“Bir bakarsınız ne idüğü belirsiz adamlar şövalyelik taslıyor, asıl şövalyelerse sıradan insanlar gibi davranıyor” diyor Don Kişot.

Ne zaman bir çocuğun elinde Atatürk’ün resmini görsem sevinirim. Ne zaman nasırlı bir elde kalpaklı bir resim bayrak gibi yükselse boğazım düğümlenir. Ancak ne zaman bir kodamanın, bir günahkârın Atatürk’ten bahsettiğini görsem “Bir suçun üstü örtülüyor” derim.

Fatih Altaylı haksız mı, “Disney sayesinde hepiniz bir gecede Atatürkçü oldunuz” dedi. Durumu güzel ifade etti.

Aslında hikâye çok iyi niyetle başladı. Malum; Fox TV yıllardır Atatürkçü yayınlarıyla biliniyor. Elbette bu, kanalın yayın politikasını belirleyenler ve emekçileri sayesinde. Yayın grubunu yönetenler Cumhuriyetin 100. yılı için büyük bir proje yapmaya karar verdiler. Aynı platformda yer alan Disney Plus’ın Türkiye ayağı milyonlarca dolar harcayarak, ünlü oyuncuları buluşturarak Atatürk dizisi hazırladı. Dizi, Disney’de yayımlanacak, uluslararasılaşacaktı.

Gelgelelim Ermeni lobileri ayağa kalktı. Atatürk dizisini istemediklerini söylediler. Tam da bu dönemde Disney’in merkezi, yerli içerikleri platformundan kaldıracağını açıkladı. Hâlâ tam açıklığa kavuşmasa da diasporanın zaferi gibi algılandı. Bu süreçte, Fox ve Disney Türkiye uğraşsa da sonuç değişmedi. Bir ara formül bulundu. Dizi filmin 29 Ekim’de Fox TV’de yayımlanması ardından sinemalarda gösterilmesi kararı alındı.

ATATÜRK’E HAKARET ETTİLER

İşte bu hikâyenin ortasında, Altaylı’yı da bizi de şaşırtan ardı ardına gelen açıklamalardı. MİT başkanından dışişlerine, AKP’den RTÜK’e kurumlar birer birer “Bugüne kadar neredeydiniz?” dedirten adımlar attı. Mesele Disney hakkında yaptırım çıkışlarına, “Atatürk kırmızı çizgimizdir” söylemine kadar vardı.

Yanlış mı hatırlıyorum dedim. Haberlere baktım. Ayasofya kürsüsünden Atatürk’e lanet okuyan imamları yükseltmelerinden, Kadir Mısıroğlu’nu akıl hocaları ilan etmelerine kadar sayısız örnek var. Ancak mesele televizyona gelince daha da görünür oluyor. “Tarihçi” kimliğiyle yandaş kanallara çıkarılan isimler Atatürk’e hakaret yarışına girerken AKP cenahı görmezden gelmiş. RTÜK üyesi İlhan Taşcı, 2021 yılında RTÜK’ün Atatürk performansını açıklamıştı. 5 yılda Atatürk’e yönelik küfür, aşağılama ve hakaret nedeniyle 2 bin 672 şikâyet alan RTÜK sadece 4’ü hakkında karar vermişti. “Zurnanın son deliğiydi Mustafa Kemal” ya da “Atatürk asker maaşıyla bu kadar mal varlığını nasıl yaptı” gibi sözler nazik uyarılarla geçiştirilmişti. En acısı, yandaş televizyonlarda, Zübeyde Hanım’ın iffetine dil uzatacak kadar ileri gitmişlerdi. O günlerde Atatürkçülük adına şahlanan kimse olmamıştı!

Kısacası Disney’e karşı Atatürkçülük yapanların pek de samimi olmadıkları kendi tarihlerinde yazıyor.

CEZA MÜMKÜN DEĞİL

Konuyu daha da netleştirmek için RTÜK kaynaklarını aradım. Sahi, “Nasıl Atatürk dizisi Disney’de değil de Fox’ta yayımlanır” diyerek bir kanala ceza verilebilir mi? RTÜK kaynakları bu konuda çok net konuştu. Kanunlara göre imkânsız. Zira RTÜK’ün görevi, bir yayının sonlanmasıyla başlıyor. O yayındaki aykırılıklar hakkında inceleme yapılarak görüşülüyor. RTÜK tarihinde de RTÜK kanununda da “yayımlanmamış programa” ceza verilmesinin örneği yok. Haliyle mümkün değil. Ama... Yarın, Fox’un ya da Disney’in başka bir programına, bugünün algısının gücüyle ceza verilebilir. Medyaya darbelerin önü biraz daha açılabilir.

Öte yandan hükümet medyasını taradım. Disney tartışmasının dışında Cumhuriyetin 100. yılına dair bir hazırlık da göremedim. Ancak duyumlarıma göre birileri, bu süreçte olan değişiklikleri fırsat bilip, Atatürk filmini Fox’un elinden almak, TRT’de yayımlanmasını sağlamak için girişimlerde bulunmuş.

Meselenin bir de siyasi boyutu var. Türkiye yerel seçimlere hazırlanıyor. Ana yarış büyükşehirlerde olacak. Kazandığı cumhurbaşkanlığı seçiminde dahi Erdoğan bu kentlerde gerideydi. Elbette bunun nedeni muhalefetin başarısından çok, kentli-modern kesimlerin sosyolojik olarak Erdoğan’ın karşısında toplanması. “Disney’le mücadele Atatürkçülüğü” bu kilidi açacak anahtarlardan biri olarak duruyor.

DIŞİŞLERİNİN HAZİN HALİ

En acı yanı zor dönemlerde ASALA gibi terör örgütlerine şehitler vererek mücadele eden Türk dışişlerinin... Uzun yıllar, diplomasiyle, diasporanın kışkırtmalarına göğüs geren Türk dışişleri, AKP’li dönemlerde bir kuyuya düştü. Partili elçiler, eksensiz diplomasi hep kayıp getirdi. Sonuç; dünya meclislerinde birer birer kabul edilen soykırım kararlarını Kedi Tom’un beceriksizliğiyle karşılayanlar, Disney’e karşı aslan kralcılık oynuyor.

Kısacası Disney meselesi pek de Disney’den ibaret değil...

Atatürk bir oyuncu, Kurtuluş Harbi film platosu değildi. Atatürk bir devrimciydi. Haliyle, kendisi için yapılan filmleri saygıyla izler, besteleri şükranla dinler ama hükümet edenlere iki çift laf söylerdi: Filmlerin peşini bırakın, benim mirasım fikirlerimdir. İzimden yürüyecekseniz emperyalizmin önünde para için diz çökmeyin, bağımsızlığı savunun, devleti tarikat rejimine teslim etmeyin, mafyaya değil anayasal rejime sahip çıkın, halkçı ekonomiyle milletinizi açlıktan kurtarın...

Kendi yeldeğirmenlerini seçen şövalyeler belki hâlâ aramızdadır...