YÖK’ün ‘müjde’ gibi sunduğu kararın perde arkası

YÖK’ün, azami eğitim süreleri dolan öğrencilerin ek sınav hakkıyla programlarını bitirmelerine olanak tanıyan kararı kamuoyunun tepkisini çekti. Karar; başarısızlığın ödüllendirileceği, öğrencilerin gözünde emek vermeyi değersizleştireceği ve yeni diplomalı işsizler yaratacağı gerekçesiyle eleştiriliyor.

YÖK’ün ‘müjde’ gibi sunduğu kararın perde arkası
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.03.2022 - 17:23

Yükseköğretim Kurumu’nun (YÖK) aldığı bir karara göre, 2017-2018 eğitim yılında üniversitelerden ilişkisi kesilen öğrenciler, azami eğitim süreleri dolmuş olsa dahi ek sınav hakkıyla programlarını bitirebilecekler.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 44. maddesine göre öğrenciler; iki yıl olan ön lisans programlarını dört, dört yıl olan lisans programlarını yedi, beş yıl olan lisans programlarını sekiz, altı yıl olan lisans programlarını ise azami dokuz yıl içinde tamamlamak zorundaydılar. Ancak YÖK, 1 Ekim 2021 tarihinde tepki çeken yeni bir karara imza attı.

YÖK’ÜN MÜJDESİ!

YÖK’ün 'müjde' olarak takdim ettiği bu yeni karara göre, 2017 - 2018 eğitim öğretim yılından itibaren ilişiği kesilen öğrenciler; başarısız olma sebebi fark etmeksizin, geçmişte kaç ders alıp almadığı ve kaç sınavdan geçip geçmediğine bakılmaksızın ‘ek sınav hakkı’ tanınarak mezun olabilecek.

İlgili değişikliğe göre, kalan ders sayısını tek derse düşüren öğrencilere de sınırsız ek sınav hakkı tanındı. Bu durum, eğitimin kalitesinin düşeceği ve başarı gösteremeyen öğrencilerin ‘mezun olana kadar sınava girilebileceği’ yönündeki eleştirileri de beraberinde getirdi.

Kararın tartışmalı olduğunu ve başarısızlığın ödüllendirildiğini belirten uzmanlar konuya ilişkin düşüncelerini Cumhuriyet’e anlattı.

“EMEK VERMEYİ DEĞERSİZLEŞTİRİYOR”

İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Arzu Kihtir, konuya ilişkin demecinde, “Dersi daha önce hiç almamış öğrenciye o dersin sadece sınavını açmak ve geçme şansı vermek, o dersi alıp 14 hafta derse katılıp, vize ve final sınavlarına girip geçen öğrencilere karşı adaletsiz bir durum yaratıyor. Bir dersten zahmetsiz geçilmesi, öğrencilerin gözünde ‘emek vermeyi’ değersizleştiriyor” dedi.

“ADALETSİZ BİR DURUM VAR”

Dersi daha önce hiç almamış öğrencilere ‘Ek Sınav Hakkı’ tanındığını da aktaran Kihtir, “Dersi hiç almamış öğrencilere o dersin sınavlarını açmak yerine, ek süre verilmesi gerekirdi. Böylelikle, tanınan süre içinde hak tanınan öğrenciler de tıpkı emek veren öğrenciler gibi dersin gereğini yerine getirmiş olacaklardı. Ortada adaletsiz bir durum var” dedi.

Kararın iki tarafa bakılmadan, sadece mağdur üzerinden bakılıp af kararı çıkarmanın yanlış olduğunu ifade eden Eğitim Uzmanı Salim Ünsal, kurallara uyan ve eğitim yükümlülüklerini yerine getiren öğrencilerin mezun olduktan sonra çalışma hayatındaki rekabeti de düşünerek haklarının gözetilmesi gerektiğini söyledi.

“AFLAR, KURALLARA GÜVENİ AZALTMAKTA”

‘Ek Sınav Hakkı’nın da ‘af kapsamında’ olduğuna değinen Ünsal, “Her 10 yılda bir hükümlü affı, vergi affı, ceza affı ve son tahlilde öğrenci affı gibi kavramlar toplumun ne yazık ki adalete ve konulan kurallara güvenini azaltmaktadır. Burada gerçek anlamda bir öğrenci mağduriyeti yaşanmışsa elbette bu mağduriyetin giderilmesi adına belli zamanlarda bu tür haklar tanınabilir. Bunda hiçbir problem yok. Ancak yapılan bu tür bir değişikliğin kamu vicdanında sağlam gerekçelerle temellendirilmesi gerekir” dedi.

Haklı gerekçelerle azami süreyi doldurup öğrencilik hakkını yitirenlere hak verilmesi konusunda itirazı olmadığını aktaran Ünsal, keyfi bir şekilde bu süreyi dolduranları da kapsayan bu sürecin vicdanları yaralayacağını söyledi.

“YENİ DİPLOMALI İŞSİZLER YARATIR”

YÖK’ün verdiği karara vicdani açıdan bakılması gerektiğini hatırlatan Ünsal şunları kaydetti:

“Bir tarafın mağduriyetini giderelim derken başka mağduriyetler de yaratmamak gerekir. Bu tür kararlar alınırken, kurallara uygun hareket eden bireylerin kendini kötü hissedecekleri kararlara imza atılmamalıdır [...] Mezun sayısının bu kadar yüksek, istihdam olanaklarının az ve diplomalı işsizliğin bu kadar yüksek olduğu bir dönemde makul gerekçeler kamu vicdanını aydınlatacak şekilde anlatılmadığı sürece yeni diplomalı işsizler yaratmaktan öteye gitmeyecek bir karar gibi duruyor...”

“AF UYGULAMASI ‘ATA SPORU’ HALİNE GELDİ”

YÖK’ün vermiş olduğu ‘ek sınav hakkı’na ilişkin bir değerlendirme de Bahçeşehir Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Şimşek’ten geldi. Şimşek, eğitimde tanınan bu tür af uygulamalarının uzun yıllar yükseköğretimde kullanıldığını ve bu tür afların neredeyse ‘ata sporu’ haline geldiğini belirtti.

Prof. Şimşek, konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

“Disiplin suçu işlemiş ve ‘başarısızlık’ nedeniyle üniversiteden atılmış çocuklara bu hakkı verseniz ne olacak? Bu hak verilmesine rağmen bu durumdaki çok az bir öğrenci bu hakkını kullanarak derecesini tamamlar, çoğunluk bu hakkını bile kullanmaz bu bilinen bir gerçektir. Bu hakkı kullanıp başarılı olsan ne olacak? [...] Bu tür uygulamalar özellikle seçimler öncesinde daha sık yapılırdı. Bir yıl içinde ufukta bir seçim olduğuna göre belki “yeni af” kararı da bununla ilgilidir.”

“KAZANAN AZ, KAYBEDEN ÇOK OLACAK”

Bu tür afların sonuçlarını, eğitim kurumları ve eğitimcilerin çekmek zorunda kaldığını aktaran Prof. Dr. Hasan Şimşek, "Hocalar bu öğrenciler için özel sınav hazırlarlar, üstelik de birden fazla kere. Aslında bu işin sonunda kazanan pek az, kaybeden ve ek yüklerin altına girenlerin sayısı bir hayli fazladır" dedi.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon