Barış Terkoğlu

E-Nabız bizimse parası da bizim olsun!

14 Ekim 2024 Pazartesi

Ne renkler ne semboller ne inançlar… Şirketler zamanın putları gibi. Ne tartışıyorlar ne de tartıştırıyorlar.

E-Nabız’ın satış hikayesini bu köşede anlatmıştım.

Aslında geçen yıl T24’te Asuman Aranca’nın haberi sayesinde olan biteni öğrenmiştik. E-Nabız sistemini ilk tasarlayan şirket olan Bilbest isimli firma, daha sonra sistemi sürdüren Tiga isimli şirketten, "e-Nabız uygulamasını Katar’a kendi mülkiyetindeymiş gibi satması" nedeniyle şikayetçi olmuştu. Aranca’nın aktardığına göre, Tiga, Sağlık Bakanı Yardımcısı Şuayip Birinci’ye yakındı. E-Nabız üzerinde iki firmanın kavgası sürerken, Birinci, yakınlık iddialarını doğrularcasına, E-Nabız’ın satışını sızdırdığı iddia edilen Bakanlık danışmanları ve Bilbest hakkında, “ihaleye fesat ve rüşvet” iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu. Bakanlık çalışanları gözaltına alınıp yargılanmıştı.

Sağlık Bakanlığı çalışanlarının, sonunda beraat ettiğini yazdım. Bu sırada, gerekçeli karara "e-Nabız uygulamasının Katar’a satılmasının deşifre edilmesi nedeniyle kendilerinden intikam alındığı" ifadelerinin yansıdığını söyledim.

Aslında yazarken uyarılmıştım. Zira bu konu, "cıs!" denilen meselelerden biriydi. Nitekim hikâye çok konuşulduğu gibi, Bakanlık ve Tiga isimli şirket konu üzerine açıklamalar yaptı.

Gelelim benim bulgularıma…

ARAP MEDYASINDA SATIŞ

Önce şunu söyleyeyim. E-Nabız uygulamasının satışı ile uygulamadaki vatandaşlara ait sağlık verilerinin satışı birbirinden farklı şeyler. İlki ticari bir mesele. İkincisi ise açık suç. Haliyle, vatandaşların "veriler tehlikede mi" endişesi Türkiye gerçeğinde haklı olsa da mahkemeye yansıyan tartışma sadece "uygulamanın satışı"na dair.

Peki Sağlık Bakanlığı ne dedi: "E-Nabız Kişisel Sağlık Kaydı Sistemi, Bakanlığımızın amaç ve hedefleri doğrultusunda tasarlanarak geliştirilmiş ve tüm unsurları ile Sağlık Bakanlığına aittir. Sağlık Bakanlığından izin almadan hiçbir ülkeye satılamaz ve Bakanlığımızdan izinsiz kullanılamaz."

E-Nabız projesinde hakkında dava açılan şirketin sahibinin Gazeteci Cüneyt Özdemir’e yaptığı açıklamayı da aktarayım: "Veriler değil Katar’a özel ayrı bir yazılım satıldı."

Bu aşamadan sonra acaba Arap medyasında bir şey çıkmış mı diye baktım. 18 Kasım 2022’deki haber, Katar ile Tiga arasında, sağlık alanında bilişim teknolojileri için, 5 yıllığına 320 milyon Katar Riyali (88 milyon dolar) değerinde bir anlaşma yapıldığını haber veriyor.

Yani gerçekten de Tiga, tam da E-Nabız’a benzer bir çalışmayı, çalışanların söylediği tarihlerde ve söyledikleri rakama yakın şekilde Katar’la yapmış.

BİLİRKİŞİDEN E-NABIZ RAPORU

Gelelim E-Nabız’ın durumuna…

E-Nabız sistemi 2014’te Bilbest tarafından tasarlanarak Bakanlığa kullanım hakkı verilmiş. O tarihten sonra, fikri mülkiyeti Bilbest’in olmak üzere, Sağlık Bakanlığı E-Nabız sisteminin kullanım haklarına sahip olmuş. Bakanlık, 2016 sonundan itibaren ise sistemin işletmesi için Tiga ile çalışmaya başlamış. Bu sırada E-Nabız’ın kodlarını Tiga ile paylaşmak için sistemi kuran şirketten izin de istemiş. Şirket de sadece sistemin kullanımı için bu kodların paylaşılmasına izin vermiş.

İşte kavga da buradan sonra başlamış. Zira Bilbest’e göre Tiga bu aşamadan sonra E-Nabız’ın üzerine konmuş. Tiga’ya göre ise bu kodları gördükten sonra kendileri E-Nabız benzeri uygulamaları yeniden tasarlamışlar.

Elbette hakimler bu düzeyde bilgisayar bilmiyor. Konuyu bilişim uzmanlarına havale etmişler. Hazırlanan 5 kişilik bilirkişi heyeti raporu, E-Nabız’ın kopyalanarak yeni bir yazılım üretildiği, bunun bir ihlal olduğu kanaatine varmış.

Dahası…

Tiga’nın tanıtım broşürlerinde de E-Nabız, şirkete mal ediliyor.

ÖYLEYSE PARA DEVLETİN OLMALI

Yani E-Nabız’ı tasarlayan şirket, E-Nabız’ın kopyalanarak satıldığını söylüyor. Bakanlık çalışanlarından bir grup da doğruluyor. Mahkemeye giren bilirkişi raporu, çeşitli broşür ve haberler de bunu teyit ediyor.

Elbette kararı mahkemeler verecek. Ancak Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci’nin çabalarıyla, garip bir şekilde, bakanlık iki şirket arasındaki hesaplaşmada Tiga lehine taraf oldu. Öyle ki Birinci’nin Tiga aleyhine atılan tweete soruşturma açtırması bile mahkeme dosyalarına girmiş.

Peki ne olmalı?

Madem E-Nabız söylendiği gibi Bakanlığın malı… Öyleyse bu davaları bizzat Bakanlığın açması gerekmez mi? Bakanlığın iki şirket arasında açık taraf olması yanlış değil mi? Bakanlığın E-Nabız’ın sanki kendi ürünleriymiş gibi pazarlanmasına itiraz etmesi, eğer Katar’a satılıyorsa "bu para Bakanlığındır" demesi, alıp devletin kasasına koyması gerekmez mi?

Elbette gazetecilerin de şirketler savaşında taraf olmaması, sadece ama sadece kamunun çıkarını savunması gerekiyor. Gördüğünüz gibi, sorularımız kamuyu korumak için soruluyor.

Son iki not…

Yazımdan sonra, Sağlık Bakanlığı’nda da Birinci’nin Tiga politikasından rahatsız olan bürokratların olduğunu, kucağında bu meseleyi bulan yeni bakanın da meseleye çözüm aradığını öğrendim.

İkinci kaynağım ise Ankara Adliyesi’ni iyi bilen bir isimdi. Şirketler savaşında, yargıya kimi akrabalıklar ve yakınlıklar kullanılarak, "E-Nabız satışını duyuran çalışanları tutuklayın" baskısı yapılmış. Yargı da şirketler savaşının parçası haline getirilmeye çalışılmış.

Kamunun çıkarını şirketlerin çıkarının yerine koyduğumuz gün devlet milletiyle barışmış olacak.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları