İktidarın saldırıları neden artık ters tepiyor?

14 Ocak 2021 Perşembe

İktidarın yaklaşık 20 yıldır sloganlar biçiminde sürekli tekrarladığı bazı söylemler var...

Bu söylemler, suçlamalar ekseninde formüle edilen ifadeler olarak şöyle özetlenebilir:

1) Darbecilik suçlaması.

2) Vesayetçilik suçlaması.

3) Din düşmanlığı suçlaması.

4) Türban düşmanlığı suçlaması.

5) Yasakçılık suçlaması.

6) Yoksullaştırma suçlaması.

7) Teröristlik suçlaması.

8) Hainlik suçlaması.

Bir zamanlar AKP’yi iktidara taşıyan bu söylemler, artık erimekte olan seçmen desteğini önlemek için çok daha şiddetli suçlamalar olarak yeniden gündeme getirildi.

Fakat suçlama biçimindeki bu söylemler, eriyen oyları durdurmak yerine, tam tersine, kamuoyunda iktidarın daha da çok yıpranmasına ve eleştirilmesine yol açtı.

Söylemler aynı suçlamalara dayalı oldukları halde, neden toplumdaki tepkiler 180 derece tersine döndü?

Çünkü bu söylemlerin hepsi “Demokratik Rejimi” ve “Hukuk Devletini” güçlendirmek amacına dönük ifadelerdir.

Oysa iktidar, yaklaşık 20 yıl boyunca, “Demokratik Rejim” ve özellikle de “Hukuk Devleti” anlayışlarını tahrip etti.

Bu süreç dört genel sonuç doğurdu:

1) İktidar, bu sloganlarının tam tersine eylem ve söylemler yaptığı için kamuoyunun iktidara güveni sarsıldı; söylediklerine inanan kalmadı.

2) Kamuoyu, iktidarın gerilim stratejisinden, kavgadan, her an herkesi azarlayan, topluma tepeden bakan kibirli sesten bıktı.

3) Kamuoyu, gerçeklere aykırı sloganların sürekli tekrarlanmasından dolayı, bunları kanıksadı, suçlamalara önem vermemeye başladı.

4) İktidarın en tepesindeki lider kadrosundan iki kişi istifa edip iki ayrı muhalif parti kurdu ve her suçlamaya, öteki muhalefet partileriyle birlikte, karşı suçlamayla yanıt verdi.

Üstelik iktidar taban yitirme paniği içinde, bu suçlamalarda önemli ifade ve içerik hataları da yaptı.

***

Şimdi bu 8 suçlamaya bakalım ve bütün bu suçlamalara konu olan eylemleri aslında bizzat kendilerinin yaptığını açıkça görelim.

1) Darbecilik suçlaması: Bu suçlama Atatürkçülere ve laik görüştekilere yönelik olarak yapılırken, gerçek darbeyi kendi güçlendirdikleri ve iktidarı paylaştıkları dinci ortakları 15 Temmuz 2016’da yaptı.

Bunun arkasından bizzat kendileri 20 Temmuz 2016’da Olağanüstü Hal ilan ederek ve 16 Nisan 2017’de, OHAL altında “Demokratik Rejim”e aykırı garip bir halkoylaması ve yasalara aykırı bir oy sayımı yaparak Sivil Darbeyi gerçekleştirdi.

2) Vesayetçilik suçlaması: Bizzat kendileri yargıyı vesayet altına aldı.

3) Din düşmanlığı suçlaması: Bütün muhalefet partileri, özellikle de ana muhalefet partisi CHP, laikliğe yeterince sahip çıkmadıkları suçlamasıyla karşılaşacak kadar, dine saygılı bir davranış çizgisi benimsedi. Kendileri pek çok bakımdan gerçek dindarları öfkelendirecek uygulamalar yaptı.

4) Türban düşmanlığı suçlaması: Türban sadece üniversitelere değil, yargıç kürsüsüne, orduya, polise girdi ve anaokulu düzeyine kadar indi. Üstelik iktidar, CHP’li türbanlılara “Konu Mankeni” diyerek, sorunu tesettür açısından değil, kendinden yana olmak veya olmamak biçiminde algıladığını açığa vurdu.

5) Yasakçılık suçlaması: Bizzat kendisi hem medya hem de toplum üzerinde, Cumhuriyet tarihinin en yasakçı uygulamalarını gerçekleştirdi.

6) Yoksullaştırma suçlaması: Hazine’yi ve Merkez Bankası’nı tamtakır yaptı, kendi yandaşı bir avuç holdingi zenginleştirdi, işsizliği artırdı, halkı yoksullaştırdı.

7) Teröristlik suçlaması: Önce kendisi PKK ile müzakereye oturdu. Sonra, meşru partileri ve her muhalif eylemi teröristlikle suçladı.

8) Hainlik suçlaması: Kendi yanlış politikalarını eleştirenleri ihanetle suçladı. Oysa asıl kendisinin uyguladığı bazı iç ve dış politikalar çok yanlıştı.

***

Halk:

1) Kavgadan, dövüşten, gerilimden, tepeden bakan kibirli bir sesle azarlanmaktan...

2) Gerçeklere aykırı olarak sürekli tekrarlanan sloganlardan...

3) Muhaliflerini suçladığı her konuda asıl kendilerinin aşırı uygulamalar yapmasından...

Bıktı, usandı...

Ve çok daha önemlisi, iktidara olan güvenini tamamen yitirdi.

O nedenle artık iktidarın her saldırısı ters tepiyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları