Narsis

27 Nisan 2014 Pazar

O gün Anayasa Mahkemesi’nin, gereğinde Yüce Divan yargılamalarında kullanılacak salonunda, göz hizasının hayli üzerinde, yüksek mevkilerde oturan kara cüppeli hâkimlerin “tepeden bakan” nazarları altında, hep kendisinin konuşmaya alışkın olduğu kürsüye mecburen bakan ve hiç hazzetmediği konuşmacının yalınkılıç ithamlarıyla yüzü dalga dalga bozarıp bozgun yemiş kumandanlarca kararan Erdoğan’ın iç dünyasını tahmin edebiliyoruz artık...
Onu tanıyoruz.
“Neden geldim ki buraya” pişmanlığıyla, “Daha da gelirsem...” düşmanlığı arasında salındığını, Ali, hadi kalkıp gidelim” hırçınlığından, “Hele bir Köşk’e çıkayım, bunların alayını değiştireceğim” öfkesine savrulduğunu, “Adam demediğini bırakmadı, Abdullah niye gülümsüyor ki” diye kinlendiğini, “Bitse de gitsek” sabırsızlığıyla içinin içini yediğini, elinde sıktığı kitapçıktan takip ettiği suçlayıcı satırları, bir de kulağıyla işitiyor olmanın, ruhunda nasıl fırtınalar estirdiğini sezebiliyoruz.
Bitişte alkışlamayacağına, kokteyle filan kalmayacağına, hızla olay yerinden uzaklaşacağına bahse girebiliyoruz.
Barda olay çıkaranların, “Erkeksen dışarı gel” meydan okumasını andırır şekilde, hasmına “Cüppeni çıkar da gel” diyeceğine, çıkar çıkmaz yakın çevresine ve kalemşörlerine “Saldırın” komutu vereceğine yemin edebiliyoruz.
Onu biliyoruz.

***

Peki neden bu tahammülsüzlük?
En küçük eleştiride “Bana ha...” diye diklenmeler?
Bir evrensel hukuk dersini, “Misafire yapılır mı”, “İnsanlığa sığar mı” türünden hissi alınganlıklarla göğüslemeler?
“Kendi görüşü öyle olabilir, biz farklı düşünüyoruz” deyip geçmek yerine deplasmanda fark yemiş takım psikolojisiyle “Sen elbet bizim elimize düşersin” ruh haline bürünmeler?..
Eleştiri sahibinin “paralel”liğine dair kanıtlar, radikal dönemine ait fotoğraflar peşine düşmeler?..
Neden bu herkesten itaat, iltifat, itikat beklemeler?
Gelmeyince öfkelenmeler?..

***

“Narsizmden...” Psikolog Aycan Esenergül’ün Cumhuriyet’teki harikulade makalesinden anladığım o... (http://www.cumhuriyet. com.tr/haber/turkiye/64423/ Sizce_kimi_tarif_ediyor__ Narsis_Kisilik_Bozuklugu. html?vhfrpvqezfriqeiq)
Esenergül, Narsis kişilik bozukluğu”nun ipuçlarını -özetle- şöyle sıralıyor:
“Narsisin her konuda bir fikri vardır ve hep haklı olduğuna inanır.
Herkesten yetenekli ve üstün, olağanüstü bir kişilik olduğunu sanır.
Başkaları da öyle görsün ister. Onay, beğeni, övgü bekler.
O nedenle sadece kendisine koşulsuz biat edenlerle yakınlık kurabilir. Egosunu besledikleri sürece onlara rütbe verir
Beklediği övgü gelmediğinde veya eleştirildiğinde bozulur.
Öfkesini akılcı bir filtreden geçirmeden, kontrolsüzce yansıtır. Karşı çıkanları aşağılamakta, cezalandırmakta, suçlamakta, değersizleştirmekte tereddüt etmez.”

***

Narsis kişilik ile otoritenin buluşması patlayıcıdır.
Zararsız narsisin, “Nasıl olur da beni beğenmezler” serzenişi, iktidarda “Bana nasıl itaat etmezler” diklenişine dönüşür.
Ve iktidar sahibi, itiraz sahibini ezmeye çalışır.
“Ayna ayna, söyle bana, benden iyisi var mı” sorusuna “Var” diyen cüretkâr ağızlar, muhalif meydanlar kapatılır.
Son itiraz da bastırılana kadar baskı artırılır.

***

Esenergül’ün makalesinde neden narsis olunduğunun ve bu yolun kötü sonunun da ipuçları var.
Pazar pazar moralinizi bozmamak ve sizi -adını bu illetten alan- nergisten soğutmamak için onları yazmayayım.
Sadece o sonu engelleyebilmek için uzmanımızın yazdığı reçeteyi aktarayım:
“Aile içinden başlayarak, tüm üstyapı kurumlarına yayılan,
içselleştirilmiş bir demokrasi ile evrensel insan hakları anlayışı, söylemi, uygulamaları...” Narsis

Dışarıda taziye, evde tehdit
Yargı, Ermeni meselesinde de yürütmeyi açığa düşürdü. Tam da Başbakan’ın, 1915 kurbanlarının torunları için taziye mesajı yayınlayıp
“Nefreti ayıplayalım, saygıyı yüceltelim” dediği gün, Ankara’da Prof. Dr. Baskın Oran’ı tehditten yargılanan polis memuru beraat etti. Ne demişti o polis memuru
Prof. Oran’a: “Ermeni piçi... Ölümün bizim elimizden olacak.” Nerede demişti bunu? Polisevinden attığı e-mail mesajında... Ne ifade vermişti? “Adres benim. O tür çok mesaj attım.
Bunu da atmış
olabilirim. Hatırlamıyorum.” Savcı ne demişti: “Gördünüz işte, hatırlamıyor.” Mahkeme ne karar verdi:
“Delil yetersizliğinden beraatına...”
“Nefreti ayıplayalım” çağrısı yapanlar, Baskın Oran’a da bir özür mesajı yollamayı düşünür mü?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları