Cumhurbaşkanlığı’nın ikinci tura kalan seçimlerine bir hafta kala, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, milliyetçi tonu yüksek açıklamalar yapmaya başladı. Kılıçdaroğlu; muhtemelen, partisine oy veren seçmenin önemli bölümünün kerhen oy verdiğini, CHP’nin sadık ve geleneksel seçmenini hayli üzdüğünü, vitrine çıkardığı pek çok ismin partinin tarihsel, siyasal, kurumsal çizgisini yansıtmadığını gördü. Dahası Sinan Oğan’ın başarısı da, milliyetçi düşünce ve duyguların ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha gösterdi Kılıçdaroğlu’na.

Şimdi sormak gerekiyor. CHP genel başkanının bu gerçekleri görmesi için, 14 Mayıs seçimlerini yaşaması, Oğan’ın başarısını görmesi mi gerekiyordu?

MHP, İYİ Parti ve Zafer Partisi’nin oylarının toplamının yüzde 23’ü bulması, farklı partilere de oy verse, seçmenlerin ezici çoğunluğunun, farklı tanımlamalarla (Atatürkçü, milliyetçi, ulusalcı, vatanperver, yurtsever) Türkiye’nin bağımsızlığı, bütünlüğü, egemenliği, siyasal birliği, terörle mücadelesi konusunda aynı duyarlılığı göstermesi, belli ki CHP genel başkanı ve kurmaylarının da dikkatini çekti. Çekmese, bu söylem değişikliği gündeme gelmezdi.

Peki, kurucusu, büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olan, Kurtuluş Savaşı koşullarında kurulan, tüzüğünde birinci kongre olarak Sivas Kongresi’ni kabul eden, devlet kuran devrimci parti, niçin altı okundan biri olan milliyetçiliğini şimdiye dek vurgulamıyordu?

Peki, niçin yıllardır “yeni CHP” deyip duruyordu CHP genel başkanı ve kurmayları? Hatta reddi miras anlamıma gelen sözler ediyorlardı?

Peki, Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Kemalist, ulusalcı, ulusal solcu seçmenin aklıyla dalga geçercesine, iradesine hakaret edercesine CHP listelerine hem de “CHP’li” olarak liste başından girenler, Kemalizm’e ırkçılık diyenler, CHP’den milletvekili seçildiği gün, hayatı boyunca CHP’ye oy vermediğini övünerek anlatanlar, nasıl oluyor da bu kadar büyük sevgi, saygı, ilgi, destek görüyorlar?

Peki, CHP yerine, “yeni CHP” diyenler, bir zamanlar AKP’nin dilinden düşmeyen “yeni Türkiye” söyleminin, emperyalizm destekli terör, cinayet, ihanet, casusluk örgütü FETÖ’nün iktidarla yakın olduğu yıllarda sıklıkla dillendirdiği “yeni Türkiye” sloganının, bir zamanların ünlü CIA ajanı Graham Fuller’in “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” adlı kitabında yazılanların hiç mi farkında değiller?

Soruları çoğaltabiliriz.

CHP’deki söylem değişikliğinin, seçmen tarafından ne ölçüde samimi ve sahici bulunduğunun sonuçlarını 28 Mayıs gecesi göreceğiz.

Seçim kazanılırsa, “Siyasette hiçbir şey başarının yerini tutmaz” diyerek, önüne bakacak kazanan kadro. Başarı gelmezse, gerekli özeleştiriyi vermeden; kararlı, tutarlı, yürekli ve acımasız bir siyasal muhasebe yapmadan; toplama danışmanlar, devşirme kadrolar, ithal adaylar, iktidarın masasından gelen anketçilerle siyaset yapmanın sonuçları çok tartışılacak ve sancılı bir süreç başlayacak CHP’de.