Bandırma Vapuru’nda kaç kişi vardı?
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Bandırma Vapuru’nda kaç kişi vardı?

20.05.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Nuhun Gemisi’nde kaç kişi vardı? İki zürafa, iki fil, iki kedi...
Bandırma Vapuru’nda kaç kişi vardı? Çocukluğumda hep “bir kişi” sanıyordum. Atatürk sanki güvertede yalnız başına sigara içiyordu. Doğru yanıtın “76 kişi” olduğunu çok geç öğrendim. Kemal Paşa dahil 22’si subaydı. (Mustafa Kemal Mucizesi, Kerem Çalışkan, Remzi Kitabevi)
Büyük kurtarıcılar”a yaptığımız iki büyük haksızlık var. Biri, şimdi Cumhuriyet düşmanlarının türünden. “Olmasaydın olurduk” diyorlar. Öte yandan bir de “dost hançeri” var. Atatürk’e mesiyanik özellikler atfediyor. 19 Mayıs’ı sanki boşluğa atılmış hayali bir adım sayıyor. Haliyle 20 Mayıs’ı hiç anlamıyor. Oysa Mustafa Kemal, Türk devrimcilerinin belki de en gerçekçisidir.
Samsun’a çıkalı 3 ay olmuş. Mustafa Kemal Paşa’nın üniforması çıkarılmış. İşgalcilerin tetikçi medyası aleyhinde yazıyor. Atatürk, İstanbul’daki annesine “endişe etmemesi” için bir mektup gönderiyor.

‘Sonunu görmeseydim başlamazdım’
Padişah’ın “geri dön” dediğini anlatan Atatürk neden dönmediğini şöyle anlatıyor:
Bir tarafında bütün Anadolu halkı, bütün millet hakkımda büyük bir sevgi ve güven gösterdi. ‘Seni bırakmayız’ dediler. Gerçekten de vatan ve milletimizi kurtarabilmek için tek çare, askerliği bırakıp serbest olarak milletin başına geçmek ve milleti tek bir varlık durumuna getirerek elde edilecek milli güç ve hareketi güzel kullanmaktan başka çare düşünülemezdi. Dolayısıyla ben de öyle yaptım. Elhamdülillah başarılı da oluyorum.” (Atatürk’ün Yaveri Salih Bozok Anlatıyor, Alaca Yayınları)
Mustafa Kemal’in mektubu Spinoza’dan miras “zorunluluğun bilincindeki özgürlüğün” izlerini taşıyor. Zübeyde Hanım’a “pek yakında maddi sonucu bütün dünya görecektir” diyen Kemal Paşa’nın mektubunu, “Pekiyi bilirsiniz ki ben yaptığımı bilirim. Sonunu görmeseydim başlamazdım” sözleriyle bitirmesi şaşırtıcıdır. 19 Mayıs günü 29 Ekim’i bildiğini kabul ediyoruz.

Atatürk’ü devrimci kılan şartlar
Atatürk’ün “gerçekçi olup imkânsızı istemesi”ni anlamak zorundayız.
Samsun’a çıkan Kemal Paşa’nın elinde 3 temel araç vardı: Politik hedef, strateji ve örgüt.
13 yıl önce, daha 1906’da, “Dava, yıkılmak üzere bulunan bir imparatorluktan bir Türk devleti çıkarmaktır” dediğini biliyoruz. Mustafa Kemal artık eski düzenin araçlarıyla yürünemeyeceğini görüyordu. Nitekim Samsun’a çıktıktan sadece bir ay sonra, 22 Haziran 1919’da Amasya’da ne istediğini belli etti.
Mustafa Kemal, Osmanlıcılık mı İslamcılık mı, Almanlar mı İngilizler mi diye tartışan bir kuşağın içinden sıyrılıp gelmişti. Onun çözümü ise kendi yurdunda varlığı inkâr edilen Türk ulusu fikriydi. 1919’da ulusa dayanan bir devleti gerçekleştirme şartları olgunlaşmıştı.
Çok değil, 1918 sonbaharında Suriye’de, Osmanlı’nın son savaşında, 7. Ordu’nun başındaydı. Samsun’a giderken ise üzerinde 9. Ordu Müfettişliği üniforması vardı. Ateşin içinden sıyrılıp gelen bir asker olmanın imkânlarını son ana kadar kullandı.
Mustafa Kemal bir kurmaydı. Kuşkusuz askerlik, ona her ne pahasına olursa olsun ülkesini savunma azmi veriyordu. Öte yandan kurmaylık, bir savaşın kazanılabilirliğini ölçmesini sağlıyordu. Hatırlayın, geçen yıl Avrupa, Birinci Dünya Savaşı’nın bitişinin yüzüncü yılını andı. Biz ise dün Milli Mücadele’nin ilk adımının 100. yılını kutladık. Yani onlar bitirirken biz başlıyorduk. Atatürk, savaşla yıkılmış Avrupa’nın savaşma isteksizliğini, şımarık Yunan milliyetçiliğinin hevesleri için yapabileceklerinin sınırını görebiliyordu. Haliyle işgalin sonlandırılmasının doğru bir stratejiyle imkânlı olduğunun farkındaydı.
İstanbul “işgal”e, Anadolu ise “direniş”e mahkûmdu. Ali Fuat, Rauf, Refet, İsmet Paşalar gibi yeni ordu komutanları Mustafa Kemal’in liderliğini kabul etmişti. Anadolu’daki en büyük silahlı gücü yöneten Kazım Paşa, Mustafa Kemal üniformasını çıkardığı gün, “Ben ve kolordum emrinizdeyiz” diyordu. 1919 öncesinde sürülen, engellenen, uzaklaştırılan Mustafa Kemal için liderlik şartları olgunlaşmıştı.

