Barış Terkoğlu

Erdoğan’ın indirttiği pankart

26 Şubat 2024 Pazartesi

İnsanlar; dinleriyle, milletleriyle, kimlikleriyle birbirinden ayrılıyor. Konu paraya gelince ise bütün çizgiler ortadan kalkıyor.

Erdoğan, cumartesi günü, Sakarya’da konuşuyordu. Sözü İsrail’e getirdi. Batı’yı suçladı. Derken... Meydanda bir pankart açıldı. “İsrail ile ticaret utancı sonlandırılsın” yazıyordu. Polis müdahale etti, apar topar indirildi.

Herkes olaydaki tuhaflığı tartışırken merak ettim. Acaba İsrail ile ticarete dair herhangi bir yaptırım var mı? Öyle ya İsrail ile ticaretin Gazze krizine rağmen nasıl tam gaz devam ettiğine dair haberleri okuyoruz. İsrail’e yönelik ambargo teklifleri de İslam ülkeleri tarafından reddediliyor. Peki yaptırım kararı olmadığına göre mesele nasıl ilerliyor?

Örnek ararken ilginç bir dosyaya ulaştım. Şöyle anlatayım...

Hükümetler ihracata destek oluyor. Bu da çok normal. İhracat sayesinde ülkeler ticaret açığını kapatabiliyor. Öte yandan ihracatla kazanılan paranın ülkeye getirilmesi gerekiyor. 1567 sayılı kanun işte bunu düzenliyor. Sattığınız malın parasını en geç 180 gün içinde ülkeye getirmeniz ve bunu da devlete bildirmeniz gerekiyor.

Diyelim getirmediniz. Olası açıklarda vergi daireleri bunu yakalıyor, savcılığa bildiriyor. Zira kanunun son fıkrası şunu söylüyor: “İdari para cezasına karar vermeye cumhuriyet savcısı yetkilidir.” Savcılık onayıyla “yüzde 5’e kadar idari para cezası” var.

Önümdeki dosya işte bununla ilgili. İzmir’deki Çiğli vergi dairesi, A. firmasını İzmir Cumhuriyet Savcılığı’na şikâyet etmiş. Toplam yedi işlemde hata bularak “ihracat bedelini yurda getirmeyerek 1567 sayılı kanuna muhalefet etmek”ten cezalandırılmasını istemiş. Savcılık ise 14 Aralık’ta dosyayı inceleyip 435 bin 390 lira ceza kesmiş.

FİLİSTİN Mİ, İSRAİL Mİ?

Buraya kadar her şey olağan.

Ancak sonrası bir İsrail-Filistin tartışmasına neden olmuş. Hayır, yanlış anlamayın. Vergi dairesi de savcılık da firmaya, “Sen nasıl İsrail’e mal satarsın, al sana ceza” dememiş. “İsrail’e ihracat yapmışsın ama parasını Türkiye’ye getirmemişsin” diyerek ceza vermiş.

İşte bu anda enteresan bir şey olmuş...

A. firması 22 Ocak’ta itiraz etmiş. Kendisine savunma hakkı tanınmadan ceza verildiğini söyleyerek savunmasını yapmış.

Ne mi demiş?

Sözü edilen kanunu hatırlattıktan sonra “ihracat bedelinin yurda getirilmesinde istisna tanınan ülkeler”den bahsetmiş. Tahmin ettiğiniz gibi bu istisna ülkelerden biri Filistin’miş. Gelgelelim, uluslararası toplumda halen Filistin adıyla tanınan bir devlet olmadığı; Filistin, İsrail içinde özerk bir yapı olarak tanımlandığı için bu konudaki sorun da genelgeyle şöyle çözülmüş:

“(Gideceği ülke) İsrail yazdığı ancak fiili olarak ihracatın ‘Filistin’ olarak belirtildiği ihracat işlemlerinde (…) bahse konu ihracat Filistin’e yapılmış sayılır.” Filistin’e gidecek mallar için adresin mecburen İsrail yazılmasından dolayı; fatura, sözleşme ya da banka hesap bilgileriyle ihracatın Filistin’e yapıldığının kanıtlanması yeterli sayılmış.

İşte A. şirketi, ihracatı, “Ali Abdul Kareem Zaid&Brothers” isimli firmaya yaptığını söylemiş, faturalarını da sunmuş. Alıcı firma, adresinde İsrail yazsa da Filistin’in Batı Şeria bölgesindeymiş. A. firması, ülkeye getirme zorunluluğu olmasa da Filistin’deki ihracatın parasını Türkiye’ye getirip Türk Lirası’na çevirdiğini de söylemiş. Buna kanıt olarak ihracat hesabı banka dökümünü sunmuş.

Gelgelelim, İzmir 3. Sulh Ceza Hâkimliği, A. firmasının sunduğu belgeleri yetersiz bularak 8 Şubat’ta itirazı reddetmiş.

FİLİSTİN’LE TİCARET DAHA KARIŞIK

Bu kadar değil...

A. firması, olayı Cumhurbaşkanlığı’na taşımış. Filistin’e ihracat yaptığı halde İsrail’e yapmış muamelesi gördüğünü, bu nedenle ihracat bedelini ülkeye getirmediği gerekçesiyle kendisine ceza kesildiğini söylemiş. Vergi dairesini de CİMER’e şikâyet etmiş. Bu kez CİMER ile vergi dairesi arasında yazışma başlamış. Cumhurbaşkanlığı, “Neler oluyor” diye sormuş. Vergi dairesi ise İsrail mi, Filistin mi sorununu çözecek bildirimi yapması gerekenin aracı banka olduğunu, bankanın bunu yapmadığını, kendilerinin de anlamak için firmaya geçmişte yaptıkları tebligata yanıt alamadıklarını söylemiş. Özetle “Biz nereden bilelim” yanıtını vermiş.

Sizi evrakla daha fazla sıkmayayım.

Vergi dairesi mi haklı A. firması mı bilmiyorum. Belki ikisi de haklıdır.

Ama bu dosyadan kesin olarak öğrendiğimiz bir şey var. Eğer Türkiye’den İsrail’e mal satıyorsanız, parasını alıyorsanız, ülkeye getirip ihracat hesabınıza koyuyorsanız sorun yok. İsrail’miş, Almanya’ymış, Çin’miş, fark etmiyor... Ancak Filistin’e ihracat ayrıcalıklı görülse de hem uluslararası hukukta Filistin’in belirsiz durumu hem savaş koşulları hem de ihracatı Filistin’e yaptığınızı kanıtlama sorunları nedeniyle işler karışıyor. Yukarıdaki gibi sorunlarla boğuşabiliyorsunuz.

İşte buna serbest piyasa gerçekleri diyorlar. Haliyle; pankart hikâye, para ve Filistin hamaseti şahane!

İsrail’e istediğiniz kadar öfkeli olabilirsiniz. Yeter ki konuyu paraya getirmeyin...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları