Yenidoğan davası 10'uncu gününde: Sanık doktor Opara bebek için otopsi talep etti

Yenidoğan davası, bugün ilk duruşmanın 10'uncu gününde devam ediyor. Opara bebeğin ölümünden sorumlu tutulan tutuksuz sanık Dr. Ali Aksu, uzman görüşünün eksik ve hatalarla dolu olduğunu öne sürerek, Opara bebek için otopsi yapılmasını talep etti.

Yenidoğan davası 10'uncu gününde: Sanık doktor Opara bebek için otopsi talep etti
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 29.11.2024 - 11:34

İstanbul'da, SGK'den daha fazla para almak için yeni doğan bebekleri, önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, ihmal sonucu en az 10 bebeğin ölümüne neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddiasıyla 22'si tutuklu 47 sanığın yargılanmasında bugün dokuzuncu güne girildi. Geride kalan yedi günde 22 tutuklu sanık ile 12 tutuksuz sanık olmak üzere toplam 34 sanık savunma yaptı.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya 22 tutuklu sanık ile tutuksuz sanıklar ve tarafların avukatları katıldı.

"HİÇBİR YOLSUZLUĞA MÜSAADE ETMEDİM"

Örgüte yardım ve dolandırıcılık suçlarından yargılanan tutuksuz sanık Dr. Hıdır Yüksel savunmasında, "55 senelik hekimim. 2024'ün Ocak ayına kadar Esenyurt Reyap Hastanesi'nin sorumlu müdürüydüm. Çalıştığım yerde prensip olarak hiçbir yolsuzluğa, sorumsuzluğa müsaade etmedim. Böyle bir şeyin olması mümkün değil. Reyap Hastanesi'nin yoğun bakım sorumlusunu tanırım. Dr. Fırat Sarı vardı. Cansu diye hemşire vardı, ondan sonra Mehtap hemşire geldi. Bulunduğum hastanede işletme diye bir şey yok. Biz kurumsal bir hastaneyiz. Yenidoğan servisimiz 25 yataklı olduğu için doğumlar çok olduğu için bazen hastanemiz kapasiteyi karşılamıyordu. Bu yüzden dışarıdan sevk pek olmazdı. Hastanenin Genel Müdürü Özgür Tosuner'di. Yönetimle, idari işlerle ilgilenirdi. Çakıştığım süre içinde hasta yakınlarından bana gelmiş herhangi bir şikayet olmadı" dedi.

Mahkeme başkanı sanık Yüksel'e sanıkları tanıyıp tanımadığını sordu. Yüksel ise Fırat Sarı, Cansu Akyıldırım ve Mehtap Sayar dışında kimseyi tanımadığını söyledi.

"UZMAN GÖRÜŞÜNÜ KÖKLÜ HASTANELERDEKİ HOCALAR HAZIRLAMALIYDI"

Tutuksuz sanık Dr. Ali Aksu, üç çocuk babası olduğunu söyleyerek, "32 yıllık meslek hayatımda 10 binlerce hasta baktım. Böyle bir dosyada karşınızda bulunmaktan çok üzgünüm. Kamu kurumlarını kullanarak dolandırıcılık suçunu kabul etmiyorum. İhmali davranışla kasten öldürme suçunu da kabul etmiyorum. Bu husus, uzman görüşüne dayanmaktadır. Uzman görüşü, Sağlık Bakanlığı bünyesinde bulunan bir devlet hastanesinde çalışan üç doktor tarafından hazırlanmıştır. Böyle bir raporun, Çapa, Hacettepe gibi köklü fakültelerde çalışan hocalar tarafından hazırlanması gerekir. Rapor hazırlanırken tedaviye katılanların görüşü alınmamıştır" dedi.

"İSTANBULDA ÇOCUK YOĞUN BAKIM SERVİSİ ÇOK AZ"

Opara bebeğin ölümüne ilişkin savunma yapan sanık Aksu, "Opara bebek, Beylikdüzü Medilife Hastanesi'ne öksürük şikayetiyle başvuruyor. Muayene edilip reçetesi yazıldıktan sonra eve gönderiliyor. İlk tedavi uzman raporunda yer almıyor. Durumu ağırlaşan hasta tekrar hastaneye getiriliyor ve yatışı yapılıyor. Hastanın yatışının sekizinci saatinde kalbi duruyor, iki kez canlandırma yapılıyor. Ardından hasta yeni doğan yoğun bakıma alınıyor. Daha sonra çocuk, 6 aylık olduğu için 112 ile irtibata geçiliyor ancak 112'den olumlu sonuç alınamıyor. Bunun medeni de İstanbul'da çocuk yoğun bakımının çok çok az olmasıdır" dedi.

