Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

AKP İstanbul’u alıyor: Divide et impera

30 Ocak 2024 Salı

Emperyalizm ve Faşizm:

Ele ele, kol kola... 

Biri içeriden, biri dışarıdan... 

Hem teknolojik hem ideolojik baskılarla... 

Hem ekonomik hem politik hem kültürel saptırma ve yönlendirmelerle... 

Bir ülkeyi: 

Baskıyla... 

Korkutarak... 

Susturarak... 

Sınıfları, dinleri, mezhepleri, ırkları, farklı kültürleri ve cinsiyetleri birbirlerine düşmanlaştırarak... 

“Milli İradenin” bağımsızlığını ve bütünselliğini yok ederek... 

Bölerler ve yönetirler... 

Böylece bir bölgenin, bir ülkenin, bütün kaynaklarını, sadece ve sadece kendi iktidarlarını sürdürmek için sürekli olarak sömürürler! 

Sevgili okurlarım, bu modeli sakın benim uydurduğumu sanmayın: 

Emperyalizmin ve Faşizmin kol kola bütün dünyayı, bütün dünyadaki bölgeleri ve ülkeleri bölerek yönettiği, tarihsel ve bilimsel bir gerçektir. 

Başlıkta kullandığım Latince “Divide et impera” yani “Böl ve yönet” deyişi, Roma İmparatorluğu döneminden gelir. 

İlk çağlardaki Roma İmparatorluğu’ndan yola çıkan “Divide et impera”, günümüzün Bilişim Çağı’nda bile “Böl ve Fethet (Çöz)” anlamında bilişimde kullanılır: 

Bilişimde, algoritma analizinde çok kullanılan, bir sorunu, bir algoritmayı, küçük parçalara bölerek çözümlemeye ve çözmeye, yeni algoritmalar oluşturmaya dayalı yaklaşımlardan birisidir. 

Elbette Roma İmparatorluğu’ndan günümüze kadar pek çok dönemde çok etkili olarak kullanılmıştır. 

Örneğin Osmanlı İmparatorluğu zayıflamaya başlayınca, Balkan ülkelerini İmparatorluk’tan ayırmak için izlenen “Böl ve yönet” politikası, siyaset bilimi literatürüne “Balkanlaştırma” (Balcanisation) olarak girmiştir. 

Örneğin, Batılı Emperyalistlerin “Eastern Question” olarak tanımladığı Osmanlı İmparatorluğu’nun bölüşülmesi Sevr Antlaşması ile uygulamaya koyulmuştur. 

Örneğin, İngiltere ve Fransa’nın Ortadoğu’daki “Böl ve yönet” politikası Ortadoğu’yu din, mezhep ve kabile/ aile esasına göre farklı ülkelere bölmüş olmakla birlikte, bugün de bu politika ve bölmeler devam etmektedir. 

Örneğin Asya’nın ve Afrika’nın sömürgeleştirilmesinde bütün Emperyalist Batı ülkeleri, buralarda “Böl ve yönet” yöntemini kullanmışlardır. 

Örneğin, Sovyetler çöktükten sonra, Rusya 15, Yugoslavya 7 farklı ülkeye bölünmüştür. Dış politika ile ilgilenenlerin bildiği bir özdeyiş vardır: 

“Bir suda iki balık kavga ediyorsa, bilin ki oradan bir İngiliz geçmiştir.” 

Bugün de bu politika ABD tarafından Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da, Güney Asya’da ve başka bazı bölgelerde çok etkili bir biçimde kullanılmaktadır. 

Merdan Yanardağ’ın kitabındaki tanımla kendisi de bir “ABD Projesi” olan “AKP”, İstanbul’u 1994 seçimlerinde sağ ve sol partilerin kendi aralarında bölünmesinden yararlanarak yüzde 25 gibi çok düşük bir oyla ele geçirmişti. 

Oradan Türkiye’ye sıçradı ve ülkeyi bugünkü karanlığına taşıdı. 

Öyle anlaşılıyor ki 31 Mart’taki seçimlerde de İstanbul’u, aynen bu “Böl ve yönet” yöntemiyle tekrar ele geçirecektir. 

Sadık Usta, dün sosyal medyanın X (eski Twitter) platformunda şöyle diyordu: 

“Felaketle sonuçlanacak yere doğru gidiyoruz. 

Sol kendi içinde parçalı ve birbiriyle uğraşıyor. 

CHP içten parçalandı ve birbiriyle uğraşan kliklere ayrıştı. 6’lı masa birbirine çelme takıp duruyor. 

Güçlenenlerse Diyanet ve eğitim üzerinden beslenen tarikat, mafya ve cemaatler...” 

Emperyalizm ve Faşizm ittifakı konusunda söylenecek daha çok söz var. 

Ayrıca unutmayın, şu anda, hem “İktidarın Sivil Anayasa Darbesini” yaşıyoruz hem de küçük domatesin 1 kilosunun fiyatı 100 lira olmuş!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları