Barış Doster

Taliban’ın açıklamasındaki adres ve ABD

07 Temmuz 2021 Çarşamba

Türkiye’nin; ABD ve NATO çekildikten sonra, Afganistan’ın başkenti Kâbil’deki uluslararası havalimanını koruma önerisi günlerdir tartışılıyor. Konunun ülkemiz için ne denli sakıncalı olduğunu daha önce ele alsak da son olarak Taliban’ın yaptığı, “Geride kalanları işgalci sayarız” şeklindeki açıklama, kaygılarımızı artırdı. Çünkü Taliban; isim vermese de Türkiye’yi kastediyor. Türkiye ise ABD’yle ilişkileri düzeltmek adına, Afganistan konusundaki ısrarını sürdürüyor.  

Afganistan; “imparatorluklar mezarlığı”, “savaşlar ülkesi”, “işgaller ülkesi” olarak anılıyor. Geçmişte, İngilizlerin, Soğuk Savaş’ın son döneminde Sovyetler Birliği’nin işgalini gördü. 2001 yılından beri de ABD’nin ve NATO’nun işgalini yaşıyor. İşgalcilerin hiçbiri umduğunu bulamadı. Fakat her işgal Afganistan’ı daha da yordu, yıprattı, yoksullaştırdı, dış müdahalelere açık hale getirdi.  

1994’te Kandahar’da kurulan, iç savaş koşullarında hızla güçlenen, kısa süre sonra, 1996’da Kâbil’i ele geçiren Taliban’ı hafife almamak gerekiyor. Çoğunluğu Peştun olan geniş bir toplumsal tabanı var. 2019’da Katar’ın başkenti Doha’da ABD’yle Taliban arasında başlayan barış görüşmeleri halen sürüyor. Taliban, siyasal açıdan etkili. Silah, insan ve uyuşturucu kaçakçılarıyla ilişkisi biliniyor. Para, insan ve silah kaynakları çok çeşitli. İlişkiler ağı karmaşık. Afganistan’daki tüm yabancı güçlerin, 11 Eylül 2021 tarihine dek çekilmesiyle, ülkenin tamamını denetim altına almanın hesabını yapıyor. Etnik çeşitliliğin çokluğu, ulusal bilincin zayıflığı, feodal bağların ve ilişkilerin gücü de Taliban’ın elini güçlendiriyor. Bu şartlarda, başkent Kâbil’in güvenliğini sağlamadan, Kâbil Havalimanı’nın güvenliğini sağlamak da olanaksız.  

Peki, bunu kim yapacak? Türkiye bu göreve de talip olacak mı?  

ABD’NİN AMACI BELLİ  

ABD’nin Afganistan’a verdiği önem belli. Lakin Afganistan’da daha fazla kalmak da istemiyor. ABD nam ve hesabına Afganistan’da kalacak bir kuvvet arıyor. Türkiye’ye bu gözle bakıyor. Öyle ki ABD Başkanı Joe Biden; istediğini elde edebilmek için, Türkiye’ye karşı mesafeli, hatta soğuk durarak, Türkiye üzerindeki baskıyı artırıyor. Bu yolla sonuç alacağını düşünüyor. ABD basınında sık sık, Türkiye’nin ABD’yle sorun yaşadığı konularda geri adım atmazsa, daha ağır yaptırımlarla karşılaşacağı yazılıp çiziliyor. Bu, dış politikada muhataba geri adım attırmaya yönelik bir taktiktir ve işe yaradığı bilinir.   

Sıklıkla vurguladığımız üzere Türkiye; geleneksel dış politikasından uzaklaşınca, dış politikadaki kurumsal birikimini, deneyimini, belleğini devre dışı bırakınca, bölgesinde ve dünyada dışlandı, yalnızlaştı. Güvenilirliği, itibarı azaldı. İçeriye yönelik dillendirilen dış politika söylemleri, dışarıda etkili olmadı. Tersine, mevcut inandırıcılığı, caydırıcılığı, itibarı, saygınlığı da aşındırdı. Kaldı ki bu sert sözler ve kamuoyu önünde kullanılan üslup, ikili görüşmelerde, kapalı kapılar ardında zaten kullanılmıyordu. Tersine bu görüşmelerde alttan alan, ricacı bir üslup benimseniyordu. ABD’yle ilişkilerde hep böyle oluyordu. Son NATO zirvesinde bir kez daha görüldü bu.  

O nedenle, bu şartlarda yapılması gereken; ABD adına Afganistan’da kalmak değil, NATO üyeliğini sorgulamaktır.   



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları