Barış Terkoğlu

Putin’in özel hayatına giren cemaat

07 Mart 2022 Pazartesi

Ukrayna Harbi’nde yalnız bugün değil, geçmiş de taraf oldu. Puşkin yasaklı, Dostoyevski yasaklı. Sanki tarihin ortasına bir cemre düşmüş. Herkese “safını seç” demiş. Bakıyorum, Hayrettin Karaman, Ukrayna ordusu için fetva veriyor. İsmailağa, Rusya-Kadirov hesaplaşması yapıyor. Meseleyle ilgili kritik bir dosya ise yargının kucağında duruyor.

Hatırlayın, Türkiye’de “Adnan Oktar Cemaati” olarak bilinen ekibe, 2018 yılında bir operasyon yapılmıştı. Açılan davanın sonucunda, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, grubu “Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü” olarak tanımlamıştı. Davada 236 kişi hüküm giydi. Binlerce yıla varan cezalar, cinsel suçlardan örgüt üyeliğine kadar yayılıyordu.

Ancak bunlardan biri vardı ki ayrıca dikkat çekiciydi. Grubun lideri Adnan Oktar, “siyasi ve askeri casusluğa teşebbüs” suçlamasından da 8 yıl ceza almıştı.

Sahi neydi bu hikâye?

Dosyanın ayrıntılarına bakıldığında, Rusya adına kritik görüşmelere katılan bir çevirmenin, uzun yıllardır Oktarcı olduğu görülüyor. Kırım asıllı Rus vatandaşı olan Leyla İsmailova, diplomatik görüşmeleri anbean Oktarcılara aktarıyor.

Dosyada bu konuda hem konuşmaların kayıtları hem de itiraf var...

‘BAZI SÖZLERİ ÇEVİRMİYORUM’

29-30 Ocak 2018’de, Rusya’nın Soçi şehrinde Suriye Ulusal Diyalog Kongresi yapılmıştı. Toplantıya, Türkiye’nin de aralarında olduğu Suriye krizine taraf devletler ve sahadaki gruplar katılmıştı. Salonda neler konuşulduğunu tüm dünya merak ederken çevirmen Leyla İsmailova’nın telefonu, yaşananları dakika dakika Oktarcılara aktarıyordu.

30 Ocak 2018’de saat 21.02’yi gösterdiğinde İsmailova, “Bitti İnşallah” yazdı. O dönem Oktar’ın çevresinde “Dış İlişkiler Sorumlusu” olan, sonra itirafçıya dönüşen Ece Koç’tan “Ne karar çıktı?” karşılığını aldı. İsmailova, buna yanıt olarak “Rusya’nın istekleri hepsi kabul” diye başladıktan sonra, kararları aktardı. Böylece Oktarcılar, Soçi’nin sonuçlarını tüm dünyadan önce, toplantıdaki çevirmen aracılığıyla öğrendi.

“Dakika dakika” lafın gelişi değil, gerçek...

Öyle ki İsmailova, salonun havasını dahi Oktarcılara anında bildiriyordu. Ece Koç’un telefonunda gördüğümüz, saat 18.14’teki “Soçi’de tezahüratlar ve tekbir”, 18.15’teki “Mihraç Ural sızmış buraya” mesajları anbean aktarımı gösteriyordu.

İlerleyen dakikalarda, çevirmenin görüşmeleri nasıl belirlediğini anlatan aktarım da var:

“Rejimciler Zeytin Dalı ve Türkiye ile ilgili çok sert sözler söylüyor. Özür dileyerek çeviriyorum ve bazı sözleri çevirmiyorum, ki söyleyemem.”

AKKUYU’DA DA VAR

Bu kadar değil…

Türkiye ile Rusya arasındaki Akkuyu Nükleer Santralı görüşmelerinde de İsmailova var. Neler olduğunu yine Oktarcılara aktarıyor.

En dikkat çekici olan ise kuşkusuz şu ifadeleri:

“Çok çalma var her iki taraftan. Proje geleceği bulanık. Ama ikisi de 2023 diye anons ettiler. Herkes inandı. 2023 olması imkânsız. Anlaşılınca ne uyduracaklar merak ediyorum.”

“İnşallah”“maşallah”lı ifadeler sürüp gidiyor. “Sonrasını yüz yüze anlatırım”larla biten konuşmaların ardından, İsmailova, grup adına görüştüğü kimselere, diplomatik detayları aktarıyor.

İsmailova’nın görüştüğü Ece Koç’un daha sonra itirafçı olduğunu söylemiştim. Koç, İsmailova’nın önemini, verdiği ifadede şöyle açıkladı:

“Bu kız kitapların, makalelerin, belgesellerin Rusçaya çevrilmesini yapardı. Ayrıca Rus gazeteciler ile bağlantı sağlardı. Leyla’nın Putin’in danışmanı Aleksander Dugin ile de bağlantısı var. Bu kişi Katehon düşünce kuruluşunda yöneticiydi. Leyla ayrıca çok üst düzey bir tercümandı. Türkiye’den Bakan veya üst düzey bir görevli gittiğinde Rus yetkililer ile yapılan görüşmelerin tercümesini yapıyor. Dugin ile de bu sayede tanıştı. Leyla, tercümesini yaptığı bu görüşmelerin içerikleri hakkında örgüte bilgi vermesi için genelde Fatih Menet’e bilgi verirdi.”

SAHTE FETÖ’CÜ LİSTESİ

Ruslar için çeviri yapan Leyla İsmailova’nın, Oktar adına bir zamanların ünlü gazetesi Pravda’ya bile yazı yazdığı anlaşılıyor. Oktarcıların ticari görüşmelerinin bağlantılarını ayarlıyor. Oktar Babuna gibi isimlerin Rus medyasında konuk olmasını sağlıyor.

Bu kadar değil…

Operasyonun ardından bulunan bir notta şu yazıyor: “Rus Askeri İstihbaratı, Leyla’dan FETÖ listesi istemiş. Seçim (Köse) ve Cenk Büyüktosun’u ekleyebilirim.”

Şeytanın aklına gelmeyecek olayda, grup kendisinden ayrılan iki ismi, Rus devletine, İsmailova aracılığıyla, “FETÖ’cü” diye ihbar ediyordu. Mahkemede ifade veren ve etkin pişmanlıktan yararlanan Köse, olayı doğruladı. Bu nedenle Rusya’da sorgulandığını ve sınır dışı edildiğini söyledi.

PUTİN’İN ÖZEL HAYATI

İsmailova’nın Rusya’dan yaptığı yazışmalarda ilginç bir ayrıntı Hakan Erol’un Turnike kitabında yer aldı. Putin’in özel hayatına vâkıf olduğu anlatılan Tine Kandelaki, Oktarcılar ile Davos toplantılarında tanışmıştı. Bir süre sonra Oktarcılar tarafından Türkiye’ye davet edildi. Ağırlanma sürecine destek olan isimlerden birisi Leyla İsmailova’ydı. İsmailova, Ece Koç’a, Ramazan Kadirov’un da sevgilisi olduğunu söylediği Kandilaki’nin önemini şöyle anlatıyordu:

“(Putin’in) Ailenin birçok özel bilgisine de ortak. Ki bizde başkanın özel hayatı kapalıdır herkese, Türkiye’deki gibi değil. O da bizimkinin 2. hanımının çok yakın arkadaşı düşünün, özel işlerini de yapıyor. Kadın Türkiye’ye defalarca geldi, öyle Türkiye’yi gezeyim göreyim derdinde değil. Amacı başka.”

Özel yaşamın, kritik görüşmelerin, diplomatik toplantıların, dini cemaat ilişkilerinin birbirine girdiği bu casusluk öyküsü nasıl bitti dersiniz?

Savcılık İsmailova’nın Ece Koç ile yazışmalarını Dışişleri Bakanlığı ve MİT’e sordu. Onlar söz konusu yazışmalarda devletin gizli bilgilerinin açıklanmadığını, sübjektif değerlendirmeler yapıldığını söylediler. Mahkeme ise farklı fikirdeydi. Leyla İsmailova’nın Rusya’da olması nedeniyle takip edilemediğini ancak grup içinde pek çok kişiyle bağlantılı olduğunu anlattı. Koç ile yaptığı görüşmelerde “Burada söyleyemem, yüz yüze söylerim” şeklindeki ifadelerin “askeri ve siyasal casusluğa teşebbüs suçu”nu oluşturduğunu ifade etti. Buradan da ceza verdi. Mahkemenin dayanak aldığı olaylardan biri de Diyanet’in Rusya ziyareti öncesi, İsmailova’nın Oktarcılara bilgi vermesi, görüşmede ne yönde çeviri yapılmasını istediklerini sormasıydı.

Kısacası, yakın geçmişte görülen mahkemeye, Oktarcıların Rusya’daki derin bağlantıları sayesinde, Putin’in ve Kadirov’un özel hayatının da karıştığı casusluk hikâyesi damga vurmuştu.

Çoğu zaman “cemaat” diyor geçiyoruz. Oysa Türkiye’de “cemaat” görünümlü onca istasyon var ki... Kimlerin adına ne işler yapıyorlar, bilemiyoruz. Neden din dışında her meselede parmakları var, anlayamıyoruz. Yakından baktıkça da cemaatleri anlamanın savaşı okumaktan daha zor olduğunu görebiliyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları