Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Avusturya Lisesi'nin Nazlıcan Özkan'a Yaşattıkları
Bu yazıyı lütfen dikkatle okuyun. Özellikle Avusturya Liseli iseniz. Mensubu olduğunuz kurumun nasıl bir uygulamaya bulaştığını görün.\n
\nSilivri’ye davayı izlemeye gittiğim günlerden birinde, Tuncay Özkan bana Avusturya Lisesi’ni ömür boyu affetmeyeceğini ve çıkar çıkmaz ilk işlerinden birinin onlarla yüzleşmek olduğunu aktarmıştı. O andan itibaren, medyadan bu konuda kulağıma yankılanan haberlerin derinine dalmaya karar verdim. Evvelsi hafta nihayet Tuncay Özkan’ın canı kadar sevdiği sevgili kızı Nazlıcan ile buluşma fırsatım oldu. Yaşadığı drama karşın son derece sağlıklı, metanetiyle dikkat çeken, babasına yakışan bir kız. Kendisini zaten mahkeme salonunda daha önce izlemiş ve etkilenmiştim.\n
\nBir öğrencinizin babası, herhangi bir nedenle hapishanede olsa, o okulun yönetimi olarak ne yaparsınız? Tek seçeneğiniz vardır: Bu öğrenciye her açıdan destek olmak, maddi manevi sorunlarına eğilmek, ona yakın bir akrabanız gibi davranmak… Hele vaka, Tuncay Özkan’ınki gibi tüm toplumu ilgilendiren tarihi, medyatik bir dava ise, gerekirse bir psikolojik destek sağlamayı da gündeminize alabilirsiniz. Aksi düşünülebilir mi? \n
\nBakalım Avusturya Lisesi’nde Nazlıcan neler yaşamış: Tuncay Özkan ilk içeri alındığında Okul Müdürü Ziya Bey imiş ve çok anlayışlıymış. Ardından Yasin Beşerler gelmiş, işler değişmiş. Çarşamba günleri, Nazlıcan’ın babacığını ziyaret edebileceği günü Tuncay’ın satırlarından okuyalım: “Kızım Nazlıcan, her çarşamba hiç sektirmeden geliyor. Hasretimiz tarifsiz. İçimizdeki yangın her görüşte daha da büyüyor. Her çarşamba o nedenle ibadet günü gibi. Alev alev yanan yüreğe benzin döküyoruz. Ateşe uçan pervaneler gibi, cama yapışıyoruz; açık görüşte sarılıyor, koklaşıyoruz.” İşte bu buluşmalar yüzünden Nazlıcan’ın gidemediği çarşamba okul saatleri, birileri için bahaneyi oluşturuvermiş. Önce iki Avusturyalı öğretmen, “Ergenekon, Nazi örgütü mü?” diye söylenmeye başlamışlar. Aralarından biri, Frau Berger, Nazlıcan’a “Sen gelme sınıfa artık, senden vazgeçtim, kaldın” diye çıkışmış. Nazlıcan’ın derse devam etme arzusu, duvarla buluşmuş. Olaylar bununla kalmamış, muhasebe hocası Frau Braunschmidt, derste kendisine sorular yönelten Nazlıcan’ı tersleyip “Karşımda oturma! Bilmiyorsun, soru soruyorsun. Derste zamanımı alma!” deyivermiş; fakat ruhunda 1940’ların ağır sıvıları dolaşan bu dar bakışlı kadın, bununla da yetinmemiş, Nazlıcan’ın okulda olmadığı bir gün sırasından kitap ve defterleri hışımla alıp bir kısmını çöpe, bir kısmını camdan aşağıya atmış. Burada yazımıza bir saniye ara verelim: Bu doğrudan klinik psikiyatrik tedavi gerektirdiği tartışma götürmez hareketleri yapan kişi, “öğretmenlik” gibi bir meslekte barınabilir mi? Bu hareketi yapanı işinde tutan bir “okul” saygınlığını sürdürebilir mi?\n
\nO andan itibaren ısrarla Nazlıcan ve annesi okuldaki rehberlik hocası Ayça Hanım’dan randevu istemişler. Ama nafile, diyalog “sağlanamamış”. Bunun ardından Mart 2010’da Nazlıcan’ın tasdiknamesi eline verilmiş! Bu yıl Şubat ayının 29’unda, Nazlıcan CNN’de 5N1K Programı’na katılınca olay alevlenmiş. Avusturya Lisesi ise “iddialara” 2 Mart günü bir yanıt vermiş. Fakat kamuoyunun ateşini söndürmek için ortaya sürülen bildiri içler acısı cümlelerle dolu: Lisenin iddia ettiği gibi Nazlıcan’ın 45 gün sınırına yaklaşan bir devamsızlığı olduğu, Nazlıcan ve ailesine göre kesinlikle gerçekdışı. “Belki toplasanız 15-16 gün eder etmez” diyor Nazlıcan. Avusturya Lisesi’nin kaçak güreşi bununla bitmiyor: “2010 yılı Nisan ayında öğrencinin velisi Arzu Özkan, kızının daha başarılı sonuçlar alabilmesi amacıyla, sanat alanında eğitim veren bir okulda okumasını tercih ettiğini belirterek tasdiknamesini almak üzere başvuruda bulunmuştur.” Bu da tamamen panik içinde desteksiz atış! Çünkü Nazlıcan veya ailesinin ne yazılı ne de sözlü böyle bir talepleri olmuş! Ayrıca tasdiknameyi Nazlıcan’ın eline veren okul, ne özür dilemiş ne de okula dönmesi için talep iletmiş. \n
\nBir baba olarak Tuncay’ın isyanını iyi anlıyorum. Yaşanan bu ayıp, herkesindir. İsyan ederek Silivri’den skandalı takip eden arkadaşımdan bir yurttaş olarak özür diliyorum: Toplum bu denli tepkisiz olmasa, bir lise, böyle Nazivari tavırlara cüret edebilir miydi? Böyle bir okulun mensubu olup içinde insanlık olan herkes, yerin dibinde hisseder kendini… Lisenin mezunlarını ve tüm okul camiasını göreve davet ediyorum!
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Elazığspor'dan maça çıkmama kararı!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Yetki kısıtlayan teklif komisyondan geçti