Bir yetişkin animasyonu: Cryptozoo

Dash Shaw imzalı Cryptozoo, büyülü yaratıklarla bezediği 60’lar evrenine, bugünden, melankolik bir bakış atıyor. Temasının mesajı ise açık: ‘Hayaller olmadan, gelecek olmaz.’

Bir yetişkin animasyonu: Cryptozoo
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.11.2021 - 10:56

60’ların ütopyacı iyimserliği, karşı kültür, savaş karşıtlığı, kapitalizm, mitolojik yaratıklar ve toplumun ötekileri kriptitleri korumaya ant içmiş bir anti-kahraman… Kavramsal bakımdan birbirinden uzak bu terimlerin analojisi, pek tabii söz konusu benzeşme kadar tuhaf, sıra dışı ve aykırı bir portre resmediyor. Dash Shaw imzalı Cryptozoo, büyülü yaratıklarla bezediği 60’lar evrenine, bugünden, melankolik bir bakış atıyor…

Geçtiğimiz haftalarda MUBI’de gösterime giren Cryptozoo, henüz girizgahıyla dahi bir yetişkin animasyonu olduğunu kanıtlayan ve anlatısının çekirdeğini oluşturan politik özü açık eden bir film. Amerikalı çizgi roman/animasyon sanatçısı Dash Shaw ikinci filmi ile tıpkı ilkinde (My Entire High School Sinking Into the Sea, 2016) olduğu gibi bir felaket öyküsü tasarlıyor ve bunu karşı kültürün simgeleriyle inşa ediyor. San Francisco’da yer alan ormanlık bir alanda kaybolan hippi çift Amber ile Matthew’un Cryptozoo’ya rastlamalarıyla başlayan filmin açılış sekansı, trajik bir hadiseyle sonuçlanırken, öyküsünün ‘hayal’ ve ‘mükemmel toplum’ gibi tematik referanslarını da bohçasından çıkarmasına neden oluyor. Çünkü Cryptozoo, Walt Disney’nin tasavvur ettiğine benzer bir biçimde, 60’ların alternatif dünyasında var olan mitolojik yaratıkların ‘korunduğu’ fakat aynı zamanda birer sirk hayvanına dönüştürüldüğü bir park ve müze. Yönetmen Shaw, bu parkların halihazırda üretilmiş hayallerden ibaret olduğunu ve bu dünyada sizin hayallerinize ya da yaratıcılığınıza ihtiyaç olmadığı için aslında ‘rüyaların kesildiği’ yerler olduğunu söylerken, tam da bu sebeple kriptitlerin en güçlüsünü Baku, yani rüya yiyen olarak addediyor. Filmin protaganisti ve esasen anti-kahramanı Lauren Gray ise kendisini bu kriptitleri korumaya ve kollamaya adamış bir zoolog olarak Baku’yu arıyor ve parka getirilmesi için dünyanın dört bir yanını dolaşıyor. Bu parkı projelendiren ABD hükümetinin maksadına gelince… Baku gibi ‘hayal makinesi’ bir yaratığı dizginlemek ve mümkünse kontrol edebilmek... Çünkü politik olarak karşısında konumlanan kültürleri ve düşünceleri ancak bu şekilde yok edebileceğine inanıyor.

Tahmin edeceğiniz üzere, anlatının çatışması da burada saklı zira toplumun ötekileri olan bu yaratıkları sözde koruma niyetiyle bir eğlence parkına hapseden ana karakterin çelişkileri, alegorik olarak günümüz toplumunun da ahlaki paradokslarını içerisinde barındırıyor. Nasıl ki Matthew girizgahta Amber’e, ‘senin hayal gücünü seviyorum’ diyorsa ve rüyasında Meclis’i işgal edip hep birlikte eşit toplumu yarattıklarını gördüğünü söylüyorsa -gelinen noktada Trump taraftarlarının Capitol’ü basması ironisi-, Baku da işte bu ütopyaları ya da rüyaları yiyen yaratık olarak ABD hükümetinin ağzını sulandırıyor. Bu yolda kullandığı kişi ise yine bir ‘hayalperest ve idealist’ olarak iyimser bir mücadele veren ve sömürülen, karaborsada satılan, kapitalizmin bir metası haline gelmiş kriptitleri korurken, yine onları ‘satın alan’ ve hapseden Lauren… Cryptozoo’nun, tüm bu sebeplerle ana karakteri Lauren olmasına rağmen 60’ların idealizminin simgesi Amber ile açılması ve yine onunla bitmesi boşuna değil. Ve elbette vicdan karakterini temsil eden Medusa ilhamlı Phoebe’nin varlığı da… Film, bu yolla hem o yıllara melankolik bir atıf yapıyor, hem de ilk andan itibaren Cryptozoo’nun felakete sürükleneceğini ima ederek ve çözümü ‘ışıkta’ (ilgi çekici bir biçimde Luz Mala sekansıyla girişteki rüya betimlemesi aynı) bularak ütopyalar konusundaki karamsarlığını ilan ediyor.

Cryptozoo, demode imasında bulunduğu düşünce sistemlerinden mürekkep öyküsüyle uyumlu grafik stilini yine eski moda bir tarzla tasvir ediyor ve üslubunu 19. yüzyıl illüstrasyonlarından, Winsor McCay’in The Centaurs’una (1921), Rene Laloux’nun La Planete Sauvage’ından (1973), Jurassic Park’a (1993), Jorge Luis Borges’in Düşsel Varlıklar kitabına ve mitolojiye değin geniş bir yelpazede ilham kaynaklarına dayandırıyor. Estetik açıdan iddialı, kurguladığı evrenle egzotik ve psikedelik, anlatı stiliyle sıra dışı… Otorite, öteki ve ütopya üzerine eşine az rastlanan bir sorgulama olan Cryptozoo’nun hayal menşeili temasının mesajı ise açık:

‘Hayaller olmadan, gelecek olmaz.’

Başak bıçak – basakbicak@gmail.com

Puanım: 8/10


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler