Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bir konferans iki kitap: Şeriat Devletine Doğru

05 Ekim 2021 Salı

İktidarın beceriksizlikleri ve ülke kaynaklarını yandaşlarına aktarması zirveye varınca mutfakta kriz başladı, pahalılık ve geçim derdi herkesi vurdu ve din kozu yeniden masaya sürüldü.

Sanıyorum, iktidarın umudu, bu tartışmalarla açlık sorununu unutturmak.

***

Son günlerde bir konferans ve iki kitap haber oldu:

Medyada yer alan haberlere göre “Yeni Anayasa ve Öze Dönüş” konulu bir konferans veren Eski Meclis Başkanı İsmail Kahraman, Anayasamızın değiştirilmez ilk 4 maddesinin değiştirilebilir olmasını önermiş ve kısa bir anayasa istemiş:

“Değişmez maddeler anayasaya konmamalıdır. Milletin isteği halinde değiştirilebilir.”

“Parlamenter sistem demokrasiyle bağdaşmaz. Çünkü demokrasilerde 3 temel kurum birbirinden ayrıdır.”

“195 ülkenin 5 tanesinde laiklik ilke olarak geçiyor. Yalnızca Fransa’da ‘din yok’ manasında kullanılıyor, diğerlerinde dine karşı oluş yok. Dinle barışık bir anayasa hepsinde var.”

Bu konferans ne zaman veriliyor:

Tam da Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın yeni yargı yılının ve Yargıtay binasının açılışını dualarla yaptığı, “Hani ‘inanç sokakta olmasın, mahallede olmasın, insanın içinde olsun’ diye bir anlayış var ya. ‘İnanç işte insan ile Allah arasında olsun, evine yansımasın, ticaretine yansımasın, siyasetine yansımasın, adaletine, yargısına yansımasın’... Görüyorsunuz ya ortalığı ayağa kaldırıyorlar” diyerek şeriatı, sokağa, mahalleye, ticarete, siyasete, adalete, yargıya yaymak istediği bir sırada.

***

Şimdi Erbaş’ın bir kitapta yazdıklarına bakalım:

Sefa Uyar’ın haberine göre daha önce “günaydın” ve “tünaydın” şeklindeki selamlaşmaları “cahiliye dönemi âdeti” olarak değerlendiren Diyanet İşleri Başkanı Erbaş kitabında, yalan oldukları kanıtlanmış olan iddialara yer verdi.

Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından basılan Ramazan Günlükleri-2 adlı kitabında, Ali Ulvi Kurucu’nun kitabından “caminin ot deposu yapıldığı, minaresinin kesildiği” hikâyelerini aktararak “Bunlar Anadolu’da yaşandı. Unutma” ifadelerini kullandı.

Erbaş, kitabında, “nikâhsız birlikteliği normalleştirmeye çalışmanın, insanlarda ahlak derecesini sıfırın altına düşüren, dünyanın dengesini bozup altını üstüne getiren en korkunç, en lanet, en aşağılık davranışlardan biri” olduğunu da iddia etti.

Kitapta, selamlaşmaya ilişkin yazısına da yer veren Erbaş, “Selamünaleyküm” ya da “Esselamü aleyküm” şeklinde kendisine selam verilen kişinin “ve aleykümselam ve rahmetüllahi” şeklinde karşılık vermesi gerektiğini belirtti.

***

Peki, Türkiye’yi tarikat ve cemaatlere teslim eden bu iktidar, Kahraman ve Erbaş çizgisinde Türkiye’yi nereye götürüyor; tarikatlar ülkeye egemen olursa toplum nelerle karşı karşıya kalır?

Bu sorunun yanıtını önemli bir ölçüde, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde yaşadık.

Bu gidişin başımıza neler getireceğini, Gülen Cemaati/FETÖ üzerine yazılan sayısız kitaplarda, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun “Metastaz” ve “Metastaz 2-Cendere”, Murat Ağırel’in “Parsel Parsel” ve “Sarmal” adlı kitapları gibi çalışmalarda ve en son örnek olarak da  Fethi Yılmaz’ın “Katli Vacip” adlı eserinde görüyoruz.

Fethi Yılmaz resmi belgelere dayalı olarak bugün gündemde olan tarikatların karıştığı cinayetleri anlatıyor.

Kitaptaki en çarpıcı cinayet 35 yaşında cinayete kurban giden, dönemin sevilen Üsküdar Müftüsü Hasan Ali Ünal’ın öyküsü.

Hani şu “Bunlar gerçek Müslüman değil; bu gerçek İslam değil” dedirten uygulamalara karşı çıkan, kendi çıkarlarını toplumun çıkarlarının ve İslam dininin önüne geçirmeyen, “yolsuzluğu hırsızlık saymayan, siyasal iktidar uğruna yalan söylemeyi mubah gören sahte fetvacılara” benzemeyen “Gerçek bir din bilginiydi”.

Fethi Yılmaz, Katli Vacip-Tarikatların Sır Cinayet Dosyaları adlı kitabında:

Ünlü bir tarikatın ve onun liderinin bu cinayetteki rolünü, Diyanet’in bu cinayete nasıl tepkisiz kaldığını resmi belgelere dayalı olarak anlatıyor ve “Tarikatların yönettiği bir Türkiye’de” bizi nelerin beklediğine ilişkin ciddi ipuçları veriyor.

***

Tarikatların ve Cemaatlerin nasıl bir yozlaşmaya yol açtığını 15 Temmuz darbe girişiminde yaşayan Türkiye, beceriksizliklerini din kisvesi altında gizlemeye ve gündemi buraya çekerek açlığı unutturmaya çalışan iktidarın bu oyununa tekrar gelir mi?

Hiç sanmıyorum...

Önümüzdeki seçimlerde göreceğiz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları