Barış Doster

Savaş, enerji ve planlama

27 Ağustos 2022 Cumartesi

Ukrayna’daki savaş uzadıkça enerjide dışa bağımlılığın, ekonomik yönü yanında, nasıl bir toplumsal sağlık ve ulusal güvenlik sorunu olduğu daha iyi anlaşılıyor.  

Örneğin ekonomik gücü, sanayi kapasitesi ve yüksek teknolojisiyle, disiplinli ve örgütlü toplumsal yapısıyla bilinen, dünyanın beş büyük ekonomisinden biri olan Almanya, enerji darboğazını aşmak için kara kara düşünüyor. Aldığı önlemler arasında, 1 Eylül’den itibaren kamu binalarının (hastane vb. kurumlar hariç) en fazla 19 dereceye kadar ısıtılması, koridorlarda ısıtmanın kapatılması, binaların ve heykellerin estetik amaçlarla aydınlatılmaması da var. Tüm bunlar yapılsa bile doğalgaz tüketiminde, yüzde 2 tasarruf sağlanabilecek.  

Örneğin dünyanın en zengin ülkelerinden olan İsviçre, enerji bunalımını aşmak için kışın doğalgaz tüketimini yüzde 15 azaltmayı amaçlıyor. Bazı Avrupa Birliği ülkeleri Ağustos 2022 - Mart 2023 arasında doğalgaz kullanımını yüzde 15 azaltmayı hedefliyor. Enerji gereksiniminin yüzde 42’sini nükleer enerjiden karşılayan Fransa ise önümüzdeki iki yıl içinde, enerji tüketimini 2019’a göre, yüzde 10 azaltmayı planlıyor. Bu plan, sadece doğalgazı değil, tüm enerji kaynaklarını kapsıyor.  

Örneğin diplomasinin, istihbaratın ve emperyalizmin kitabını yazmış olan İngilizlerin, Rus doğalgazına bağımlı olmadıkları halde, kış aylarında yüksek enerji faturalarıyla karşılaşacağı konuşuluyor. Ülkenin etkili gazetelerinden Guardian, İngiltere’deki ailelerin üçte ikisinin (18 milyon hane, yaklaşık 45 milyon kişi) önümüzdeki aylarda enerji faturalarını ödemekte zorlanacağını yazdı.  

SAVAŞ NELERİ GÖSTERDİ? 

Yukarıda sıraladığımız önlemler, enerji darboğazını aşmaya yeter mi? Göreceğiz. Fakat Almanya başta olmak üzere Avrupa’nın durumu, ne denli plansız olduklarını, hazırlıksız olduklarını, öngörüden yoksun olduklarını gösteriyor. Rusya’nın kendisine alternatif müşteriler, pazarlar bulması; Avrupa’nın kendisine alternatif tedarikçiler bulamaması ise Rusya’nın daha hazırlıklı ve planlı olduğunu ortaya koyuyor.  

Nitekim bunu Batılılar da kabul etmeye başladılar. İngilizlerin etkili ekonomi ve siyaset dergisi The Economist’in, Batı’nın yaptırımlarının, Rusya’da beklenen etkiyi yaratmadığını, Rus ekonomisi düzlüğe çıkarken Avrupa’nın ekonomik durgunluğa girmek üzere olduğunu yazması, boşuna değil. Derginin, “Yaptırımlar dünyanın en büyük 11. ekonomisi Rusya’yı etkilemiyorsa Çin’e hiçbir şey yapamazlar. Çin, rotasını değiştirir, yeni ticari ortaklar bulur. İleri teknolojiden lityum akülerine, pilden ilaçlara her türlü ürüne ambargo koyar. Batı marketlerinde raflar boş kalır, kaos yaşanır” şeklindeki yorumu ise Batı’daki Çin kaygısını yansıtıyor. İngiltere’nin, ABD’nin iki stratejik ortağından biri (diğeri İsrail) olması açısından da dergideki saptama ve itiraflar önemli elbette.    

Avrupa’daki durum, Türkiye açısından da derslerle dolu. Cumhuriyetin, diğer özellik ve nitelikleri yanında, kamuculuk ve planlama konusundaki tavrının, ne kadar doğru, gerçekçi ve geçerli olduğunu bir kez daha gösteriyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları