Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

İktidar Gezi Direnişi travmasını atlatamadı

06 Ocak 2022 Perşembe

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin il başkanları toplantısında konuştu.

“Hemen seçim” için mitingler yapan ve bunlara devam edeceğini belirten...

TÜİK’e ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bilgi almak için giden ama içeri sokulmayan...

Okul öncesi çocuklara din eğitimi verilmesini pedagojik olarak yanlış bulduğunu belirten...

Ana muhalefet partisi CHP için şunları söyledi:

“Hukuk ve demokrasi içinde sorumlu siyaset yerine siyasi eşkıyalığa özen gösterdiler.

Millet adına hesap sormakla mafyacılık oynamayı karıştırdılar...

Her fırsatta utanmadan, sıkılmadan sokaklara döküleceklermiş, meydanlara döküleceklermiş.

Ya siz 15 Temmuz’u görmediniz mi? Nereye dökülürseniz dökülün. 15 Temmuz’da o sokağa dökülenlere bu millet nasıl dersini verdiyse siz de dökülün siz de aynı dersi öyle alırsınız. Cumhur İttifakı olarak hepinizi önümüze katarız ve gideceğiniz yere kadar kovalarız.”

DAHA ÖNCE DE AKP’NİN 5. KADIN KOLLARI KONGRESİNDE

“CHP susuzluk demektir. CHP çöplük demektir. CHP hava kirliliği demektir. Sen benim vatandaşımı tezekten kurtarıyor musun? CHP demek tezek demektir” demişti.

CHP için başka konuşmalarında da “Bunlarda ahlak diye bir şey yok. Çünkü bunlar haysiyet celladıdır, bunlar kan emicidir” gibi sözler söylemiş “Ne yüzsüzsün sen ya? Bunların cibiliyetleri bozuk” gibi ifadeler kullanmıştı.

***

Erdoğan’ın dilinin hakaret içeren ifadelerle dolu olduğu biliniyor.

Dolayısıyla, bu sözleri çok rahatsız edici ama ilk defa duyulmuyor.

Fakat başta CHP olmak üzere Millet İttifakı’nın, muhalefeti Meclis dışına, meydanlara, halka, seçmene taşıma kararını, 15 Temmuz ayaklanmasıyla eşdeğerde görmesi onun bu karardan iyice rahatsız olduğunu gösteriyor.

Yukarda alıntıladığım ifadesi, siyasal mitingleri 15 Temmuz darbe girişimine benzetmesi ve şiddet içermesi bakımından çok tehlikeli.

En azından Anayasa’nın 34. maddesine aykırı.

Bu madde şöyle diyor:

“Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.”

***

Sanıyorum iktidar, siyasal tarihimizde ciddi bir kırılmayı ifade eden 2013 Haziran Gezi Direnişi’nin travmasını hâlâ atlatamadı.

En korktuğu şey, siyasal partilerin ve seçmenlerin iktidara karşı duyduğu memnuniyetsizliği Demokratik Haklar çerçevesinde, Hukuk Devleti kuralları içerisinde meydanlarda ve sokaklarda görünür kılmaları.

Erdoğan/AKP iktidarı, bu tür muhalif toplantı ve gösteri yürüyüşlerini doğrudan doğruya “Darbe” iddiasıyla engellemeyi veya en azından gölgelemeyi hedefliyor.

Oysa Demokrasi asla sadece seçim sandığı demek değildir:

Aynı zamanda seçilenlerin bütün eylem ve söylemlerinin Temel Hak ve Özgürlüklere uygun olması ve yargı tarafından denetlenmesi anlamını taşır...

Ve seçmenin, iradesini sadece seçimde değil, seçimler arasında da özgürce ifade etmesine de olanak tanınmasına dayanır.

Bu açıdan başta CHP olmak kaydıyla Millet İttifakı bileşenlerinin bir an önce seçim istemesi ve muhalefeti meydanlara taşıyarak seçmenlerle bütünleşmesi, Demokratik Rejimin gereği doğru bir strateji olarak görünmektedir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları