Protestolarda çocukların da gözaltına alınmasına İstanbul Barosu’ndan tepki: 'Öğrenim hakları engelleniyor'

Çocukların uzun süre gözaltında tutulmasının ve çocuklara kelepçe takılmasının, hem ulusal hem de uluslararası hukuka açıkça aykırı olduğuna dikkat çeken İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Kardelen Ateşci, “Çocuklara kelepçe takılmamalıdır. Aksi durum çocuk hakkı ihlali yaratmaktadır. Çocuklar suç isnadı altında dahi olsalar temel haklarından mahrum bırakılmamalı“ ifadelerini kullandı.

Ateşci, “Belirtmeliyim ki, çocukların uzun süre gözaltında tutulması ve çocuklara kelepçe takılması, hem ulusal hem de uluslararası hukuka açıkça aykırıdır. Bu çerçevede, Çocuk Koruma Kanunu, çocukların zincir, kelepçe ve benzeri aletlerle kısıtlanmasını açıkça yasaklarken; Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 37. maddesi uyarınca, hiçbir çocuk keyfi olarak özgürlüğünden yoksun bırakılamaz. Yine, çocuklar için gözaltı ancak son çare olarak ve en kısa süreyle uygulanmalı. Bu kapsamda, çocukların ilgili gözaltılarda hak ihlali yaşamaması adına, kimlik tespiti yapıldıktan sonra ikmalen serbest bırakılması değerlendirilmeli, ifadelerinin daha sonra uygun bir ortamda alınması tercih edilmelidir. Yine çocuklara kelepçe takılmamalıdır. Aksi durum çocuk hakkı ihlali yaratmaktadır” dedi.

“Yasal düzenlemeleri kapsamında çocuk haklarının korunması, iyi ve güvenli hallerinin sağlanması bir yükümlülüktür” diyen Ateşci, “Çocuklar suç isnadı altında dahi olsalar temel haklarından mahrum bırakılmamalı“ ifadelerini kullandı.

‘ADALET ALGISI ZEDELENİR’

Bu uygulamaların yalnızca hukuka değil, çocukların psikolojik ve fiziksel bütünlüklerine de zarar verdiğini belirten İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Avukat Sıla Çamur ise şunları söyledi:

“Bir çocuğun kelepçelenerek saatlerce tutulması, onun yalnızca o anki ruh sağlığını değil, gelecekteki adalet algısını ve adalete güven duygusunu da zedelemektedir. Üstelik gözaltına alınan çocukların büyük bir kısmı lise çağında. Gözaltı süreçlerinin uzaması ve hukuka aykırı uygulamalar, çocukların derslerinden ve sınavlarından geri kalmasına neden olmakta, öğrenim haklarını fiilen engellemektedir. Oysa Türkiye’nin taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi ve anayasanın 42. maddesi, her çocuğun eğitim hakkının korunmasını güvence altına almıştır.”