Mustafa Kemal’in stratejisi
Mustafa Kemal’in bir stratejisi vardı. 19 Mayıs’tan kurtuluşa kadar son derece tutarlı izleri görülebilir. Erzurum ve Sivas’tan Ankara’da bir Meclis, yani yeni bir iktidar odağı çıkarmak politik yanıydı. İşgalin fiili askeri olan Yunan ordusuna Anadolu’da hiçbir şans tanımamak askeri bir tavırdı. Sovyetler ile hızlı uzlaşmadan Lozan’a giden yol, yeni düzeni dünyada meşrulaştırılacak diplomatik çizgiydi. Orduyla herkes savaş kazanır. Mustafa Kemal’in emperyalist merkezler arasındaki ayrışmaları gözlemleyen stratejisi, bazı işgal güçlerine karşı kurşun atmadan zafer kazandırdı.
Anadolu’nun her yerinde işgale karşı kuvvetleri tek bir amaç için birleştiren aklını biliyorsunuz. Mustafa Kemal’in 19 Mayıs’ta Samsun’a gidişinin nedeni bile 15 Mayıs’ta İzmir’e çıkan Yunan ordularına karşı Anadolu’da açığa çıkan tepkiydi. Mustafa Kemal’in örgütü, yeniden kurduğu ve düzenli hale getirdiği ordusuydu.

Resmi törenlerdeki cenaze merasimi
Bütün bunları neden yeniden anlatıyorum?
Dün resmi törenlere, münafık konuşmalara, kravatlara ya da çelenklere sıkıştırılmış 19 Mayıs’ın hiçbir yerinde Mustafa Kemal devrimciliğini göremedik. Atatürk’e Cumhuriyet düzenini kurduran yolu dinleyemedik. Önüne çıkan ihanetleri duyamadık. Yeniden doğuş programı mıydı, yoksa cenaze merasimi mi, anlayamadık.
Yıllardır ona hakaret edenlerden daha fazlasını beklemiyorduk. İnanırsanız, 19 Mayıs “bir yağmur duası”ydı. Sanki kabul oldu da kurtulduk!
Elmalar, armutlar sayılır. Toprağa düşen tohumdan doğacaklar sayılmaz. Sokaktaki lambalar sayılır, karanlığı dönüştüren ışık sayılmaz. Devrim bir nitelik işidir, nicelik tartışılmaz.
İşgale karşı direnmeyi de Cumhuriyet fikrini de Mustafa Kemal bulmadı. Binlerce yıllık insanlık mirasıydı. Ama bunları Türkiye için kalıcı ve gerçekçi bir programa, kapsamlı bir devrime dönüştüren Mustafa Kemal’di. Cumhuriyet bugün emperyal projelerin tehdidi altındaysa, yuvasını tarikatler ve cemaatler kemiriyorsa, soğana bile muhtaçsa, onu ona inanmayanlar yönetiyorsa, Bandırma Vapuru programı halen günceldir.
Güvertesinde doğacak güneşi erkenden gören yolcularına selam olsun...

Yazarın Son Yazıları

Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025
Teğmenler kararı nasıl değiştirildi

Zaman, anı bir atom yoğunluğunda biriktiriyor. Ne kolay konuşup geçiyoruz. Sanki her yeni olay bir eskisini dibe bastırarak unutturuyor.

Devamını Oku
03.07.2025
Hapiste bebeğini bekleyen Ramazan’ın öyküsü

Çokluğun adaleti yokluğun üzerine kurulmuştur. İBB dosyasında üç tip tutuklu var...

Devamını Oku
30.06.2025
Seve seve değil soya soya büyüyen sistem

Tarih, insan deneyimlerinin toplamından daha fazla bir şeydir.

Devamını Oku
26.06.2025
Fatih Altaylı’nın ‘suyunu ısıtanlar’

İnsan kendi yazgısının kapısını kendisi açıyor. Kimi zulmederek kimi zulümle baş ederek. Bu köşede bugün bambaşka bir hikâye olacaktı. Aslında ben de bambaşka bir yerde yazacaktım.

Devamını Oku
23.06.2025