SANIK DOKTOR OPARA BEBEK İÇİN OTOPSİ YAPILMASINI İSTEDİ

Sanık Dr. Ali Aksu, savunmasının devamında, "Opara bebeğin annesinin verdiği bir röportaj var. Burada çocuğunun neredeyse hayati fonksiyonlarının durma noktasına geldiğini belirtmektedir. Acil olarak gelen bir hastanın, çocuk yoğun bakım ünitesi yok diye reddedilmesi mümkün değil. Uzman görüşü o kadar eksik ve hatalarla doludur ki, Opara bebeğin başvurduğu ilk hastanenin adını da yanlış yazmıştır. Rapor, kullanılan ilacın yanlış olduğunu söylemiyor. Raporda, 'düşünülmüştür' denilmesi, değerlendirmenin subjektif olduğunu göstermektedir. Opara altı aylık olmasına rağmen 5 kilodur. Altı aylık bir bebeğin normal kilosunun 6 buçuk yedi kilo olması beklenir. Oparanın tüm çabalara rağmen kaybedilmesinin sebebi, doğuştan kalp hastalığı, genetik hastalıklar olabileceği unutulmamalıdır. Bu dosyanın en büyük eksikliği otopsi yapılmamasıdır. Bu aşamadan sonra yapılacak adli tıp incelemeleri eksik kalacaktır. Ben Opara bebek için otopsi yapılmasını talep ediyorum" diye konuştu. 

İddianamede, Opara bebeğin ölüm saatinin, gerçeğe aykırı şekilde doldurulması talimatını verdiği iddiasına cevap veren Aksu, bu konuda kimseye talimat vermediğini söyledi.

"İTİBAR SUİKASTI YAPILMIŞTIR"

Sanık Ali Aksu, "Bu dava, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının, iş birdiği yaparak 'hayata gözlerini yeni açmış bebeklerin öldürüldüğü' algısı oluşturulduğu ilk davadır. Toplum vicdanında mahkum edilmeye çalışılmıştır. Yazılı ve görsel medyada tarafıma itibar suikasti yapılmıştır" diye konuştu.

"MOTİVASYON ÖDEMESİ ALIYORDUK"

Örgüt üyeliği, dolandırıcılık ve ihmali davranışla kasten öldürme suçlarından yargılanan tutuksuz sanık Bahar Kanık, savunmasında, "Suçlamaları kabul etmiyorum. 2015-2020 yılları arasında Çorlu Reyap'ta çalıştım. Çalışmaya başladığımda hastanede ciddi bir yoğunluk vardı. Sorumlu hemşire de gelip bize Fırat Sarı'nın motivasyon ödemesi olarak bize para vereceğini söylüyordu. Biz de bu parayı sorgulamadık. Ben sorumlu olduktan sonra Fırat Sarı parayı bana göndermeye başladı, ben de bu parayı hemşirelere dağıtıyordum" dedi.

"ÇOK KÖTÜ BİR BEBEKTİ"

Halime bebeğin ölümüne ilişkin konuşan sanık Kanık, "Halime bebek gerçekten kötü durumdaydı. Ben de Fırat Sarı'ya hastaneye gelmesini söyledim, o da İstanbul'da kötü bir bebekle ilgilendiğini söyleyip, bize ne yapmamız konusunda talimatlar verdi. Biz de ona göre müdahalelerde bulunduk. Bebeğin damarları, dopamin ilacı nedeniyle tahrip olmuştu, damar yolu açacak yer kalmamıştı ve son olarak kafasından damar yolu açmak zorunda kalmıştık. Dopamin ilacı da kafadan açılan damaryolundan verilebilecek bir ilaç değil. O yüzden bu ilacı kestik. Bebek iyice kötüleşti, canlandırmaya tepki vermedi. Fırat Sarı'ya durumu bildirdim. Ama biz hemşireler olarak bebeğin ölüm saatini tayin edemiyoruz bu yüzden Fırat Sarı gelene kadar solunum cihazına bağlı halde bıraktık. Fırat Sarı ile bu konuda konuşurken ben bir filmde geçen repliği söyledim, Fırat Sarı da ona istinaden 'Dedemin fişi' dedi. Bu Halime bebekle ilgili değildi. Neyden bahsettiğimi bildiği için ona karşılık verdi" diye konuştu.

MAHKEME BAŞKANI SANIĞIN İNSANLIĞINI SORGULADI

Mahkeme başkanı, sanık Kınık ile Fırat Sarı arasında geçen, "Dedemin fişi", "Tüh bugün de besleyecektik, kalk kız besleyeceğiz seni" gibi tapelerde bebeklerle ilgili kendi aralarındaki şakalaşmalarını okuyarak, Kınık'a çocuğu olup olmadığını sordu, Kınık, 'Var' diye cevap verdi. Başkan bu kez, "Şakalar yapıyorsunuz, kendinizi o bebeklerin annelerinin yerine koyun, bebeğiniz hakkında doktorla hemşire böyle konuşsa ne hissedersiniz" diye sordu. Sanık Kınık, "Çok haklısınız, keşke yapmasaydık. İki kişi arasında geçen konuşmalar" diye yanıt verdi. Mahkeme başkanı, "Bu ciddi bir iş, pandemi döneminde mücadele verdiler, toplum da destekledi. Bu tapeleri görünce de lakayıt olarak algılanıyor. Filmlerde böyle şakalaşmalar oluyor, belki de filmler gerçeği yansıtmıyor" dedi.

DURUŞMA PAZARTESİ GÜNÜNDE DEVAM EDECEK

Duruşmaya, 2 Aralık Pazartesi günü saat 09.30'da devam edilmek üzere ara verildi. 10'uncu günü de biten duruşmada şimdiye kadar tutuklu 22 sanık ile beraber toplamda 44 sanığın savunması alındı. Duruşma, 11'inci gününde savunmaları alınmayan üç tutuksuz sanık, malen sorumlu hastanelerin avukatları ve müştekilerin beyanlarının alınmasıyla devam edecek.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler