Barış Doster

Türkiye ve Arap dünyası

30 Nisan 2022 Cumartesi

İktidar; dış politikada yalnızlığın değerli olmadığını, işe yaramadığını görünce sorun yaşadığımız ülkelerle ilişkileri hızla normalleştirme adımları atmaya başladı. Ekonomik sorunlar da bu adımları hızlandırdı. Peki, bu unsurların yanında, Ortadoğu’yu, Arap dünyasını, İslam âlemini yanlış tanımanın, ideolojik önyargılarla dış politika yapmaya çalışmanın sonuçlarını da yaşamıyor mu Türkiye? Yaşıyor.  

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyaretinde bu bir kez daha görüldü. İlişkilerin eskisinden daha ileri götürüleceği açıklandı. Yakın zamana dek, Cemal Kaşıkçı cinayeti nedeniyle, çok sert eleştirilen Suudi Arabistan’a yapılan ziyarette, dış kaynak, dış yatırım bulma çabası da öne çıktığından, Suudi Arabistan’ın İsrail’le, Yunanistan’la, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’yle birlikte Türkiye karşıtı faaliyetleri, Doğu Akdeniz’de, Libya’da Türkiye’ye karşı izlediği siyaset de unutuldu.  

Mısır’la, Birleşik Arap Emirlikleri’yle yaşanan gerilimde de görüldü bu. Mısır merkezli Müslüman Kardeşler’e (İhvan) verilen destek, gösterilen hoşgörü, sadece Kahire’yle değil, Abu Dabi’yle de ilişkileri geren konulardan biriydi. Şam’la yaşanan sorunların en önemlileri arasındaydı. İhvan’a verilen destek azaltılınca Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’yle ilişkiler de yumuşadı.   

İslam dünyasına ilişkin bilgi eksikliği ve önyargılar, Ortadoğu açılımında, Afrika açılımında da sahaya yansıdı. O yüzden, yapılan onca dış geziye, harcanan onca paraya, açılan onca dış temsilciliğe karşın, Türkiye umduğunu bulamadı. Çünkü Arap âlemi türdeş değil. Çünkü İslam dünyası türdeş değil. Çünkü Tunus ile Mısır farklı. Çünkü Yemen ile Libya farklı.  

DİPLOMASİ VE GERÇEKÇİLİK  

Batı dünyası; Arapları, Türkiye’nin Arapları tanıdığından daha iyi tanır. Bu sayede, daha etkili yönlendirir. Batı nezdinde Arapların hepsi aynı önemde değildir. Mısır ile Ürdün’ü aynı kefeye koymazlar. Petrol zengini Arap ülkelerine yönelik politikaları da farklıdır. Arap dünyasındaki ağırlığıyla, itibarıyla lider konumda olan Mısır’da yönlendirdikleri siyasal hareketlerle genç nüfusu Mısır’dakine göre daha eğitimli olan Tunus’ta yönlendirdikleri siyasal örgütler aynı değildir. Arap dünyasında ordunun tutumunun, İslamcı örgütlerin yapısının, ülkeden ülkeye değiştiğini bilirler.  

Türkiye; bir Arap devletinin sınırları içindeki tek Türk toprağı olan Süleyman Şah Türbesi’ni, iktidarın Suriye’deki yanlış politikaları sonucu kaybetti. Dış politikada hayale kapılmanın ağır faturasını ödedi, ödüyor. Daha da ödeyecek. Bir zamanlar, hızını alamayıp “Osmanlı Milletler Topluluğu” kurmayı önerenler, Araplarla yaşanan gerilimi nasıl aşacaklarının hesabını yapıyorlar şimdi. Osmanlı’yı yeniden diriltmekten bahsedenler, Osmanlı’nın tarih sahnesinden çekilmesiyle 40’a yakın devletin, 60 kadar halk, etnik unsur ve milletin çıktığını hesaba katmıyorlar. Günümüzün nesnel koşullarına, Türkiye’nin devlet kapasitesine, Osmanlı’dan kopanların bugün ne düşündüğüne, ne istediğine hiç değinmiyorlar.  

Kısacası, diplomaside gerçeklerden kopunca sorunların çözülmesi zor oluyor. Keskin U dönüşleri yapmayı, büyük ödünler vermeyi gerektiriyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları