TİP Sözcüsü Sera Kadıgil’den, Genel Kurul'da dikkat çeken konuşma: 'Biz çoktan kazandık'

TİP Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, Genel Kurul'daki bütçe görüşmelerinde dikkat çekici bir konuşma yaptı. Yurttaşların sorunlarını dillendiren Kadıgil, “Böyle bir ülke için hâlâ umut var mı?” diye sorarken, AKP’ye direniş örneklerini vererek, “Bu ülkenin iyi insanları, sanmayın ki yalnız kaldık. 20 yıldır şu umudu söküp alamadılar ya içimizden, bilin ki biz çoktan kazandık” dedi.

TİP Sözcüsü Sera Kadıgil’den, Genel Kurul'da dikkat çeken konuşma: 'Biz çoktan kazandık'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.12.2021 - 17:31

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin görüşmeleri devam etti. Teklifin 8. maddesi üzerine söz alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, dikkat çekici bir konuşma yaptı.

Kadıgil’in konuşmasının tamamı şöyle:

"Bütçe kanunu üzerine söz almış bulunuyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum ancak ben bugün buradakilere konuşmayacağım. Sana, bana, bize konuşacağım.

Biliyorum günler karanlık; yoruldun, bunaldın, bıktın. İnsan gibi yaşayamamaktan, daha ayın başından sonunun hesabını yapmaktan, eskiden çeyrek altın aldığın paraya bugün tuvalet kağıdı bile alamamaktan, usandın, biliyorum.

Biliyorum kız kardeşim; yaşayacağın hayata burnunu sokan hadsizlerden, aile adı altında ille ki bir erkeğe zimmetlenmekten, dövülmekten, öldürülmekten bıktın biliyorum.

Biliyorum genç arkadaşım; imkanın olsa bir dakika kalmayacaksın bu ülkede. Seni daha 13’ünde memleket derdine düşüren bu düzenden, sana bir telefonu çok görenlerden, artık çok çalışıp doktor mühendis çıksan bile rahata çıkamayacağını bilmekten, geleceksizlikten, güvencesizlikten gına geldi biliyorum.

Görüyorum umutsuzsun, mutsuzsun. Eğitim çöktü, üretim çöktü, paramız çöktü, kasa tamtakır…

ÖZGÜR VE ADİL BİR ÜLKE HÂLÂ MÜMKÜN MÜ?

Peki, bunca batıktan sonra tekrar ayağa kalkabilir miyiz? Hani derler ya, bu maç buradan döner mi? Gerçekten özgür ve adil bir ülke mümkün mü hâlâ?

Kimsenin dili, dini, ırkı, mezhebi, cinsiyeti, yönelimi yüzünden ayrımcılığa uğramadığı bir ülke mesela?

Haftada 4 gün, günde 6-7 saat çalıştığın, emeğinin karşılığını aldığın, emekli olunca huzur ve refah içinde yaşlandığın; ailesi zengin olanın hayata 10-0 önde başlamadığı, çocuğuna laik ve bilimsel bir eğitim verebilmek için bankadan kredi çekmek zorunda kalmadığın; özgürce fikrini söyleyeceğin, gönlünce siyasetçileri yereceğin; yurt dışına gitmek zorunda kalanların koşa koşa geri dönmek isteyeceği bir ülke çıkar mı hâlâ bize bıraktıkları enkazdan?

Kadınların günün her saatinde kentin her köşesinde korkmadan yürüyebildiği, isteyenin öpüştüğü, isteyenin sarıldığı, kahkahaların dört bir yana yayıldığı bir ülke mesela?

‘BU ÜLKEDE HÂLÂ UMUT VAR’

Sahi, böyle bir ülke için hâlâ umut var mı? Var kardeşim. Biliyorum umut var hâlâ bu ülkede! İnanıyorum!

Gün boyu bankalardan gelen taciz mesajlarına karşın akşam eve gelip de çocuğuna kolayı değil, doğruyu anlatacak gücü buluyorsan hâlâ kendinde, ya da evlenip çocuk yapmayı mecburi sananlara inat yaşamak istediğin gibi yaşıyorsan hayatını, umut var!

Ege’de bir avuç orman köylüsü koca koca maden şirketlerine kafa tutuyorsa; Karadeniz’de deresine göz diken şirketlerin karşısına bastonuyla dikiliyorsa Havva Ana; Sokaktaki köpeğin bir gece olsun tok yatması için kendisi aç yatmayı göze alan güzel insanlar varsa aramızda, umut var.

Kendisini korudu diye 15 yıl ceza verdiğiniz Çilem Doğan, kızını bize emanet ettiği mektubunda erkek düzene apaçık kafa tutuyorsa; “Bir kişi daha eksilmeyeceğiz” diyen kadınlar, “Biz varız” diyen LGBTİ+’lar sokaklarda ve dimdik karşılarındaysa ve değil bir kadına el kaldırmak, sokakta yürürken önündeki kadın tedirgin olmasın diye durup mahcupça bekleyen erkekler varsa hâlâ aramızda, bilin ki sokaklarında hepimizin huzur içinde dolaşacağı bir ülke için de umut var!

Ankara’da barış isterken eşini ve oğlunu kaybetmesine rağmen, “Barışın bir gün mutlaka geleceğine” inanmaya devam edebilen Nezahatler; bacaklarını IŞİD bombasında kaybetmesine rağmen inadına mini eteğiyle Nevruz halayı çeken Lisalar; Soma’da "Vallahi de korkmuyoruz, billahi de korkmuyoruz sizden” diye haykıran madenciler; kaybettiği çocuğunun hesabını sormak için azimle direnen Mısra Özler; 872 haftadır inatla Galatasaray Meydanı’nı size dar eden Cumartesi Anneleri varsa; demek ki umut da var arkadaşım bu ülkede!

Sokak ortasında oğlunu katlettikleri Emel Anne, Ali İsmail gibi özgür bir dünya düşleyen yüzlerce çocuğu okutmaya devam ediyorsa; Gülsüm Abla bir adım geri basmadan katillerden hesap soracağımız günü bekliyorsa inatla; Gezi Parkı’nda hâlâ boylu boyunca duruyorsa uğruna göz verdiğimiz, can verdiğimiz ağaçlar ve hâlâ her olayda korkudan tirtir titreyerek kapatıyorlarsa o canım parkın dört yanını, demek ki umut var!

Bu karanlığın içine doğmasına, imam hatiplere, tarikat yurtlarına mecbur edilmesine rağmen “dindar ve kindar” olmayı değil; eşit, adil ve özgür olmayı seçen bir gençliği varsa bu ülkenin, umut var!

Saraya kul olup “hayatını kurtarmak” varken menfaati için haysiyetini satmadan onuruyla direnen milyonlarca insan varsa, bilin ki umut da var!

‘BİZ ÇOKTAN KAZANDIK’

Bu ülkenin iyi insanları; sanmayın ki yalnız kaldık. 20 yıldır şu umudu söküp alamadılar ya içimizden, bilin ki biz çoktan kazandık.

Biz varsak inat var,

İnat varsa umut var! "


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon