Atatürk Cumhuriyet ile 20. yüzyılın tarihini değiştirdi

29 Ekim 2023 Pazar

İnsanlık tarihi çok yavaş gelişir:

Çünkü insan, üzerinde yaşadığı dünyayı çok zor keşfeder...

Zaman içinde bilim ve teknoloji ilerledikçe dünyamızın, doğanın, hatta uzayın sırları anlaşılmaya, çözülmeye başlanır...

İnsanlık, çevresini, dünyasını, doğayı etkilemeye başladıkça hem doğayla hem de öteki insanlarla ilişkileri de değişir.

İnsanın doğayla ilişkileri teknolojiyi doğurur...

Teknoloji, insanın doğaya, dünyaya, çevreye egemen olmasına yardım eder.

İnsanın başka insanlarla olan ilişkileri ideolojiyi doğurur...

İdeolojiler de insanın başka insanlarla olan ilişkilerini belirler, bu ilişkilerin sömürüye veya dayanışmaya dayalı olarak düzenlenmesine yardım eder.

İşte insanlık tarihi ancak bilimin ve teknolojinin gelişmesi sonunda ortaya çıkan yeniliklerin, insanların arasındaki sömürü ve/veya dayanışma ilişkilerini değiştirmesiyle oluşur.

Bu oluşum, yani insanlık tarihi, bütün dünyada, her yerde, her zaman diliminde, aynı biçimde, aynı hızda ve aynı nitelikte olmaz.

Bu nedenle de belli devletlere bölünmüş olan insanlık, farklı zamanlarda bazı devletlerin teknolojik olarak daha gelişmiş olmalarına ve bunların, teknolojik olarak daha az gelişmiş olanları sömürmelerine tanık olur. (Siyaset biliminde bunun adı “Emperyalizm”dir.)

***

Her teknolojik dönem, kendine özgü bir yaşam kültürü, bir ideoloji, bir örgütlenme biçimi yaratır.

Toplayıcı-Avcı dönem, sürü biçiminde yaşamı ve paganizmi yaratır.

Tarım-Din Dönemi, tektanrılı dinleri, imparatorlukları, sultanlıkları yaratır.

Endüstri Dönemi, milliyetçilik ideolojisini, ulusal devletleri yaratır.

Bilişim Dönemi insanların eşitliğine dayalı Demokratik ideolojiyi yaratır.

Bütün bu dönemler, arkalarında yatan çok uzun (ama gittikçe kısalan) bilimsel ve teknolojik değişme ve gelişme süreleri sonunda ortaya çıkarlar.

İdeolojiler, devlet biçimleri, teknolojik değişme ve gelişmeleri izleyemediği zaman dünyada savaşlar egemen olur.

Birinci Dünya Savaşı, Endüstrileşen dünyaya ayak uyduramayan Tarım Dönemi imparatorluklarını tasfiye etmiş, İkinci Dünya Savaşı, insanlığın teknoloji-ideoloji dengesizliği sonunda oluşan Faşist oluşumları engellemiştir.

***

İşte bu tarihsel süreç içinde, dünyanın eriştiği Endüstri Devrimi’ni ıskalayan Osmanlı İmparatorluğu da, teknolojik olarak Gelişmiş Batı Ülkeleri (emperyalistler) tarafından mağlup ve işgal edilmiş, topraklarına el koyularak tarih sahnesinden silinmeye çalışılmıştır.

Bu sonuç, tarihin normal akışına uygundur:

Dünyanın teknolojik ve ideolojik gelişmesine ayak uyduramayan devletler, teknolojik olarak kendilerinden daha üstün olan devletlere tabi olurlar.

İşte Mustafa Kemal Atatürk, mucizevi bir biçimde kazandığı İstiklal Savaşı ile, emperyalistleri yenerek, bu topraklarda tarihin akışını değiştirmiştir.

Bununla da yetinmemiş, bir Tarım-Din Toplumu’nda, dünyanın ulaştığı Endüstri Devrimi’nin bir kurumu olan Cumhuriyeti, onu kuran ve destekleyen sınıflar olmadan, ilan etmiş ve 15 yıl gibi çok kısa bir zamanda, mucizevi bir başarıyla temellendirerek Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün 100 yaşına ulaşmasını sağlamıştır.

***

Sonuç olarak, Mustafa Kemal Atatürk, bu topraklarda sadece siyasal tarihi değil, toplumsal ve ekonomik tarihsel süreçleri de tersine çevirmiştir.

Bu nedenle onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, Yirminci Yüzyıl’ın İnsanlık Tarihine en büyük katkıdır...

Onu Yirmibirinci Yüzyıl’da da başarıyla sürdürmek bizim en büyük görevimizdir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

1 Mayıs 2024 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları