Hani kızıyoruz ya; “Valilik nasıl olur da AKP videosu paylaşır?” diye... 

Hani şaşırıyoruz ya; “Komutan Kılıçdaroğlu eleştirisini alkışlar mı?” diye... 

Hani soruyoruz ya; “Seçime giderken daha neler yapacaklar?” diye... 

Yapıyorlar efendim. Devletin neredeyse her memurunu bir partili gibi çalıştırmaktan geri durmuyorlar. Masamdaki belgeler böyle diyor. 

Bilenler vardır; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın koordinasyonunda gerçekleştirilen “Ulusal Hane Ziyaretleri” adlı bir proje var. Buna göre, alanında uzman personeller ev ev dolaşıyor. Ziyaret edilen o ailenin ihtiyaç ve talepleri neyse o tespit ediliyor. Ve sonunda da uygun sosyal yardım modeli hayata geçiriliyor. 

Buraya kadar güzel. Özellikle ekonomik iflasın yaşandığı günümüzde az da olsa soluk aldırabilecek bir uygulama... 

Lakin... Ya devletin bu projesi AKP’nin seçim kampanyası haline gelirse, ne olur? Şu:

Tarih: 23 Aralık 2022. 

Bakanlığın Ankara İl Müdürü Bekir Koçyiğit, yılın sonuna yaklaşırken şu yazılı emri yayımladı: 

“Ankara ilinde 1.874.000 toplam hane olduğu ve 624.698 hanenin ziyaret edilmesi gerektiği Bakanlığımız tarafından İl müdürlüğümüze bildirilmiştir. 2022 Ağustos-Aralık ayları arasında 51.000 hane ziyaret edilmiş ve ziyaret edilecek 624.698 hane sayısından 51.000 hane çıkarılarak yeni bir liste oluşturulmuştur. Nüfusa göre ziyaret dağılımının yapıldığı liste ekte sunulmakta olup ziyaretlerin en kısa sürede planlanması hususunda...” 

Yani özetle diyordu ki bu emir: 

Son dört ayda 51.000 taneye gittiniz, lakin şimdi 570.000 evi ziyaret etmeniz gerekiyor. 

Peki, 4 ayda ulaşılan evin 10 katı büyüklüğündeki yere ne kadar zamanda gidilecek? 

Öğrendim ki; 3 ayda! Müdürler bu yönde karar almış. 

Yanlış okumadınız. 

Örneğin, Ankara’nın sadece Çankaya ilçesindeki hedef 93 bin 600 eve ziyaret etmek. Yani ayda 31.200, günde ise binden fazla eve gitmek... 

Soru şu: Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın Çankaya ilçesinde bunu yapabilecek kadar “Ulusal Hane Ziyaretleri” projesi çalışanı var mı? 

Elbette ki yok! Peki, ne olacak? 9 Ocak’ta tam da bu sorunun yanıtı için Sosyal Hizmet Merkezleri’ndeki müdürler bir toplantı yaptı. 

Önümde duran tutanağa göre işte o toplantıda şu karar alındı: 

“Güncellenen hane ziyaretlerinin tamamlanabilmesi için gerekirse merkezlerdeki tüm meslek elemanlarının ziyaretler için alana çıkması sağlanacak.” 

Yani... 

Yanisi şu: Bakanlığın il ve ilçedeki merkezlerinde çalışan herkesin diğer işlerini bırakıp evleri ziyaret etmesi kararı alındı. Örneğin, huzurevleriyle ya da çocuk hizmetleriyle ilgilenen personel de mart sonuna kadar ev ev dolaşacak.  

Ki bu yazdığım rakamlar sadece Ankara’ya ait. Diğer illerde de benzer kararlar alındığı ileri sürülüyor. 

MEMURLARIN ELİNDEKİ MEKTUP

Sadece bu kadar mı? Değil. 

Daha önce olmayan bir uygulama da yeni yılla birlikte başladı. 

O da şu ki... Evlere giden bu her memurun elinde bir de zarf olacak. Zarfın içinde ise bir mektup. Mektubun altında ise cumhurbaşkanının imzası... 

Okumaya başlıyorum Erdoğan’ın mektubunu: 

“Kıymetli Kardeşim, 

‘Aşkınan çalışan yorulmaz’ diyor ya Muharrem Ertaş, 21 yıldır hizmet ve memleket aşkıyla çalışıyoruz.”

Erdoğan “cumhurbaşkanı” unvanıyla yazdığı mektubunda “21 yıl” dediğine göre, AKP’nin kuruluşuna ve iktidara gelişine vurgu yapıyor. 

Keza... 

Hemen altındaki paragraf şöyle bitiyor: 

“Bu hedefimize ulaşmak için 2002’den bu zamana kadar sizlerin isteklerini, ihtiyaçlarını, önerilerini dinledik. Gözümüz, kulağımız, gönlümüz hep sizdeydi, sizin mihmandarlığınızda hareket ettik. Allah’a hamdolsun sayenizde ‘halka rağmen halkçı’ olmadık. Hizmetlerimizin ve politikalarımızın geliştirilebilmesi için yine sizin ferasetinize, basiretinize ve işaretinize ihtiyacımız var.”

Az daha unutuyordum... Erdoğan çiftinin bir aileyle fotoğrafının yer aldığı broşür de ziyaret edilen evlere o mektubun yanında dağıtılıyor. 

Nihayetinde öğrendim ki sosyal hizmetler merkezlerindeki tüm personel artık kendisini AKP çalışanı gibi hissediyor. Öyle ya, memur olsalar da seçime kadar kapı kapı dolaşıp hükümet için oy toplamaya zorlanıyorlar. Haliyle rahatsızlık had safhada ama “Görev bu” deyip sineye çekiyorlar. 

Ve evet, seçime kadar “Bunu da yapmazlar” dediğiniz her şeyi yaparlar. Yapıyorlar.