Sağlık emekçileri maaş zammını protesto için iş bıraktı: 'Memura müjde' başlıklarıyla milleti kandırdılar'
Zam düzenlemesine karşı iş bırakan Genel Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Derya Uğur, "2001’den beri iktidara sahip olanlar her zam dönemine yandaş basına ‘memura müjde’ başlıklarıyla milleti kandırmış ve kandırmaya devam etmektedir" ifadelerini kullandı. Uğur, "Siyasi iktidar ve onun yandaşlığı dışında hiçbir faaliyeti bulunmayan sözde yetkili sendika yüzünden kamu emekçisi, AKP’nin iktidara geldiği 2002’deki alım gücünün çok gerisinde kalmıştır" diye konuştu.
Birleşik Kamu İş Konfederasyonu'na bağlı sendikalara üye sağlık çalışanları, memur maaş zamlarını protesto etmek için bugün bir günlük iş bırakma eylemi yaptı.
Ankara'da Ulus Meydanı'nda toplanan 100 sağlık çalışanı, acil hastalar ve ağır hastaların sağlık hizmetini aksatmayacak şekilde yapılan iş bırakma eylemine ilişkin basın açıklaması yaptı. Sendika üyeleri, 'Geçinemiyoruz', 'Vazgeçmiyoruz, hakkımızı istiyoruz' yazılı pankart ve dövizler taşıyıp, "Devletin memuru yoksul olamaz", "Ücretli köle olmayacağız" sloganları attı.
Genel Sağlık İş Genel Başkanı Derya Uğur, "Sağlık çalışanı, dün aldığı yumurtadan daha az, aldığı sütten, aldığı peynirden, aldığı ekmekten daha az alıyor. Daha çok çalışıyor ama daha az kazanıyor. Alım gücü azalıyor, toplum nezdinde değeri azalıyor. Artan şey var o da ödediği faturaların tutarları. 'Büyük Türkiye', 'Türkiye Yüzyılı' gibi laf oyunlarıyla kitlelere 'cambaza bak' oynatan iktidar sahipleri, bugün kamu emekçisini daha fakir hale getirmiştir. Ülkenin bu kötü ekonomik durumu içerisinde mücadelemiz, sadece ve sadece yoksulluk sınırı üzerindeki tek kalem maaş içindir. Yönetemediğiniz ekonominin faturasını biz memurlara kesemezsiniz" dedi.
Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu'na bağlı Genel Sağlık İş, Hemşireler ve Tüm Sağlık Profesyonelleri Sendikası, Anadolu Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası’na üye sağlık çalışanları, memur maaşına yapılan zamlara tepkilerini dile getirmek için bugün bir günlük iş bırakma eylemi yaptı. Ulus Heykel'de bir araya gelen sendika üyeleri, "Üretirken tükenmek istemiyoruz", "Gasp edilen haklarımızı geri alacağız", "Saraylar sizin alanlar bizimdir" pankartları arkasında, "Emekçiyiz haklıyız kazanacağız", "Devletin memur yoksul olamaz" sloganları attı.
"DEVLETİN MEMURLARINI YOKSULLUĞA MAHKUM EDEMEZSENİZ"
Genel Sağlık İş Genel Başkanı Derya Uğur, şunları söyledi:
"Bugün bu meydana ilk çıkışımız değil, görünen o ki son da olmayacak. Siyasi iktidarın 21 yıldır sistemli bir şekilde kamu emekçilerini açlığa ve yoksulluğa mahkûm etmesini bu meydanlardan birçok kez dile getirdik ancak onlar sesimizi duymamakta ısrar ettiler. Bugün yine meydanlarda, eylemdeyiz. Bin 150 odalı sarayı devletin itibarı olarak görenlere, halkı aç yatarken yandaşlarına halkın kaynaklarını akıtan kifayetsiz muhterislere, kendilerini bu ülkenin sahibi sanarak, 21 yılda yerleştirdikleri sadaka kültürünü normalmiş gibi sunanlara, bu meydanlardan bir kez daha sesleniyoruz: Devletin itibarı, halkın refah seviyesi ile kamu çalışanlarının emeğine verilen değer ile ölçülür.
Eğer gerçekten devletin itibarını düşünüyorsanız, devletin memurlarını yoksulluğa mahkûm edemezsiniz. Kamu emekçilerinin yoksul olduğu bir ülkede refahtan da itibardan da bahsedilemez. Fakir kitlelerin daha da fakirleştirilmesi yolunda atılan her adım, “Türkiye Yüzyılı” diye parlatmaya çalıştığınız kişisel ikbal hırsınızın tabutuna çakılan bir çivi olarak yankı bulacaktır. Ülkenin bu kötü ekonomik durumu içerisinde mücadelemiz, sadece ve sadece yoksulluk sınırı üzerindeki tek kalem maaş içindir. Yönetemediğiniz ekonominin faturasını biz memurlara kesemezsiniz.
"KARANLIKTAKİ KAMU EMEKÇİLERİNİ ZİFİRİ KARANLIĞA GÖMMÜŞTÜR"
Yeni bir döneme girildiği görüntüsünü veren siyasi iktidar, önceki icraatlarını aratmayacak şekilde karanlıktaki kamu emekçilerini zifiri karanlığa gömmüştür. Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'na sunulan memur maaş artışı önerisi, memurların açlık, yoksulluk ve sefalete mahkumiyeti için atılan tehlikeli bir adımdır. Tehlikelidir, çünkü toplumsal barışı tehdit etmektedir. Tehlikelidir çünkü yandaşlara aktarılan mali kaynakların devasalığı yanında, devleti temsil eden memura sadaka anlamına gelmektedir. 2002 yılından bu yana iktidara sahip olanlar, her zam döneminde yandaş basının “memura müjde” başlıkları eşliğinde milleti kandırmış, kandırmaya da devam etmektedir. Gerçek enflasyon rakamlarının çok altında olan artışlarla memurun alım gücünü adeta kasıtlı ve maksatlı olarak her yıl azaltmıştır. Büyük şehirlerde kiralarını ödemek için maaşlarının tamamını vermek zorunda kalan kamu emekçileri için, maaşlarıyla yaşayabilmek artık imkansızdır. İnsanın sağlıklı yaşaması, daha da önemlisi yaşaması için gece gündüz demeden var gücüyle çalışan sağlık emekçileri, aldığı maaşlarla geçinemediği için daha fazla çalışmaya, daha fazla nöbet tutmaya mecbur bırakılmaktadır.
"BUGÜN KAMU EMEKÇİSİ DAHA FAKİR HALE GETİRMİŞTİR"
Siyasi iktidar ve onun yandaşlığı dışında hiçbir faaliyeti bulunmayan sözde yetkili sendika yüzünden kamu emekçisi, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılındaki alım gücünün çok gerisinde kalmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Eğer 8 yıl öncesi asgari ücretle aldığın yumurtadan, aldığın sütten, aldığın peynirden, aldığın ekmekten bugün daha az alıyorsan bize oy verme” sözleriyle memurun durumunu daha belirginleştirelim. Sağlık çalışanı, dün aldığı yumurtadan daha az, aldığı sütten, aldığı peynirden, aldığı ekmekten daha az alıyor. Daha çok çalışıyor ama daha az kazanıyor. Alım gücü azalıyor, toplum nezdinde değeri azalıyor… Artan şey var o da ödediği faturaların tutarları.
“Büyük Türkiye”, “Türkiye Yüzyılı” gibi laf oyunlarıyla kitlelere “cambaza bak” oynatan iktidar sahipleri, bugün kamu emekçisini daha fakir hale getirmiştir.
Siyasi iktidar, bununla da yetinmemektedir. Konfor alanını genişletmek, kamu emekçilerini sesini çıkartamayan ücretli kölelere dönüştürmek amacıyla kamu sendikacılığına getirdiği yüzde 2 barajıyla yandaş sendikalara yandaşlık primi vererek, kamu emekçilerini satın alıp memurları susturmaya çalışmaktadır. Ancak biz susmayacağız, sesimizi de kısamayacaksınız. Sefalet zammınıza boyun eğmeyeceğiz. Emeğimizin hakkı için direndik direnmeye de devam edeceğiz."
"TOPLU SÖZLEŞMENİN HİÇBİR ANLAMININ KALMADIĞINI SÖYLÜYORUZ"
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Yeşildağ, şunları kaydetti:
"Anlamayanlara duymak istemeyenlere meydanlardan sesleniyoruz; devleti temsil eden memura sadaka temsili zam verilmiştir. Daha dün aldığımız yumurtadan daha az alıyoruz, ekmekten daha az alıyoruz, bugün sütten, etten daha az alıyoruz. Bugün kamu emekçisi daha fakir hale getirilmiştir. AKP iktidarı ekonomik krizin yükünü tamamen emekçilerin sırtına yıkan, gelir adaletsizliğini derinleştiren, açlığı ve yoksulluğu artıran politikalara yönelmiştir. Kamu emekçilerine ve emeklilerine 2021 yılı 6. Dönem Sözde Toplu Sözleşme görüşmelerinde 2022’de yüzde 5+7, 2023’te ise yüzde 8+6 ve enflasyon farkı teklifini hatırlatıyoruz ve uzun süredir toplu sözleşmenin hiçbir anlamının kalmadığını söylüyoruz.
Ülkenin bu kötü ekonomik durumu içerisinde mücadelemiz, sadece ve sadece yoksulluk sınırı üzerindeki tek kalem maaş içindir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimden önce “en düşük memur maaşının 22 bin lira olacağı” vaadinin üzerinde 2 ay geçmemiştir. Ancak en düşük memur maaşının 22 bin liraya çıkarılacağını açıkladığı gün bu parayla bin 157 dolar alınıyordu, şimdi için 837 dolar alınmaktadır. Bu kısacık zamanda bile henüz verilmeyen en düşük memur maaşının alım gücü neredeyse 320 dolar erimiştir. TÜİK, haziran ayı enflasyon verilerini aylık yüzde 3,92, altı aylık yüzde 19,77 ve yıllık olarak yüzde 38,21 olarak açıklamıştır. 6 aylık enflasyon rakamının belli olmasından sonra kanuni düzenleme ile yapılacak seyyanen artış dışında memurlara, sözleşmeli personele ve emeklilere verilecek zam oranı yüzde 17,55 olarak açıklanmıştır.
"KAMU ÇALIŞANI KANDIRILMIŞTIR"
Birleşik Kamu-İş KAMU-AR’ın Haziran enflasyonu yılın ilk yarısında yüzde 33, son bir yılda ise yüzde 80,5 oranında artış yaşanmıştı. Haziran ayı araştırmamıza göre 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 32 bin liraya, açlık sınırı ise 12 bin liraya dayanmıştır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vaat ettiği en düşük memur maaşı 22 bin TL’ye ulaşılması için yeni bir formül devreye alınmıştır. Ancak sefalet oranlı toplu sözleşme zamları ile manipülasyonlu enflasyon rakamları karşısında hükümet ara zam formülüyle durumu kurtarmaya çalışmaktadır. Yeni formül geçmişte olduğu gibi maaş hesaplama katsayılarını arttırma değil benzeri çok az olan “ilave ödeme” şeklinde tasarlanmıştır. Bu ilave oyunu kamu emekçilerinin taban aylığına yansımadığı için emekliliğine yansımayacak bir artıştır. Üstelik önümüzdeki dönemlerde maaşlara yapılacak zamlarda bu artış gör ardı edilerek yapılacaktır. 7. Döneme Toplu Sözleşme zamlarında hangi oranlar verilirse verilsin şimdiden enflasyon altında kalacağı kesindir. Kamu çalışanı bu yolla adeta en hafif tabirle kandırılmıştır. Böylece her memura 8 bin 77 TL ilave ödeme yapılacak ancak hayat pahalılığı 22 bin TL vaat edilirken döviz kuru karşısında bugün çoktan erimiştir.
Emekli bu artıştan yaralanamayacak ve emeklilere 8 bin 77 TL ilave ödeme yapılmayacak. Çünkü artış ilave olarak yapıldı oysaki taban aylık ya da aylık katsayı (maaş hesap katsayıları) üzerinden yapılsaydı emeklileri de kapsayacaktı. Memurların emekli olmamasının en önemli sebeplerinden olan emekli olduklarında; çalışırken aldıkları yoksulluk düzeyindeki maaşı dahi emeklikte alamamaları sorununu daha da büyütmüştür. En düşük kabul edilen memur maaşının çıkarıldığı 22 bin TL’nin aynı memur emekli olunca otomatik olarak 8 bin TL’sinin hatta daha fazlasının düşmesi anlamına gelmektedir. TÜİK hesaplamalarını çetrefilli yapmaktadır. Kamuoyu TÜİK enflasyon rakamlarına güvenmemektedir. Milyonlarca insanı ilgilendiren ücret ve maaş artışları gerçek enflasyona göre değil, çarpıtılmış TÜİK enflasyonuna göre belirlendiğinden ücretli emekçiler iki kez mağdur edilmektedir. Yüksek enflasyonla emekçilerin cebindekine el konulması yetmezmiş gibi vergi dilimlerinde düzenleme yapılmadığı için ücret artışları sonrasında cebine giren maaş vergi olarak geri alınmaktadır.
"İKTİDAR BİR KEZ DAHA KAMU EMEKÇİLERİNİN SENDİKAL ÖRGÜTLENMESİNİ YOK SAYDI"
Asgari ücrete, memur ve emekli maaşlarına yapılan artışların TL’de yaşanan değer kaybı ve hayat pahalılığı devam ettiği sürece sınırlı etkisinin olması kaçınılmazdır. Kamu emekçilerine; ekonomik krize, enflasyona, büyüme rakamlarına ve gerçekçi ülke koşullarına göre hiçbir kazanım sağlanmadığı bugün sefalet oranlı zamlarla görülmektedir. İktidar bir kez daha kamu emekçilerinin sendikal örgütlenmesini yok saydı ve 3 milyon üzerindeki kamu emekçisinin özlük hakkını ilgilendiren bir konuda tek başına karar vermiştir. Ayrıca asgari ücret kadar tutarın vergi matrahından indirilmesi sadece memurlara ilave maaş olarak yansıyacaktır. Ekonomik kriz enflasyon farkının altı ayda içinden çıkılamaz hale getirmiştir. Zam yağmuruna karşı kamu emekçilerini koruyacak gerçekçi enflasyon aylık olarak maaşlara yansıtılmalıdır.
Kamu emekçilerinin açlık, sefalet ve enflasyon altında ezildiğini haykırıyoruz. Kamu emekçilerinin talepleri yerine getirilmemesine, taban aylığına yansıtılmamasına ve emeklilerin mağdur edilecek olmasına karşı örgütlü olduğumuz tüm illerde 15 Temmuz’da eş zamanlı bordro yakma eylemine başlayacağız. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak; kamu emekçilerinin maaş zamları TÜİK’in inandırıcılıktan uzak enflasyon verileri değil, gerçek enflasyon ve geçim şartları dikkate alınarak en düşük memur maaşının 32 bin TL olmasını talep ediyoruz."
"BIÇAK KEMİĞE DAYANMIŞTIR"
Hemşireler ve Tüm Sağlık Profesyonelleri Sendikası Genel Başkanı Yunus Şimşek ise şunları söyledi:
"Yaşamını emeği ve onuruyla kazanan ‘Türkiye İşçi Sınıfını’ saygıyla sevgiyle selamlıyorum... Orta sınıfın hızla tasfiye edildiği; yoksulluğun ve umutsuzluk tablosunun empoze edildiği koşulların tam ortasında bugün meydanlardayız. Yaşadığımız kara tablo kader değil, yaşadığımız kara tablo tesadüf hiç değil. Planlı ve programlı bir şekilde kamu emekçilerine ucuz iş gücü olarak bakılmış, en iyilerimizin en niteliklerimiz ise çaresiz kalarak yurt dışına göç etmiştir. Kalanlarımız asgari koşullarda hayata tutunmaya çalışmışsa da bıçak kemiğe dayanmıştır. Dayanacak güç kaybedecek zaman kalmamıştır! Peki bu kara tablonun sorumlusu kimdir? Bu kara tablonun müsebbibi kimdir? Bu kara tablonun sorumlusu ucuz iş gücü zihniyetidir, hastane tüccarlarıdır, kamu kurumlarının içerisine programlı bir şekilde yerleştirilmiş sendika kamuflajlı yan yapılanmalardır.
"SARI MASA DAĞILACAK EMEKÇİLER NEFES ALACAK"
Kamu emekçileri üzerinden güç elde edip kamu emekçilerini susturan, durduran, emeğini ve geleceğini çalanların işgal masası karşımızda temsili olarak sergilenmiştir. İşte bu sarı masa, gerçek emek masasını işgal etmiştir. İşgalcidir, istilacıdır. Kamu emekçilerini zorbalıkla, baskıyla; içeriye yerleştirdiği sözleşmeli tetikçi yönetici militanları ile bu masayı işgal etmiştir. Bu sarı masa, emeği defalarca satmıştır, rantçıdır, torpilcidir, satılıktır. Emek hareketi olarak bizler bu masanın sefalet tablosuna kamu emekçilerini teslim etmeyeceğiz, boyun eğmeyeceğiz, susmayacağız. Bu sarı masa dağılacak emekçiler nefes alacak. Kamu emekçilerini asgari şartlara indiren, defalarca izlediğimiz tiyatroyu tekrar tekrar oynamaktan imtina etmeyen emek ihanetçileri işte bu günlerde seçim vaadi olan 22 bin lira taban ücrete kazanım demiştir.
"ZAMAN AYAĞA KALKMA ZAMANIDIR"
Buradan başrol oyuncusuna soruyorum, yoksulluk sınırı ne kadar? Senin yoksulluktan haberin var mı? Yoksulluk sınırı yani 35 bin lirayı dahi konuşamayan bir yetkili etkisizin tiyatro oyununu bitirmenin zamanı gelmiştir. Tüm kamu emekçilerini zincirlerini kırmaya emeği üzerinden nemalananlardan bugünden itibaren çıkmaya davet ediyorum. Ucuz kırıntı menfaatlere, tatillere, torpillere, ilkel düzeydeki söylemlere itibar etmeyiniz, Çünkü Emek Bizim Çünkü Hak Bizim... Zaman ayağa kalkma zamanıdır, zaman susmama zamanıdır.
"ALIM GÜCÜ 2002'NİN ÇOK GERİSİNDE KALDI"
Fakir kitlelerin daha da fakirleştirilmesi yolunda atılan her adım ‘Türkiye yüzyılı’ diye parlatmaya çalıştığınız kişisel ikbal hırsınızın tabutuna çakılan bir çivi olarak yankı bulacaktır.
2001’den beri iktidara sahip olanlar her zam dönemine yandaş basına ‘memura müjde’ başlıklarıyla milleti kandırmış ve kandırmaya devam etmektedir. Gerçek enflasyon rakamlarının çok altında olan artışlarla, memurun alım gücünü adeta kasıtlı ve maksatlı olarak her yıl azaltmaktadır. Büyükşehirlerde kiralarını ödemek için maaşlarının tamamını vermek zorunda kalan kamu emekçileri için maaşlarıyla yaşayabilmek adeta imkânsızdır. İnsanın yaşaması için gece gündüz var gücüyle çalışan sağlık emekçileri aldıkları maaşla geçinemediği için daha fazla çalışmaya, nöbet tutmaya mecbur bırakılmaktadır.
Siyasi iktidar ve onun yandaşlığı dışında hiçbir faaliyeti bulunmayan sözde yetkili sendika yüzünden kamu emekçisi, AKP’nin iktidara geldiği 2002’deki alım gücünün çok gerisinde kalmıştır.
Sağlık çalışanı dün aldığı yumurtadan daha az, aldığı sütten, peynirden, ekmekten daha az alıyor. Daha çok çalışıyor ama daha az alıyor. Toplum nezdindeki değeri azalıyor. Artan bir tek şey var o da kamu emekçilerinin ödediği faturaların tutarı."
En Çok Okunan Haberler
- Hediye Güran'ın ifadelerinde 'Enes' çelişkisi
- Milyarlık vurgun iddiası!
- Hâkimin itirafı
- Görüntülerle ortaya çıkardı: Doktor gözaltında
- Ünlü fenomen adeta bir servet kazandı!
- Erdoğan'dan 'sürpriz' 10 Kasım kararı
- Galatasaray, Tottenham'ı sahadan sildi!
- Arbede çıktı, oturuma son verildi
- Köy tipi yoğurt diye yedirmişler!
- AKP’li vekil ateş püskürdü!