‘Rantsal dönüşüm’ tartışmasıyla gündeme gelen Tozkoparan’da yeni imar planı

İstanbul’un Güngören ilçesine bağlı Tozkoparan mahallesinde ‘kentsel dönüşüm’ uygulaması uzun yıllardır tartışılıyor. Geçen yıllarda mahalledeki evler yurttaşların tepkisine karşın yıkıldı. Konuya ilişkin birçok dava açıldı.

Danıştay 2021’de bölgenin riskli alan ilan edilmesi kararına dair ‘yürütmeyi durdurma kararı’ verdi. Bu süreçte Tozkoparan mahallesine polis ve belediye ekipleri baskın gerçekleştirdi. ‘Rantsal dönüşüme’ karşı mücadele eden yurttaşlara biber gazıyla müdahale edildi. Son olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tozkoparan’a ilişkin yeni imar planını onayladı. 16.47 hektarlık alanın imar planının ‘Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un 6/(6). maddesi hükümleri uyarınca kabul edildiği ifade edildi. 

Avukat Onur Cingil konuya ilişkin Cumhuriyet’e konuştu.

Daha önce birçok kez sürece ilişkin iptal davası açtıklarını ve iki kez imar planlarının iptal edildiğini hatırlatan Cingil, “Önceki planların hepsi bölgedeki ticaret ve konut fonksiyonunu artıran ve yurttaşın aleyhine bir plandı. Yeşil alanı azaltan ve müteahhit payını artıran bir uygulamaydı. Şimdi de yeni bir plan söz konusu. İlk incelemelerimize göre mahkeme kararlarının dikkate alındığı ve yurttaşın çıkarına yönelik bir planlaması yapıldığını söyleyemiyoruz. Gerekli incelemelerimizi tamamlayıp iptal davası açacağız” ifadelerini kullandı.

"YÜKSEK KATLI YAPILAR YAPILDIĞINI GÖRÜYORUZ"

Meslek odalarından da bu doğrultada görüş talep edildiğini söyleyen Cingil, “Rant odaklı bir plan öngörülüyor. Biz Tozkoparan’daki süreç içerideyken beş katlı bahçeli yapılar yapılacağı söyleniyordu. Mahalleye gittiğimizde yüksek katlı yapılar yapıldığını görüyoruz. Plana göre mimari değil de mimariye göre plan yapıyorlar. Önce binalar yapılıyor, proje saklanıyor planlar da buna göre yapılıyor” dedi.

Söz konusu planın ‘6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi’ kapsamında yapıldığını ve bu kanunun bakanlığa geniş yetkiler tanıdığını söyleyen Cingil, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle (İBB) bir diyalog kurulmuyor. Bu da plan bütünlüğünü bozan bir konu. Üst ölçekli planlara uygun olması lazım. İBB’nin gözardı edilmesi demek ilk planların gözardı edilmesi anlamına geliyor. Bu da şehir planlamasına olumsuz yansıyor. Şehircilik ilkesine uygun olmayan planlama sorunlara neden olabilir” ifadelerini kullandı.