Meral Akşener "Endişeliyim" deyip Erdoğan'a seslendi
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Gazeteci ve siyasetçilere yapılan saldırıları, devletin savcısına yönelen tehditleri, milletimizin hem huzuru hem de güvenliği açısından kaygı verici buluyorum. Daha önce yaşanan saldırılarda olduğu gibi, devleti yönetenler, gereken cevabı vermedikçe, bu olayların devam edeceğinden endişeliyim. Bu tip olaylar karşısında, ilk tepki vermesi gerekenler devleti yönetenlerdir. Dolayısıyla, son yaşananlarla ilgili olarak, ilk ve en önemli muhatap da Sayın Erdoğan’dır " diye konuştu.
Akşener, Youtube kanalından açıklama yaparak hükümete sert sözlerle yüklendi. İktidarın dış politikalarını eleştiren Akşener, "Dış politika, diplomasi kanalları ile yapılır. Parti il kongrelerinde, sosyal medya hesaplarında, Cuma namazı çıkışlarında yapılmaz. İçeride hamasi nutuklar atıp, dışarıda ‘Ne vereyim abime?’ denmez. O nedenle, ülkelerin dış politikaları, kişilere göre oluşturulmaz, kişiler arası dostluk ilişkilerine göre belirlenmez, haftada bir politika değiştirilmez" diye konuştu.
“YA BİR YOL BULMALI YA DA YOLDAN ÇEKİLMELİ: Milletimiz ağır ekonomik koşullarla boğuşurken, sırf siyasi ikbal uğruna, yanan ateşe odun taşımanın manası yok. Milletin derdi, işsizlik. Milletin derdi, kaynamayan tencere. Milletin derdi, özgürlük. Milletin derdi, ödenemeyen faturalar, gelmek bilmeyen ay sonları. İktidar acilen boş konuşmayı, hamaset yapmayı bırakıp, milletimizin gündemine odaklanmalıdır. Yani iktidar, milletimizin kendine verdiği işi yapmalıdır. Emeklilere nefes aldıracak adımları atmalı, Tencereyi kaynatamayan anaların feryadına kulak vermeli, ülkesinden umudunu kesen gençlerimize moral olmalıdır. Eğer bunu yapamıyorsa da benden bu kadar demeyi bilmeli, özetle ya bir yol bulmalı ya da yoldan çekilmelidir.
DEVLET AŞIYI BULUR VE GETİRİR: 50 milyon doz aşı için anlaşma yaptığını açıkladıktan 3 ay sonra, iktidarın, ancak 3 milyon doz aşıyı temin edebilmiş olması, vatandaşlarımız da haklı olarak hayal kırıklığı yaratmıştır. Bu vesileyle iktidara, aşıyla ilgili olarak, nasıl büyük bir sorumlulukla karşı karşıya olduğunu, bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Aşının temini ve uygulama süreçleriyle ilgili olarak, bilgiler ve takvim net şekilde acilen açıklanmalıdır. Devlet, aşıyı getirmek için gayret sarf etmez. Bulur ve getirir.
SESSİZ KALAMAZLAR: Gazeteci ve siyasetçilere yapılan saldırıları, devletin savcısına yönelen tehditleri, milletimizin hem huzuru hem de güvenliği açısından kaygı verici buluyorum. Daha önce yaşanan saldırılarda olduğu gibi, devleti yönetenler, gereken cevabı vermedikçe, bu olayların devam edeceğinden endişeliyim. Bu tip olaylar karşısında, ilk tepki vermesi gerekenler devleti yönetenlerdir. Dolayısıyla, son yaşananlarla ilgili olarak, ilk ve en önemli muhatap da Sayın Erdoğan’dır. İçişleri ve Adalet bakanları da saldırganlarla ilgili vakit kaybetmeden işlem yapmakla mükelleftir. Çünkü, 83 milyonun can ve mal güvenliğinin sorumluluğu, onların omuzlarındadır.
MEDENİYET VE HUKUKTAN UZAK: Kendilerine yönelen en küçük sözlü saldırıya bile en üst perdeden cevap verirken, ülkenin siyasetçisi, gazetecisi, savcısı saldırıya uğrayıp, tehdit edilirken sessiz kalamazlar. Bu olmaz, olamaz. Bir yandan hukukta reformdan söz edip, diğer yandan bu hukuksuzluklara sessiz kalmak olmaz. Hele ki saldırganlara arka çıkanlara, bir çift söz edememek hiç olmaz. Bu vesileyle Sayın Erdoğan’ı, Küçük ortağını, bu konularda takındığı, medeniyet ve hukuktan uzak tutumu konusunda, uyarmaya çağırıyorum.
DIŞ POLİTİKADA ‘NE VEREYİM ABİME?’ DENMEZ: Dış politika, devlet ciddiyeti ile, milletin çıkarları öncelenerek yapılır. İç siyasette sevimli görünmek, oy almak, oyunu cebinde tutmak için yapılmaz. Dış politika, diplomasi kanalları ile yapılır. Parti il kongrelerinde, sosyal medya hesaplarında, Cuma namazı çıkışlarında yapılmaz. İçeride hamasi nutuklar atıp, dışarıda ‘Ne vereyim abime?’ denmez. O nedenle, ülkelerin dış politikaları, kişilere göre oluşturulmaz, kişiler arası dostluk ilişkilerine göre belirlenmez, haftada bir politika değiştirilmez.
ERDOĞAN İKTİDARININ HIRSI: Sayın Erdoğan ve hükümetleri, maalesef, Avrupa Birliği normlarını, vesayeti yıkma bahanesiyle, memleketi bir parti devletine dönüştürme hedefiyle kullandı. İktidarının ilk yıllarında, bu konularda adımlar atan Sayın Erdoğan, kendini, mutlak güç olarak gördüğü andan itibaren, köprüleri attı. Kendi imzaladığı sözleşmelere rağmen, AİHM kararlarını uygulamayan, iç hukukta, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan, yargıyı, siyasetin arka bahçesi haline getiren tutumların neticesi, Türkiye-AB ilişkilerini zora soktu. İşte bunun faturasını da bugün, Doğu Akdeniz gibi bölgesel konularda bile karşımıza koyuyorlar. Yani, Sayın Erdoğan’ın iktidar hırsının ve bu hırsın vücut bulmuş hali olan, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin sonuçlarını yaşıyoruz."
Video Haberler
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
- FETÖ elebaşısı Fethullah Gülen öldü
En Çok Okunan Haberler
- Hayatını kaybetti!
- Mansur Yavaş'tan TBMM'ye flaş çağrı!
- TÜİK ekim ayı enflasyon verilerini açıkladı
- AKP’li vekilin PKK yöneticisiyle fotoğrafı gündem oldu!
- 'Erken seçim' çağrısı: CHP tarih verdi
- Serdar Ortaç son malını da satışa çıkardı!
- İşte Belediye Başkanı'nı öldüren saldırganın ifadesi!
- 'Atatürk ile Cumhuriyet ile bayrak ile...'
- İşte sıfır faizli kredi veren bankalar…
- AKP'den kayyum için ilk açıklama