Ulusal mücadelenin şekillendiği Sivas Kongresi’nin 105. yıldönümü

Ünalp: "Sivas Kongresi kararlarında şunu görmek mümkündü: Mustafa Kemal Paşa, henüz mücadelenin başlarında gelecekteki devletin çerçevesini çizmiş bulunuyordu. Bu devlet ulusal egemenliğe dayalı, demokratik, laik ve bağımsız bir devlet olacaktı”

Ulusal mücadelenin şekillendiği Sivas Kongresi’nin 105. yıldönümü
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.09.2024 - 04:00

1. Dünya Savaşı’nın sonunda Osmanlı Devleti ile emperyalist İtilaf Devletleri arasında imzalanan ve Osmanlı için savaşı bitiren Mondros Mütarekesi imzalandı. İtilaf Devletleri Anadolu’yu işgale başladı. Bu sırada işgallere karşı halkın tepkisini dindirmekle görevlendirilen Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru’yla 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun’a çıktı. Ancak görevinin aksine halkın örgütlü mücadeleye girişmesi için çalışmalara başladı. Bu hedefle Mustafa Kemal, 22 Haziran 1919’da “Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. Milletin geleceğini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” parolasıyla Amasya’da mücadelenin fitilini ateşledi. Amasya’da ateşlenen fitil, 23 Temmuz-7 Ağustos 1919’da “Vatan bir bütündür, asla bölünemez, parçalanamaz” ilkesiyle Erzurum’da alevlendi. Amasya Genelgesi’nde ulusal bir kongrenin Sivas’ta toplanması kararlaştırılmıştı. Kongre, 4 Eylül 1919’da bugünkü Sivas Cumhuriyet Lisesi binasında başladı. Bir hafta süren kongreye 38 delege katıldı. 11 Eylül’de biten kongrede şu kararlar alındı:

  • Osmanlı toprakları ayrılmaz ve hiçbir bahane ile bölünmez bir bütündür.
  • Kuvayı Milliyeyi amil ve iradei milliyeyi hâkim kılmak esastır.
  • Tamamen milli vicdandan doğan ve aynı amaç için kurulan bütün milli cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmiştir.

‘YA İSTİKLAL YA ÖLÜM’

Sivas Kongresi’nin önemini Cumhuriyet’e değerlendiren Ufuk Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Doç. Dr. F. Rezzan Ünalp, kongreler arasında yerel nitelik taşımayan tek kongrenin Sivas Kongresi olduğunu belirtti. Ünalp, kongrede en yoğun tartışmalarının “manda” konusunda yaşandığını belirterek, “8 Eylül günü en tartışmalı gün oldu. İsmail Hami (Danişment), İsmail Fazıl Paşa ve Bekir Sami (Kunduh) Bey’in hazırladığı ve 25 kişinin imzasını taşıyan bir önerge sunuldu. Bu önerge ABD mandası isteğini içermekteydi. Manda fikrini savunan delegeler de vardı” dedi.

Ünalp, kongrede Mustafa Kemal gibi “Ya istiklal, ya ölüm” hedefinde olanların da bulunduğunu söyleyerek aralarında en dikkat çekenin kongreye askeri öğrenci üniforması ile gelen Askeri Tıbbiye temsilcisi olan Tıbbiyeli Hikmet (Boran) olduğunu belirtti. “O akşam mandayı kesinlikle reddeden oldukça ateşli bir konuşma yaptı” diyen Ünalp, Tıbbiyeli Hikmet’in konuşmasını şöyle aktardı: “Paşam, farzı muhal, manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i ‘vatan kurtarıcı değil, vatan batırıcısı’ olarak adlandırır ve lanetleriz.”

Ünalp, Mustafa Kemal’in Tıbbiyeli Hikmet’e yanıtının ise “Müsterih ol. Parolamız tektir, ya istiklal, ya ölüm” şeklinde olduğunu belirtti.

‘SİVAS’TA GÜÇ KAZANDI’

Sivas Kongresi’nin ulusal mücadeleyi sağladığını belirten Ünalp, “Sivas Kongresi’nde ortaya çıkan tablo çok açıktı. O da şuydu: Bu mücadelenin önderi Mustafa Kemal’di ve Sivas’ta güç kazanmıştı. O, mücadeleyi kişisel değil kitlesel bir tabana yerleştirdi. Bu hukuki anlamıyla ulusal egemenlik ilkesinin yaşama geçmesi demekti. Sivas Kongresi kararlarında şunu görmek mümkündü: Mustafa Kemal Paşa, henüz mücadelenin başlarında gelecekteki devletin çerçevesini çizmiş bulunuyordu. Bu devlet ulusal egemenliğe dayalı, demokratik, laik ve bağımsız bir devlet olacaktı” ifadelerini kullandı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler