafından kurulmuş olan bir örgüttü.

Sovyetler Afganistan’dan çekildikten sonra, düşmansız kalan bu örgüt Ortadoğu’daki Filistin-İsrail çekişmesinden dolayı İsrail’in müttefiki olan ABD’ye saldırmıştı.

Daha önce de dünyadaki ABD üslerine karşı saldırılar başlamıştı zaten.

İkinci büyük savaş Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıdır.

Rusya da bu saldırısını, Ukrayna’nın doğusundaki Donetsk ve Luhansk bölgelerindeki ayrılıkçı Rusların can güvenliği gerekçesine dayamıştır.

Ukrayna’nın gittikçe faşizan bir yönetim sergilediğini ve buralardaki Rus kökenlilerin hayatlarının tehlikeye girdiğini, NATO’nun Ukrayna üzerinden Rusya’yı ablukaya almak istediğini de belirten Rusya, uzun yıllardır barış içinde yaşayan Avrupa’da önemli bir savaş başlatmıştır.

***

Türkiye, ne yazık ki, ABD’nin Ortadoğu savaşında taraf olmuş ve Suriye’deki sıcak savaşa ABD’nin müttefiki olarak katılmıştır.

İstanbul’da yaşanan son terör olayı bu savaştan da kaynaklanan bir nitelik taşımaktadır.

Buna karşılık (en azından şimdilik) Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta bir sıcak çatışmaya katılma ihtimali uzak görünmektedir.

***

Günümüzde artık savaş ve terör iç içe geçmiş nitelikler taşımaktadır.

Bu nedenle Türkiye’deki bütün aklı selim sahiplerinin bu büyük savaşlarda taraf tutmak yerine:

“Savaşa da teröre de hayır” demeleri gerekmektedir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları