Mümkünü İmkânsız Kılmak

21 Eylül 2012 Cuma
\n

Bir sorunun çözümü için önkoşul, onun tanımını doğru yapmaktır. Tanım çözümün de ipuçlarını içerir.

\n

Örneğin Kürt sorunu salt demokrasiyle ilgiliyse, demokratik hakların sağlanmasıyla çözülmesi de mümkündür. Ama sorunun engellenemez bir etnik içeriği var ise onu dışlayarak çözüme ulaşamazsınız.

\n

Gerilimin arttığı bir ortamda, söylendiğinde insanlara ne denli ters gelirse gelsin, belirtmek isterim ki zaman içinde Kürt sorununun tanımında ilerleme sağlanmıştır.

\n

Yani olayın iki tarafından biri olan Türkler artık, hepimiz kardeşiz” “Türklük bir ırk değil, öznel bir vatandaşlık kavramıdır gibi formüllerle veya çözümde Kürtlerin de rızasını aramayan önerilerle bu etnik sorunun çözülemeyeceğini anlamıştır ya da hiç değilse bu gerçeğin geniş tabanda anlaşılmasına elveren ortam hazırlanmıştır.

\n

Bu oluşum, çözümü mümkün kılacak önemli bir adımdı.

\n

Tartışmanın bu planda sürdürülmesi ve barışçı çözümün, her iki tarafın da yararına olduğu fikrinin pekiştirilmesine elverişli ortamın oluşmasına siyasetin zemin hazırlaması için, tüm siyasal güçlerin ortak bir çaba içine girmeleri, mümkünün gerçekleşme olanaklarını artıracak ve onu yaşama geçirecek adım olabilecekti.

\n

...

\n

İsteklerin etnik içeriklerine de yanıt getirilmesinin illa ayrım anlamına gelmediğinden tutun da, yeni bir oluşumu herkesin içine sindirmesi için gerekli psikolojik ortamın yaratılmasına kadar atılacak daha çok adım vardı.

\n

Olsun! İlk ve en önemli adım atılmıştı ya! Gerisini getirmek mümkündü.

\n

Ama şu andaki görüntü, çözümün mümkün olduğu değil, imkânsızlaştığı merkezinde.

\n

Burada en büyük etken, çözümü mümkün kılacak siyasal iradenin eksikliği.

\n

Siyasal irade eksikliğinden söz ederken bir yanlışa düşmemek ve bu iradeyi tek tarafta aramamak gerekir.

\n

Mücadele tek taraflı bir irade ile mümkündür.

\n

Ama müzakere iki taraflı iradeyi zorunlu kılar.

\n

Sıkça düşülen bir yanlışı yinelememek için yazıyorum bunu. Çünkü siyasal irade deyince, yalnızca devlet, hükümet ya da başka deyişle Türk tarafını kastetmek son derece yanlıştır. Kürt tarafında da bu iradenin olması gerekir ki, şu anda yokluğu en fazla hissedilen husus da budur.

\n

Kürt tarafı da güç kullanarak bir şeyler elde etmek umudunu sürdürdükçe, çözüme ulaşmak imkânsızlaşacaktır.

\n

İki tarafta da, en çok sesi çıkanların bunlar olması, mümkünü imkânsızlaştırmakta.

\n

Şu anda içinde bulunduğumuz durum bu.

\n

...

\n

Çok yönlü bir sorunda sorumluluğu tek tarafa yüklemek yanlıştır. PKK eylemlerinin artması ve Kürt kamuoyunun çoğunluğunda, müzakere yoluyla çözümün en doğru yol olduğu yönündeki görüşün egemen olmasına karşın, şiddet karşıtı bir iradeyi ortaya koyacak seslerin çıkmaması nasıl sorumluluğun bir yanını gün gibi açığa çıkarıyorsa, Sırrı Sakıkın oğlunun ölümü üzerine sosyal medyada dile getirilen kin ve nefret söylemi de sorumluluğun tek yanlı olmadığını o kadar aşikâr kılıyor.

\n

Peki, o zaman mümkünü imkânsıza dönüştüren koşulları nasıl değiştirebiliriz?

\n

Burada yapılması gereken şey, siyaset sahnesindeki siyasi partilerin, özellikle AKP ile CHPnin Kürt sorunu ile terörü, ne denli güç olursa olsun birbirinden ayırarak, terör ile şiddet yoluyla mücadele ederken Kürt sorununun çözümü için gerekli politikaların oluşturulması ve bu konuda birlikte hareket etme iradesinin kamuoyuna açıklanmasıdır.

\n

Türkiyenin hiçbir sorununda çözüm üretme durumunda olmayan MHPden ve kendi bağımsız bir kişiliği olmayan BDPden bu konuda bir şey beklemeye kalkmak abestir.

\n

AKP ile CHPnin Kürt politikası üzerinden birbirlerini yıpratmaya derhal son vererek birlikte çözüm arama iradesini dile getirmeleri mümkünü imkânsız kılan koşulların aşılması yolundaki ilk olumlu adım olacaktır.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları