Adnan Binyazar

‘Sürtük’ tartışması...

10 Haziran 2022 Cuma

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, çarşamba günü partisinin grup toplantısında Gezi Parkı protestolarına katılanlar için “çürük ve sürtük” sözcüğünü kullandığı, ekranlarda kendi ağzından da çıktı. 

Bir cumhurbaşkanının ağzına yakışmayacak o aşağılayıcı sözcükten dolayı, çok sayıda kişi, siyasi parti, sivil toplum örgütü temsilcileri Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulundu. 

Haksız suçlamaların yoğunlaştığı bir dönemde, kamusal örgüt yöneticilerinin, hatta vicdanı sızlayan tek kişinin bile suç duyurusunda bulunabilmesi, yine de adalet uygulamalarının gündemden düşmediğini gösterir...

HUKUKÇULARIN YORUMU 

Bundan sonraki gelişmelerden, savcıdan yargıca, hukukçular sorumludur.

Hukukçular, olayı nasıl yorumluyor? 

- Emekli ceza hâkimi ve Yargıçlar Sendikası’nın eski yönetim kurulu üyesi İbrahim Fikri Talman, hukuksal gerekçelerini vurgulayarak kadına “sürtük” demeyi suç sayıyor. 

- Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Ruhan Erdem, muhatabın iyi belirlenmesi gerektiği, hakaret suçlarında muhatap kişinin çevresi ne kadar genişse hakaretin de o ölçüde belirsiz olacağı üzerinde durarak yapıyor yorumunu. “Kitle ne kadar dar tutulursa, söylemin hakaret suçunu oluşturduğu söylenebilir” deme gereğini de duyuyor: “Ama anladığım kadarıyla, bunlar Gezi Parkı eylemlerine katılan kişiler hedef alınarak söylenmiş sözler. Bu sözlerle ne kadar geniş bir kitle hedef alındı, onu değerlendirmek yargılama sorumluluğunu taşıyan yargının konusudur.”

Cumhurbaşkanının, kullandığı sözlerden dolayı yargılanıp yargılanamayacağı gündemde...

TARTIŞMALAR...

Hukuksal bir sorun tartışma konusu olduğunda, birinin coşkulara kapılıp, suçlanan kişiye övgüler yağdırması ya da bir başkasının öfkeler kusarak tartışılan kişiyi yerden yere vurmaya kalkması durumu değiştirmez.   

Avrupa’da hukuksuzluğun geçerli olduğu krallıklar döneminde bunun birçok örneği var: Kral, gerçeğe inme gereği bile duymadan, halkın şamatasına bakarak mührünü nice masum insanın canına kıyıcı kararlara basıyordu. 

Yüzyıllardır dünya akıl çağını yaşıyor. Akıl coşkuyu da öfkeyi de öteler. Aklın tek yolu vardır, o da sağlıklı düşünmektir. Sağlıklı düşünenler, cumhurbaşkanıdır, çöpçüdür diye ayırım yapmaz, yargıya yasalar doğrultusunda, vicdanının tartımından geçirerek varır.     

TEHLİKE ÇANLARI! 

Erdoğan’ın Gezi eylemcilerine yönelik sarf ettiği “sürtük” sözü, Mersin’deki İçel Anadolu Lisesi’nde tartışılarak kavgaya yol açtı! Eğitim-Bir-Sen üyesi bir öğretmen, Milli eğitim şube müdürü olan eşini aradı, müdür de saniye saptırmadan okula damlayıp küfrederek öğretmeni yumrukladı.

Ne acıdır ki hukukçular soruna çözüm ararken Erdoğan, “Biz bunlara teşhisi koyduk. Onlara göre bu söz neye karşılık geliyor bilmiyoruz ama dediğimiz çok açık. Milletimiz Gezicileri nasıl tanımlıyorsa biz de aynı sıfatları kullanıyoruz” diyor...

Hemingway, Çanlar Kimin İçin Çalıyor? romanını “Hiç kimse bir ada değildir,/ Bütün de değildir tek başına./ Her insan kıtanın bir parçasıdır./ Bir toprak parçası deniz tarafından alınıp götürülse,/ Avrupa azalır./ Tıpkı haritadaki burun gibi.../ Dostlarının ya da senin bir yurdunmuş gibi.../ Bir kimsenin ölümü de beni azaltır, zira ben/ İnsanlığın bir üyesiyim ve işte bu yüzden,/ Hiç sorma çanların kimin için çaldığını;/ Onlar senin için çalıyor!” şiiriyle başlatır.   

Çanların kimin için çaldığı, ancak akıl donanımlı düşünceyle öğrenilir...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cinci hocalar 22 Kasım 2024
Sözün gücü 15 Kasım 2024
Kitap dünyası 8 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları