Çiğdem Toker

Demirtaş Neden Haklı?

16 Temmuz 2014 Çarşamba

“Hazine yardımı olmasa da hazine gibi gönüllerimizle bu kampanyayı yürüteceğiz.”
Cumhurbaşkanı adaylığı kampanyasını başlatan Selahattin Demirtaş’ın dün kürsüdeki ilk cümlelerinden biri buydu.
Cumhurbaşkanını halkın seçeceğini ama yarışın kendisi dışındaki iki adayı destekleyen partilerin Hazine yardımı alması nedeniyle antidemokratik olduğunu vurguladı.
Yerden göğe haklı.
Demirtaş’ın haklılığı, sadece Kürt siyasetini temsil eden hiçbir partinin, bugüne dek devletten tek kuruş Hazine yardımı almamasından kaynaklanmıyor.
Bu, meselenin görünen-bilinen yüzü...
Konunun pek hatırlanmayan/az bilinen önemli boyutunu; bugünkü adaletsiz ve eşitsiz ortamı, AKP ile CHP’nin dokuz yıl önce birlikte yarattığı gerçeği oluşturuyor.

***

Yürürlükteki Siyasi Partiler Yasası’na (SPY) göre, yüzde 10 barajı aşan partilere, her yıl bütçe gelirlerinin 5 binde 2’si oranında mali yardım sağlanıyor.
Diğer yandan, dört ay önce yapılan yasa değişikliği sonrasında da genel seçimde oyların yüzde 3’ünden fazlasını alan siyasi partiler, en az 1 milyon TL olmak üzere özel bir hesapla devlet yardımı alabiliyor.
Oysa...
2005 yılına kadar, şu madde sayesinde yüzde 10 barajını geçemeyen partiler de Hazine yardımına hak kazanabiliyordu.
SPY - Geçici 16
“Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 10 veya daha fazla milletvekili bulunup da devlet yardımı alamayan ve seçimlere girme hakkını elde edecek şekilde teşkilatlanmasını tamamlamış siyasi partilere, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, Siyasi Partiler Kanunu’nun ‘Ek Madde 1’de öngörülen esaslar dairesinde en az devlet yardımı alan siyasi partiye yapılan yardım kadar devlet yardımı yapılır. Bu partilerin 10’dan az olmakla birlikte en az 3 veya daha fazla milletvekiline sahip olmaları halinde kendilerine en az devlet yardımı alan siyasi partiye yapılan yardımın ¼’ü tutarında devlet yardımı yapılır.”
2002 seçimlerinden sonra birkaç yıl üst üste; Anavatan, SHP, DYP, Genç Parti gibi partilerin Hazine yardımı alabilmesi bu düzenlemeyle mümkün olabildi.
Dokuz yıl önce, Anavatan’ın AKP karşıtı tutum içine girmesi; diğer yandan da küçük partilerin “pazarlık”la küskün vekil devşirme ihtimali endişesi, iktidar partisi ile ana muhalefet partisini aynı antidemokratik çizgide buluşturdu.
Ve maddenin “En az 3 milletvekili olan parti de Hazine yardımı alır” fıkrası metinden çıkarıldı.

***

Böylece BDP -ve öncesinde Kürt siyasetini temsil eden siyasi partiler- hiçbir zaman, Siyasi Partiler Yasası’nın “yardım” çerçevesine giremedi...
2011’deki genel seçimlere bağımsız adaylarla giren BDP’nin toplamda yüzde 6.5 oy alması da yetmeyecekti. Oysa, eğer geçici 16. madde AKP-CHP uzlaşısıyla metinden çıkarılmasaydı, 2007 seçiminde DTP; 2011 seçiminde de BDP, Hazine yardımı alabilecekti.

***

Bu olgular ışığında, şimdi AKP’nin iktidar olduktan sonra yaptığı ilk bütçe olan 2003 yılından, bugüne kadarki Hazine yardımlarına bakalım.
(Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün ayrıntılı bütçe verileri 2005 yılına kadar gidiyor. 2003- 2005 dönemini kapsayan üç yıllık Hazine yardımı verilerini ise dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın, Eylül 2008’de DSP İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in soru önergesine verdiği yanıttan derledim.)  

2008 öncesinde yardım alan partiler arasında sadece yüzde 10 barajını aşmış AKP, CHP, MHP değil; Anavatan, Genç Parti, SHP ve DYP de yer alıyor. (Yardımlar yerel seçimlerde 2, genel seçimde 3 kat fazla ödeniyor.)
2008 yılından 2014 yılına kadarki 7 yıl boyunca ise Hazine yardımının sadece üç partiye ödendiğini not düşelim. Tutarı 1 milyar 285 milyon TL...
Seçimlere bağımsız adaylarla girse bile 2007’den bu yana TBMM’de grubu bulunan DTP-BDP’nin bu tabloda yer almaması, cumhurbaşkanı seçim kampanyasının derin bir adaletsizlikle başladığının resmi kanıtıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları