Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Emperyalizm savaşları ve ABD’nin yanlışı - 1

10 Mart 2022 Perşembe

Emperyalizm, en ilkel biçimiyle imparatorluklar dönemindeki fetihlerle başlamıştır:

Bu tür kaba ve ilkel emperyalizm Roma İmparatorluğu ile doruk noktasına ulaşmış, bu imparatorluğun genişlemesindeki fetihlerle Avrasya’yı etkilemiştir.

Daha sonra, Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulması ve genişlemesiyle devam etmiştir.

Bu tür emperyalizmde kullanılan tek araç, askeri güç olarak ordudur.

“Düşman” ordusu mağlup edilerek o yörenin/beyliğin/ülkenin topraklarına ve halkına el konulur.

Sonrasında ya fethedilen yöreye yerleşilir ve üretim doğrudan doğruya yapılır ya da o topraklarda yaşayanlar, öteki ülkelerin saldırılarına karşı korunur ve üretim onlara yaptırılarak haraca/vergiye bağlanır.

Avrasya’da egemen olan bu tür emperyalizm, Roma ve Osmanlı imparatorlukları ile doruğa ulaştıktan sonra bitmiştir.

***

İlkel dönemden sonraki emperyalizm Coğrafi Keşifler ve Endüstri Devrimi ile sömürgecilik olarak ortaya çıkar.

Endüstri Devrimi ile güçlenen Avrupa’daki ülkelerin, Asya’ya, Afrika’ya ve Amerika’ya yayılmasıyla yaşanmaya başlanır.

Sömürgecilik dönemindeki Emperyalizm, buralardaki yerli halkın ya imha edilmesiyle ya da köleleştirilmesiyle o yörelerdeki doğal kaynaklara ve üretime el konulması anlamına gelir.

***

Endüstri Devrimi’nin ilerlemesiyle gelişen Kapitalizm, Emperyalizmin araçları olarak askeri gücün yanında siyaseti ve ticareti de kullanır ve ona yeni bir anlam kazandırır.

Siyaset ve ticaretle birlikte mali ilişkiler, borçlanma muameleleri de emperyalizmin aracı olmaya başlar.

Bu emperyalist süreç, dünya üzerindeki bazı devletlerin güçlenmelerine ve güçlenen ülkelerin güçsüzleri sömürmelerine yol açtığı için, “kendi kendini besleyen” ve “kendi kendini güçlendiren” bir nitelik kazanır.

Bu süreç sonunda emperyalizmin sömürgeleşme aşamasında güçlenen devletler, dünya egemenliği için, birbirleriyle rekabete başlarlar.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşları bu sürecin sonunda ortaya çıkar.

***

Emperyalizm, Endüstri Devrimini ıskalayan Osmanlı İmparatorluğu’nu da hem ekonomik ve mali araçlarla hem de savaşla yıkar.

Tarım Devriminde kalan imparatorlukları tasfiye eden Birinci Dünya Savaşı’na yol açan bu tarihsel süreç sadece Emperyalistleri Anadolu’da mağlup eden Mustafa Kemal Atatürk tarafından tersine çevrilir ve Osmanlı İmparatorluğu yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulur.

Türkiye Cumhuriyeti, İsmet İnönü sayesinde yine Emperyalistler arasındaki bir paylaşım savaşı olan İkinci Dünya Savaşı dışında kalır.

Fakat ne yazık ki İstiklal Savaşı’nda ve Cumhuriyetin kuruluşunda destek aldığı Sovyetler Birliği’nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan taleplerinden dolayı, korkusundan Soğuk Savaş’taki Emperyalistler arasındaki savaşa, Batı bloku yanında katılır.

O tarihten sonra da Türkiye artık Emperyalizmin etkisine girer ve hem bağımsızlığından ve tarafsızlığından hem de yozlaştırılan Çok Partili Rejim’le iktidara gelen Demokrat Parti aracılığıyla, laikliğinden ve vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinden mahrum edilir.

Çünkü Emperyalizm, denetlediği ülkelerin/halkların bağımsızlıklarından ve tarafsızlıklarından hoşlanmaz, kendisine muhalefet edenleri koruyan Demokratik Rejimi de pek sevmez ve o ülkelerdeki din-mezhep ve ırk-milliyet kimliklerini birbirlerine düşman etme ve birini egemen kılma yoluyla egemenliğini sürdürür.

***

Soğuk Savaş’tan sonra, Emperyalizm yeni bir kimlik kazandı:

Neoemperyalizm artık Neokapitalizmin incelikli ekonomik ve mali kurumlarını ve araçlarını da savaşla ve siyasetle (ideolojiyle) birlikte kullanmaya başladı.

Soğuk Savaş sonrasında, terörü İslam adına kullanan saldırganlar da mağlup edilince, dünya egemenliği artık ABD ve Çin arasında bir rekabete konu oldu.

Bu rekabette/savaşta ABD, AB’yi ve Rusya’yı yanına almaya, Çin de Rusya ile ittifak kurmaya ve her ikisi birden, Afrika’yı egemenliklerine katmaya çalışmaktadır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları